Arda Güler de sanat var
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
İspanya'ya 6-0 kaybedilen milli maçta Arda Güler yalnızdı. Topu ayağından aldılar, tüm randevulara geç kaldı. Suçlu görünmüyordu ama karanlıklaştığında oyunu domine edecek silahları da yok gibiydi. Günler sonra beyaz formayı giydi, ya da daha doğrusu griyi. Real Sociedad’a karşı oynuyordu. Xabi onun pozisyonunu biraz düzeltti. Hem forvetlere yakın hem de uzak, tam uygun mesafede. Zihinsel hızı çok yüksek, pası müzikal bir armağan.
Arda Güler'in yeri ne iç sahadır ne de klasik 10 numara. Tchouaméni ve Ceballos orta sahayı paylaşıyordu. Güler neredeyse hiç orada değildi. Alonso sahayı hızlı okuyor. Futbolcuyken de öyleydi, kenardayken de öyle. Forvetleri besleyen oyuncunun en önemli özelliği oyuna her zaman yüzü dönük olmasıdır. Arkasını dönmek İspanyol futbolcuların ustalıkla yaptığı bir sanattır. Güler bunu tek harekette yapıyor. Hareket ekonomisi kusursuz. Barok değil, jestleri doğal; vizyonuyla deha, icrasıyla basit. Forvet arkasında çok zarif, ama ceza sahasına girince devleşiyor.
İkinci golde Kylian’a çizgiye inmesi için güzel bir pas verdi. O an bile tehlikeydi. Genç Arda gizlice ceza sahasına girdi, gözlerini Fransız’ın hareketlerinden ayırmadı. Top ona, ne nefes alınacak hava ne de düşünmeye vakit bırakacak noktada geldi. Güler topu bir ayağından öteki ayağına aldı, kontrolü bile bir çalım gibiydi. Sol ayağıyla topu “şeytanca” bir dokunuşla ağlara aşırttı. Özil ya da Zidane’ın imza gollerindeki gibi şiirsel görünmese de aslında daha iyiydi. Çünkü sıradan görünen bir golü olağanüstü kıldı. Güler’in bir diğer gücü de duran toplar. Çoğu kez Huijsen’i buluyor, o da topu ceza sahasının ortasına çeviriyor. Sol ayağı bir alev gibi değil, ama güvenilir. İnsanlar ona bakmak için dönmüyor çünkü ondan yana hiçbir şüphe yok.
Tıpkı Picasso’nun o sözü gibi: “Ben aramam, bulurum.” Güler yapması gerekeni tam hızda, tam kıvamında yapıyor. Huijsen’in atılmasıyla bir basamak geriye indi ve çok zorlandı. Herkes zorlandı ama en çok o. Henüz o seviyenin “taş gibi” hayatına hazır değil. Ama çocukta sanat var ve Mbappé ile kurduğu bağ mutlu zamanların habercisi. Gerisi zaten gelecektir.

