Ambargoya karşı milli motor Yerel Gündem Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Türkiye’nin motor üretme serüveni artık sadece sanayi koridorlarında değil, diplomasi masalarında da konuşuluyor. Çünkü bir ülkenin motorunu üretmesi, yalnızca mühendislik ve üretim kabiliyetiyle sınırlı değil; doğrudan diplomasinin, dış politikanın ve küresel güç mücadelesinin merkezine oturmuş durumda.
Bir zamanlar montaj hattında ithal parçalarla çalışan Türkiye, bugün kendi uçağının motorunu geliştirme iddiasında. Türkiye’nin ağır sanayi atılımları, motor üretme süreci sadece teknik, teknolojik bir mesele değil, diplomatik bir mesele olarak gündemdeki yerini alıyor.
Türkiye son 23 yılda demokrasi, temel hak ve hürriyetler konularında pek çok ilerleme sağlarken, demokrasi ve ekonomiyi at başı götürme düşüncesiyle de ekonomiyi canlandıracak ticari ve sanayi yasal düzenlemeler, yenilikçi adımlar büyük bir cesaretle atıldı.
Bunun sonucu olarak savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 80’leri geçti. Bugün de bu oranı daha ileriye, hedef olarak yüzde 100’e ulaştırmak için büyük bir özveriyle çalışan siyaset ve bürokrasi var.
Yerli motor demek “başkasına muhtaç olmayan” bir ülkenin habercisi demek. Yerli motor demek sanayide dönen çark, ülke savunmasında yürüyen tank, hanelerde kaynayan kazan demek. Savunma diplomasisinde yerli motor demek, sahada da masada da kazanan ülke demek.
Hükümet bunun bilincinde olarak 20 yıldır büyük bir strateji izleyerek yerli motoru adım adım hayata geçirecek yatırımları yaptı, yapmaya da devam ediyor. Sertifikasyon süreçleri, uluslararası normlara uyum, yüksek finansman ihtiyacı ve küresel rekabet, Türkiye’nin önünde ciddi meydan okumalar olarak duruyor. Ancak bu zorluklar aynı zamanda Türkiye’yi dış politika manevralarında daha temkinli, daha stratejik olmaya da zorluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” vizyonunda motor üretimi sembolik bir ağırlık taşıyor. Zira yerli motor “Türkiye Yüzyılı”nın ateşleyici gücü olacak. Çünkü bir ülkenin motorunu üretmesi, yalnızca sanayileşme başarısı değil; aynı zamanda bağımsızlık, caydırıcılık ve uluslararası prestij anlamına geliyor.
Türkiye, montaj sanayiden kendi motorunu tasarlayan, geliştiren ve ihraç etmeyi hedefleyen bir ülkeye evriliyor. Bu dönüşüm, uluslararası sistemde yalnızca bir teknoloji hamlesi olarak değil, diplomasi diliyle yazılmış yeni bir bağımsızlık manifestosu olarak okunmalı. Batı ambargo koyar, Ankara motor üretir. Ve bu motor, sadece uçağı değil; Türkiye’nin diplomatik özgüvenini de ateşler.
Bu kapsamda da çalışmaları devam eden Türkiye’nin beşinci nesil savaş uçağı KAAN, TUSAŞ tarafından yürütülen en kapsamlı savunma projelerinden biri olarak devam ediyor. İlk prototip uçuşunu 2023’te gerçekleştiren KAAN, şu anda yer ve uçuş testleriyle birlikte yoğun bir geliştirme sürecinden geçiyor. Proje kapsamında 2025-2028 döneminde ikinci ve üçüncü prototiplerin üretilmesi, bu prototiplerde farklı konfigürasyonların denenmesi ve silah entegrasyon testlerinin yapılması öngörülüyor. 2028 itibarıyla seri üretim hattının faaliyete alınması planlanıyor.
KAAN’a dünyadan ilgi de yüksek. Milli uçak KAAN’ın ihraç edileceği ilk ülke Endonezya olacak. Endonezya ile 48 KAAN satışını içeren bir sözleşme imzalandı.


