Atatürk modeli kurtarır! Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Rize’nin Pazar ilçesine bağlı Sivritepe köyünde, sezonluk çay işçisi Dursun Ali ile ev kadını Hava’nın 5 çocuğundan sonuncusu olarak doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi ilçede okudu. Ailesinde üniversite okuyan ilk kişiydi. İTÜ Geomatik Mühendisliği’ni kazanıp birincilikle bitirdi. Devlet bursuyla yüksek lisans ve doktora için İngiltere’ye gönderildi. ABD’deki Jeofizikçiler Kongresi’ne gitmeyi çok istedi. Devletin verdiği burs yetmedi. Öğrenciyken banka kredisi çekti, gidip ülkesini temsil etti. NASA’da sunum yaptığında daha 23 yaşındaydı. Doktorası bitince NASA’ya iş başvurusu yaptı. Anında arayıp “Gel başla” dediler.
EFSANE REKTÖR
Amerika’nın uzay çalışmalarını yapan NASA’da çalışma hayali kuran yüreği, “Türkiye, ‘5 yıl doktoranı yap gel ve ülkene hizmet et’ diye burs verdi” diye çarpınca NASA’nın iş teklifini reddedip döndü. Doçent, profesör derken birincilikle bitirdiği İTÜ’de rektör oldu. Rektörlüğünün ilk günü, öğrenci-hoca yemekhane ayrımını kaldırdı. Öğrencisi ne yiyorsa aynısını yemekten gocunmadı. Öğrencileri, ‘Efsane Rektör’ diye isim taktı. Amerikan Eğitim Konseyi ve Dünya Rektörler Birliği üyesi olup Türkiye’den katılan tek rektör oldu. Şimdi de 1.5 milyar nüfuslu dünya teknoloji devi Çin, “Yapay Zeka Devrimini Keşfetmek” adlı kitabını Çince bastı. Atatürk’ün 1933’te yaptığı gibi dünyanın en iyi bilim insanlarını Türkiye’ye kazandırmayı hedefliyor.
BEYNİMİZ GÖÇÜYOR
“Türkiye’nin en önemli sorunu beyin göçü” diye çırpınan bu bilim insanımız kim mi? MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin. 2025 mezuniyet töreni, önceki haftaydı. Harvard’ı komşu kapısı yapan, bilimsel saygınlığı küresel tescilli Profesör Şahin mezuniyet törenindeki sözlerine, “Türkiye’deki ekonomik kriz, beyin göçü tersine çevrildiği zaman bitecek. Avrupa ve Asya’dan hızlı hareket edelim” diye başladı. Bu sözlere ülkesini seven kim itiraz edebilir ki? Kürsüde öyle bir konuştu ki; karanlıkta savrulan ülkemizin, aydınlık geleceğinin yönünü, bilim ve matematik verileriyle çizdi.
DÜNYA DEĞİŞİYOR
Profesör Şahin’in konuşmasına satırlarımı bırakıyorum: “İnsanlık tarihinin en kritik eşiğindeyiz. Yapay zeka hayatın her alanını, hızla ve kökten değiştiriyor. Dünyayı 10 yıl sonra kim şekillendirecek? Yapay zekanın henüz başlangıcı. İnsan seviyesi ve süper yapay zeka dönemi kapıda. Türkiye’nin, bu dönüşümü izleyen değil yönlendiren ülke olmak için donanımlı, etik değerlere bağlı gençlerine çok ihtiyacı var. Dünyanın en büyükleri, eskiden yer altı enerji kaynakları alanındayken şimdi teknoloji şirketleri. Open AI yani Chat GPT adlı yapay zeka şirketi 2015’te kuruldu. 10 yılda değeri 300 milyar dolara çıktı. 300 milyar dolar nasıl bir para? THY’nin piyasa değeri 2.3 milyar dolar. Bir teknoloji şirketi sadece 10 yılda, 130 tane THY satın alabiliyor. Bu, teknoloji ve eğitimin gücü.”
TEKNOLOJİK ZAYIFLIK
“ABD Silikon Vadisi araştırmacılarının yüzde 70’i yabancı. Almanya, yılda 400 bin üniversite mezunu almak için yasa çıkardı. Ana-babasına da oturum izni verdi. İngiltere, 5 yıldır dünyanın en iyi 50 üniversitesi mezunlarına vatandaşlık dağıtıyor. Suudi Arabistan, teknoloji şehri kurup, genç girişimcileri çağırıyor. 1,5 milyar nüfuslu Çin bile genç girişimci çekmek için 10 yıl vize verdi. Biz bu yarışın neresindeyiz? Türkiye’nin, 250 milyar dolarlık toplam ihracatının sadece 8.5 milyar doları yüksek teknoloji! Yüksek teknoloji gelirimiz 25 yılda 1.1 milyar dolardan 8.5 milyar dolara gelebildi. Çin’in teknoloji geliri aynı 25 yılda, 41 milyar dolardan 825 milyar dolara uçtu.”
YERİMİZDE SAYIYORUZ
“Son 10 yılda kişi başı milli gelir, Amerika’dan Singapur’a ortalama 30 bin dolar artıp, 85 bin dolara çıktı. İsrail bile 52 bin dolara çıkardı. Türkiye’nin kişi başı milli geliri 300 dolar artışla 12 bin 849 dolarda kalıp, yerinde saydı. Türkiye’nin, küresel teknoloji yarışı için mazeret lüksü yok! Liyakat, hukuk ve adaletli yönetimle Türkiye gelişmiş ülkeler seviyesine hızla çıkar. Aksi olmuyor işte. Bocalıyoruz! Dünya kadar para harcayıp yetiştirdiğimiz parlak gençlerimizi kaptırıyoruz. Atatürk’ün 1933’teki vizyonu sürdürülebilseydi, bugün hem bölgemiz hem Avrupa’nın Japonya’sıydık. Gençler, her koşulda ve şartta Atatürk’ün izinde yürüyün.”
Türkiye’nin bilimle kalkınması adına son 10 yılda neler yapıldı? TÜBİTAK; papaz eriğini, imam eriğine çeviren asrın mucitlerini (!) ödüllendirdi.
Sözün bittiği yerdeyiz!


