Aleviler arasında boy gösteren linç kültürü alışkanlığı!
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Alevi sivil toplum örgütleri (STK) ve Alevi bireyler arasında hızla boy gösteren linç kültürü alışkanlığı üzerinde durmak istiyorum. Bu eğilim, son dönemde Alevi toplumu içinde derin kutuplaşmalara yol açmakta ve inancımızın öz değerleriyle açıkça çelişmektedir.
Oysa batıni felsefi Anadolu Aleviliği, linç kültürüne tamamen kapalı bir inançtır. Yaradılan’ı Yaradan’dan ötürü sevmek esastır. İncinsen de incitmemek kamilliktir. Alevilik’te sorgulamak, eleştirmek, farklı düşüncelere hoşgörü göstermek varken; kişiyi yargısız infaz etmek, ötekileştirmek, itibarsızlaştırmak zulümdür. Zulüm, Alevi’nin sebep olacağı bir hal değildir ve bu ahlaki de, insani de değildir.
***
Bu linç kültürünün en güncel ve trajik örnekleri, Alevi edebiyatının sazlı-sözlü geleneğinin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden biri olan Erdal Erzincan ve gazeteci Merdan Yanardağ üzerinden sergilendi. Her iki değerli ismin de sözleri, bazı STK’lar ile bir grup tarafından bağlamından koparılarak yargısız infaz aracı haline getirildi. Özellikle Erdal Erzincan’a yönelik Mikail Aslan, Cihan Çelik gibi bazı sanatçıların da bu kervanına katılması manidardır.
Bazı okuduğunu ve dinlediğini anlayamayan şahsiyetlerin saldırılarına maruz kalan sevgili Erdal Erzincan, Merdan Yanardağ ile aynı kaderi paylaştı! Her ikisi de küfürlere, hakaretlere, tehditlere ve çirkin sözlere muhatap oldular. Ne acıdır ki bu kendini bilmez, Hakk’ı bilmez sosyal faşist anlayışın sahipleri, Alevi toplumunun önemli değerlerini kurban seçmede mahirdirler.
***
Sevgili Erdal Erzincan’ın paylaşımı şuydu:
“Alevilik, 72 milleti içine alan kadim bir gelenektir. “Kürt Alevi” ya da “Türk Alevi” diye bir tabir yoktur; Kürtçe konuşan Alevi, Türkçe konuşan Alevi veya Zazaca konuşan Alevi vardır. Aleviliğin lisanı hal dilidir, ibadet dili ise Türkçe’dir. Gelenek bize bunu böyle aktarıyor. (...) İbadet dili derken; Aleviler, Cemler’inde bağlama eşliğinde söyledikleri deyişlerde Türkçe’yi kullanıyorlar. Bu, halkın kendi tercihi; benim kişisel görüşüm değil.”
Görüldüğü gibi Erdal Erzincan, sadece bir tarihi ve geleneksel gerçeğe parmak basmış, üstelik kişisel görüşü olmadığını da eklemiştir. Ancak rol kapmak isteyenler, bu açıklamanın içinden cımbızladıkları birkaç sözcük üzerinden kıyamet koparıp hemen saldırmaya, ahkam kesmeye başladılar.
***
Bu duruma kaygılanan ablası, araştırmacı yazar Kıymet Erzincan ise bu linç girişimine karşı çıkan güçlü bir ses olmuştur:
“Can karındaşım Erdal Erzincan'ın yaptığı paylaşımın bütününü okumadan, anlamadan bir cümleyi alarak onu linçlemek, hakaretler etmek, tehdit etmek ne korkunç… Varsayalım ki bu konuda yanlışları var. Yanlışını uygun bir eleştiri diliyle söylemek varken bu nasıl bir linç kültürü… Alevilikteki hoşgörü, eleştirel düşünme bu mu?”
Bu linç yöntemi, Erdal Erzincan’dan önce, 16 dakikalık konuşmasından üç sözcüğü bağlamından koparılan TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’a da uygulanmıştı. Oysa Yanardağ, Alevi kurumlarının ve medyasının gelişiminde büyük emeği olan çok değerli bir isimdir. Sosyal medyada yürütülen bu linç girişimleri, kimden gelirse gelsin, Alevi inancının özünden kopuşu hızlandırır. Dolayısıyla sözümüzün esir olacağımızı unutmamalıyız. Kem söz sahibinindir!
***
Linç kültürünü besleyen nedenler ne olursa olsun, Alevi inancının özü ile bağdaşmamaktadır.
Elbette ki bu noktaya gelmemizin birçok nedeni var: Sosyal medyanın hızla kışkırtıcı etkisi, kariyerist STK yöneticilerinin yersiz çıkışları, kuruluşlarımızdaki şeffaflık eksikliği ve diyalog yerine kutuplaşmayı tercih etme kolaycılığı bu gidişatı besleyen temel nedenlerdir. Halbuki Alevi toplumu tarih boyunca muhabbetle, cemlerde gönülden gönül yol açarak ve cemal cemala niyaz olup konuşarak, rızalık anlayışıyla paylaşarak varlığını sürdürmüştür.
***
‘İbadet dili’ tartışmasını linç aracına dönüştürmek, Alevi toplumuna yapılacak en büyük kötülüktür.
Bazı çevrelerin, ibadet dili gibi bir konuyu bile linç aracı olarak kullanmaya çalışması anlamsızdır. Tarihi gerçek ve gelenek açıktır: Batıni felsefi Anadolu Aleviliği’nin geleneksel ibadet dili Türkçe’dir. Horasan’dan Anadolu’ya gelen coğrafi hat üzerinde, Kürtçe, Zazaca veya farklı dillerde konuşan canlarımızın hepsi, Cem ibadetlerinde Dedeler ve Zakirler deyişleri, semahları, duvaz imamları, mersiyeleri, miraçlama ve tevhitleri, gülbankları havalandırırken Türkçe’yi kullandıklarına tanıktırlar.
Ancak, inancın dil üzerinden sınırlandırılamayacağı, uluslararası hukukun ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesi ile güvence altına alınmış evrensel bir insan hakkıdır. Günümüzde her dilde cem yürütülmesinin mümkün olduğu da artık bir gerçektir.
Tarihi ve hukuki gerçekler bu kadar açıkken, bu konuyu linç aracına dönüştürmek, özünde eleştiri değil, dogmatizme ve bağnazlığa hizmet etmektir.
***
Marifet ehli gönül şişesini kırmaktan imtina eder. Bugün ihtiyacımız olan, medeni insanlar gibi tartışabilmek ve eleştiriyi linç kültürüne dönüştürmeden sürdürebilmektir.
Niyet okumak yerine birbirimizi dinleyerek, anlamaya çalışmalıyız. Birimizin diğerlerinden farklı görüşleri olabilir, bu zenginlik olarak görülmelidir. Dedeler, Pirler ve STK yöneticileri, topluma yolun öz değerlerini hatırlatmalı, linç yerine muhabbeti büyütmelidir.
Çünkü Hakk Muhammed Ali Yolu’nun özü sevgidir, barıştır, doğadır, rızalıktır. Bu değerlere sahip olan Aleviler hep doğruluktan yana olmuşlar, hiçbir cana sözle dahi kıymamışlardır. Lakin bu kadim inancı iğdiş edip ideolojik anlayışlarına malzeme etmek isteyenler, doğruluktan yana olmaktan kaçınırlar. Onlar ki bu kadim ‘Yol’un hainleridir.


