Amerikan siyaseti Gazze testinde.. Abdullah Muradoğlu
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
ABD’de İsrail’e koşulsuz desteğin hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler arasında bölünmelere yol açtığına daha önce defalarca değinmiştim. İki kampta da “
İsrail bölünmesi
”nin giderek derinleşeceğine dikkat çekmiştim. İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırımın inkar edilemez hale gelmesi, Amerikan halkının İsrail’e destek duygularının çok ciddi şekilde değişmesi iki partili İsrail politikasının artık sürdürülebilir olmadığını gösteriyor.
“İsrail Lobisi”nin Amerikan siyaseti üzerindeki nüfuzu da tehlikede. “İsrail Lobisi”nin en etkili kuruluşlarından
“Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi(AIPAC)”
daha fazla göze batmaya başladı. ABD Kongresi Temmuz ayı sonlarında tatile girdi. Gazze’de soykırım devam ederken “AIPAC” ve diğer Siyonist kuruluşlar tarafından organize edilen İsrail gezisine çok sayıda Amerikalı siyasetçinin iştirak etmesiyse tartışmalara yol açtı. Siyasetçilerin kendi bölgelerinde seçmenleriyle bir araya gelmek yerine İsrail’i ziyaret etmeleri “Lobi”nin telaşının işaretiydi.
ABD Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi Başkanı
Mike
Johnson
dahil olmak üzere İsrail gezisine katılan siyasetçilerin neredeyse tamamının “AIPAC” ve bağlantılı kampanya gruplarından bağış alan isimler olması dikkat çekiciydi. Johnson ve diğer birçok vekilin Kudüs’teki “
Ağlama Duvarı
”nda poz vermeleri çokça eleştirildi. Vekillerin İsrail ziyaretine hevesli olmalarının sebebiyse 2026 seçimleri için “
AIPAC parası
”na ihtiyaç duymalarıdır.
Trump kampında “Önce İsrail”ciler ile “Önce Amerika”cılar arasında şiddetli bir iç çatışma yaşanıyor. Trump’ın kulağına yakın isimlerden sıkı İsrail yanlısı
Laura
Loomer
ile Trumpçı Vekillerden
Marjorie
Taylor Greene
arasındaki ağız dalaşı bel altına kadar indi. Greene’in suçu, İsrail’in Gazze’deki soykırımını “soykırım” olarak nitelemesiydi. AIPAC tarafından hedef alınan Greene, AIPAC unsurlarının ve Loomer’in hangi ülkeye sadakat duyduklarının belli olduğunu söylerken Loomer ise Greene’in Trump’a sadakatini sorguluyordu. Öte yandan Loomer, Greene’in özel hayatını da malzeme yapıyor. Loomer ile Greene arasındaki ağız dalaşı Trump kampında
“MAGA(Amerika’yı Yeniden Büyük Yap)”
ile
“MİGA(İsrail’i Yeniden Büyük Yap)”
grupları arasındaki iç savaşın bir yansıması. Trump ise bu savaşı uzaktan izliyor.
Greene Cumhuriyetçi kampta İsrail’i soykırım yapmakla suçlayan ilk vekildi. Demokrat kampta ise bunu söyleyen en üst düzey vekil
Katherine Clark
oldu. Clark, Temsilciler Meclisi’nde
Hakeem Jeffries’den
sonra Demokratlar’ın ikinci sıradaki lideri. İsrail’e destek veren Demokratlar’ın ana akım lider takımı genç Demokratlar tarafından şiddetli protestolara maruz kalıyor. Hakeem Jeffries gibi Clark da “AIPAC”tan bağış alan siyasetçiler arasındaydı.
Katherine Clark geçtiğimiz Perşembe günü kendi seçim bölgesinde düzenlenen bir etkinlikte İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını itiraf etti. Clark konuşmasında,
“Geçmişte AIPAC’ten para aldım, ancak bu yine de burada doğru olanı yapmayacağınız anlamına gelmiyor”
diyordu. Meclis ’ Demokratları arasında İsrail’i eleştiren çok sayıda vekil var tabii. Ancak sadece 13 Demokrat vekil İsrail’i soykırım yapmakla suçluyor. Bu sayının giderek artacağı anlaşılıyor.
Diğer yandan Genç Demokratlar, “
AIPAC parası
”nın seçimler üzerindeki etkisinin ortadan kaldırılması için girişimlerde bulunuyorlar. Bu girişimlerden birisiyse Demokrat adayların 2026’daki ön seçimlerinde “AIPAC parası” almayacaklarına dair taahhütte bulunmalarını sağlamak. “AIPAC parası” almayacağını açıklayan Demokrat vekillerden birisiyse
Valerie Foushee
idi. Foushee Meclis’te İsrail›e saldırı silahlarının transferini durduracak bir yasa tasarısına destek vereceğini de duyurdu. Bu Foushee için büyük bir değişim anlamına geliyor.
“AIPAC” 2022 ve 2024’teki Demokratlar’ın Kuzey Karolina’daki ön seçimlerinde Foushee’yi desteklemişti. “AIPAC”, 2022’deki ön seçimlerde Foushee’nin kampanyasına 2 milyon dolar bağış yapmıştı. Bu seçim eyalet tarihindeki en pahalı Demokrat ön seçimi olarak biliniyor.
Bu yazıda aktarmaya çalıştığım gelişmeler, ABD’nin İsrail’e yönelik uzun süredir devam eden sorgusuz sualsiz iki partili destek politikasına meydan okuma konusunda artan istekliliğin bir işareti. Amerikan kamuoyundaki İsrail aleyhine gelişen duygular bu istekliliğin motoru oluyor. Bilhassa Demokratlar kampında Gazze’deki soykırım gerek 2026 önseçimlerinde, gerekse 2028 başkanlık seçimleri için siyasi bir turnusol testine dönüşmüş gözüküyor. Oysa önceki dönemlerde “İsrail yanlısı” olmak ve bunu göze sokmak işe yarıyordu. Bu durum değişiyor.


