Anıtkabir ve “Yeni Türkiye” Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
21 Kasım 1938, Pazartesi...
Ankara’da devlet töreni...
Törene, çok sayıda ülkeden gelen yabancı temsilciler de katılır.
★★★
Tabutu taşıyan top arabasının arkasında, tören kıyafetleriyle yabancı devlet askerleri, silahlarının namluları yere bakacak şekilde, bayraklarını aşağıya eğerek saygı selamı verirler...
Çanakkale’de ve İstiklal Savaşı’nda yendiği İngiliz ve Fransız askerleri dahil...
★★★
Atatürk’ün naaşı, Etnografya Müzesi giriş salonunda katafalka yerleştirilir.
Dört ay sonra...
31 Mart 1939...
Başkomutan’ın Türk Bayrağı’na sarılı tabutu, Etnografya Müzesi’ndeki geçici mezara konulur.
★★★
15 yıl sonra...
9 Kasım 1953...
Liderin tabutu, sabah, görevli heyet huzurunda açılır ve rapor düzenlenir.
Tahnit edilmiş naaşı, hiç bozulmamıştır.
★★★
10 Kasım 1953...
Tabut, saat 9.05’te Etnografya Müzesi’nden alınır ve büyük bir törenle ebedi dinlenme yerine, Anıtkabir’e taşınır.
Fani vücudu, vatan toprağına verilir.
★★★
Mustafa Kemal Paşa, kendisine düzenlenen İzmir suikast girişimi hakkında, 18 Haziran 1926’da şöyle der:
“Alçak girişimin, benim şahsımdan çok kutsal Cumhuriyetimize ve onun dayandığı yüksek ilkelerimize yönelmiş bulunduğuna şüphe yoktur. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır.”
★★★
Atatürk’ün Anıtkabir’de toprağa verilişinde, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, duygulu bir konuşma yapar.
Konuşmasının sonunda:
“Atatürk!
“Sen bizdendin. Seni halife yapmak, padişah yapmak isteyenler oldu, iltifat etmedin. Milli irade yolunu seçtin. Hayat ve kişiliğini, milletinin hizmetine adadın. Türk’ün imrendiği, sevgiyle andığı, övdüğü ve övündüğü niteliklere sahiptin, bütün bu erdemlerinle Türk’ün ta kendisiydin.
Şimdi seni, kurtardığın vatanın her köşesinden gönderilen kutsal topraklara veriyoruz.
Bil ki: Gerçek yerin, daima inandığın ve bağlandığın Türk Milletinin, minnet dolu yüreğidir.
Nur içinde yat!”
★★★
Tarihin Kıskandığı Lider’in ölümü, bütün dünyada
yankılanır...
Hindistan’da, 18 Kasım 1938 günü “Kemal Günü” olarak anılır.
Tüm Müslüman dükkanları, okulları ve kamu kuruluşları Atatürk’e saygı gösterisi nedeniyle kapatılır.
Mısır’da yedi, İran’da 11 gün yas ilan edilir.
★★★
Liderin ayrılışı, yüzyıllık ağaçların topraktan koparılışı gibidir.
Kökleri derinliklere yayılmıştır.
Zaferleri, devrimleri, mücadelesi milletinin yapısına işlemiştir.
Başkomutan’ın yazgısı hem ulusunun ve hem de ezilmiş milletlerin kaderi olmuştur...
★★★
Anıtkabir, sadece bir mezar değil...
Türk Ulusu’nun Millî Mücadele ruhudur.
Özgürlük ve bağımsızlık sembolüdür.
Toprağı vatan yapan şehitlerin kanı, kutsalıdır.
★★★
Anıtkabir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumsal hafızasıdır.
Atatürk’ün düşüncelerinin yaşatıldığı yerdir.
Kurucu değerler abidesidir.
Vatandan, milletten başka sevgili bilmeyen kahramanların hatırasıdır.
★★★
Anıtkabir’deki törenler, vatanın, milletin namus ve şerefine saygının bir göstergesidir.
“2524 sayılı Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yasa” var.
Bu kanuna göre hazırlanmış, “Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmelik” hala yürürlükte.
İşte tam orada, “Törenler” başlıklı 35’inci madde var.
Bu maddede, slogan atmanın suç olduğu açıkça yazılı.
★★★
Son yıllarda, bir grup...
Anıtkabir’de, yasaya rağmen Cumhurbaşkanı’na destekleyici sloganlar atıyor.
Ve bu tezahürat, alışkanlık haline getirildi.
★★★
Mezarda bağırmanın, gürültü etmenin İslam diniyle bağdaşmadığını bildiği halde...
Dinin gereklerine aykırı hareket eden, günah işleyen yönlendirilmiş bir kalabalık.
★★★
“Yeni Türkiye”nin geldiği durum budur.
Yozlaşmanın zirve yaptığı nokta budur.
Cehaletin tercih edildiği sosyolojik çürüme, tam da budur.
★★★
Ama, asıl sorun...
Anıtkabir’in bağlı olduğu milli Savunma Bakanlığı’nın, yıllardır bu suçu engellememesidir.
Sorumluların bu günaha, saygısızlığa ses çıkarmamalarıdır.
★★★
Askerlik Andı nedir?
Atatürk’e, Cumhuriyet’e, vatana, millete bağlılık sözleşmesidir ve ömür boyu sürecek bir anlaşmadır...
★★★
“Yeni Türkiye”nin geldiği durum budur.
Liyakat yerine biat kültürünün, kök saldığı derinliğin ölçüsüdür bu...
Liyakat sisteminin tabutuna çakılan son çividir bu.
★★★
Atatürk olmasaydı, bayrak dalgalanmazdı, camide ezan okunamazdı...
Atatürk olmasaydı, ne vatan olurdu ne de makam...
★★★
Aslında bu olay...
Yozlaşmanın zirve yaptığı, liyakat sisteminin çöktüğü “yeni Türkiye”nin tanımıdır...
★★★
Ne yasa, ne günah, ne saygı, ne gelenek...
“Yeni Türkiye” budur...
★★★
Atatürk ölmedi...
Ölseydi eğer, onu her gün öldürmek isteyen, bu kadar çok sayıda nankör olur muydu?
★★★
Atatürk, Tarihin Kıskandığı Lider’dir...
Her geçen gün daha da ölümsüzleşen...
Ve yattığı yerden kendisine açılan her savaşı kazanmaktadır...


