Amacı dindar bir köy kurmaktı: Dünyada tanımayan kalmadı, ne istese tersi oldu Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Harvey Wilcox, küçük yaşlarda çocuk felci nedeniyle bastonla yürümek zorunda kaldı ve bedensel işlerden uzak tutuldu. Ancak bu durum, hayal kurmasına ve zihinsel olarak gelişmesine asla engel olmadı. Yazı yazma, evrak düzenleme gibi beceriler edindi; Kansas'ta noter olarak çalıştı. Evlendiği eşi, geçirdiği hastalığa yenik düşünce Wilcox, hayattaki en büyük acısını yaşadı.
Kendini işine verdi ve bir süre sonra emlak piyasasında farkında olmadan uzmanlaştı. Tapu kayıtları tutarken bölgedeki değerleri de öğrendi ve kısa sürede bölgenin en tanınan emlakçısı oldu.
HAYALİ 'DİNDAR BİR KÖY' KURMAKTI...Kazandığı yüklü parayla lüks bir yaşam seçmek yerine, yıllardır içinde taşıdığı bir hayali gerçekleştirmek istedi: Doğayla iç içe, yalnızca dindar Hristiyanların yaşadığı ve alkolün yasak olduğu bir kasaba kurmak. Kilisede tanıştığı genç, inançlı bir kadın olan Daida ile evlendi. Ona bu hayalini anlattığında, eşi gözyaşlarıyla yardımcı olmayı kabul etti ve hayallerini gerçekleştirmek üzere Los Angeles'a taşındılar.
HOLLYWOOD İSMİ NEREDEN GELDİ?Trenle Los Angeles'a giderken kasabalarına ne isim vereceklerini tartıştılar. Bu sırada Daida, Almanya'da yaşlı bir kadından duyduğu "Hollywood" adlı çiftliği anlattı. "Holly" kutsal, "wood" ise ağaç, doğa ve sadelik anlamına geliyordu. Bu isim hem anlamlıydı hem de kulağa hoş geliyordu. 1886 yılında Los Angeles'ın batısında 160 dönümlük bir arazı satın aldılar. Ertesi yıl burası "Hollywood Mahallesi" olarak kayıtlara geçti.
KADERİN BAMBAŞKA BİR PLANI VARDI...Wilcox çiftinin kurduğu bu mahallede içki, kumar gibi alışkanlıklar yasaktı. Evler geniş bahçeliydi, sokaklar ağaçlıktı ve barlar yoktu. Ama kaderin planı başkaydı... 1888'de Harvey Wilcox hastalanarak 59 yaşında hayatını kaybetti. Eşi Daida, tek başına hayali sürdürmeye çalıştı. Ancak şehir büyüdükçe farklı insanlar gelmeye başladı. Yeni gelenler ise barlar, sinemalar ve eğlence istiyordu...
EDİSON'UN BASKISINDAN KAÇIP GELDİLER1900'lerin başında film endüstrisi New York'ta Thomas Edison'un patent baskısı altında eziliyordu. Üstelik teknik ekipmanlar ışığa duyarlıydı, doğal ışığın eksikliği sorun yaratıyordu. Çareyi batıda aradılar. Kaliforniya'nın güneşli havası, ucuz arsaları ve çeşitli doğası Hollywood'u ideal yer haline getirdi. Üstelik Edison'un telif tehditlerinden de uzaktaydı.
1907'de ilk film şirketleri Los Angeles'a geldi. 1910'da Hollywood'da ilk film çekildi. 1911'de Nestor Motion Picture Company, Wilcox'un kurduğu mahallenin tam ortasında ilk stüdyoyu açtı. Ardından diğer yapımcılar geldi, stüdyolar kuruldu, sinemalar ve barlar doğdu.
ADI YILDIZLARDA DEĞİL, SOKAKLARDA YAŞIYORDaida Wilcox bu dönüşüme direnmedi ve hatta destekledi. Arsaları bağışladı, kilise ve okulların yanında sinemalara da yer açtı. 1920'lere gelindiğinde Hollywood, dünya sinemasının kalbi haline geldi.
Harvey Wilcox bir sinemacı değildi, hayali bir film merkezi kurmak da değildi. Ama bastonuyla yürüyerek kurduğu o mahalle, bugün milyonların izlediği filmlerin çekildiği yer halinde... O ve eşi, Hollywood'un temellerini attı. Bugün adı yıldızlarda değilse de sokaklarda yaşamaya devam ediyor...


