Alkolsüz ve dindar bir köy kurduğunu sandı, her şey tam tersine döndü Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
ABD’nin sıradan bir kasabasında dünyaya gelen Harvey Henderson Wilcox, kimsenin dikkatini çeken biri değildi. Sessiz, dindar ve çalışkan bir ailede büyüyen Wilcox, çocuk felci nedeniyle hayatı boyunca bastonla yürümek zorunda kaldı. Bedensel engeli, onu hayal kurmaktan alıkoymadı.
Yazışma ve evrak işleriyle kendini geliştiren Wilcox, Kansas’ta noterlik yaparken emlak dünyasına adım attı. Kısa sürede bölgenin en tanınmış emlakçılarından biri haline geldi. Elde ettiği büyük servetle ise hayatının hayalini gerçekleştirmeye karar verdi: Sadece dindar Hristiyanların yaşayacağı, doğayla iç içe, alkolsüz bir yerleşim kurmak.
HOLLYWOOD İSMİ BÖYLE ORTAYA ÇIKMIŞEşi Daida Wilcox ile bu hayali paylaşan Harvey, eşinden yıllar önce Almanya’da duyduğu “Hollywood” adlı çiftlik evinin hikâyesini dinledi. “Holly” kutsal ağaç, “wood” ise doğayla uyum anlamı taşıyordu. Söylenişi hoş, anlamı derin bu kelime, kurulacak kasaba için ilham kaynağı oldu.
1886 yılında Los Angeles’ın batısında, geniş portakal bahçeleri ve çayırlık bir arazide 160 dönüm toprak satın alan Wilcox çifti, hayallerindeki yerleşimi kurmaya başladı. 1887’de burası resmiyette Hollywood Mahallesi olarak kayıtlara geçti. 1910’da Los Angeles’a bağlanan bu alan, o yıllarda alkol, kumar ve zinadan uzak, geniş bahçeli, sade evleriyle dindar bir yaşam alanı olarak tasarlandı.

Wilcox’un ölümünden sonra Daida Wilcox projeye sahip çıkmaya devam etti. Ancak şehir büyüyor, yeni yerleşimciler geliyor, talepler değişiyordu. Herkes dindar değildi. Barlar, eğlence mekânları, sosyal alanlar talep edilmeye başlandı.
Tam bu sırada New York’ta baskılarla boğuşan Amerikan film endüstrisi, daha özgür ve uygun koşullar sunan California’ya yöneldi. Edison’un patent davalarından kaçmak isteyen yapımcılar için Los Angeles ve çevresi cazibe merkezi haline geldi. 1907’de ilk film şirketleri Los Angeles’a geldi. 1910’da Hollywood’da ilk film çekildi. 1911’de ise Wilcox’un kurduğu mahallede ilk film stüdyosu açıldı.
SESSİZ KASABA SİNEMA BAŞKENTİNE DÖNÜŞTÜTakip eden yıllarda bölge film stüdyoları, sinemalar, aktörler ve barlarla dolmaya başladı. Dindar bir yerleşim alanı olarak kurulan Hollywood, artık dünyanın eğlence sektörüne yön veren bir merkeze dönüşüyordu. Değişimi reddetmeyen Daida Wilcox, bu gelişimi destekledi; sinemacılara arsa bağışladı, kilise ve okul projelerine katkı sundu.
1920’lere gelindiğinde Hollywood, dünyanın sinema başkentiydi. Sessiz sinemalar, kırmızı halılar, yıldızlar ve milyon dolarlık yapımlar, Wilcox’un adımlarını attığı sokaklara taşındı.
HAYALİ BAŞKA, MİRASI BAMBAŞKA OLDUHarvey Wilcox’un hayali ne sinema ne de şöhretti. Ama kurduğu topraklar, bir asrı aşkın süredir milyarlarca dolarlık bir endüstrinin merkezine dönüştü. Hollywood’un temellerini atan bu adam, yıldızlar arasında anılmasa da bugün adını sokaklarda yaşatmaya devam ediyor.


