Atatürk’ün çizdiği yoldan sapmayız Sözcü Gazetesi
Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni uygar medeniyetler seviyesine taşıyacak devrimlere imza attı. Çağdaşlığa giden yolu gösterdi. Atatürk, basın ve ifade özgürlüğünün önemine de vurgu yaptı, medyanın görevini anlatan açıklamalarda bulundu. Atatürk’ün 100 yıl önce söylediği sözleri hâlâ tüm dünyada geçerliliğini koruyor, yolumuza ışık tutuyor. İşte o açıklamalardan bazıları:
‘BASIN REHBERDİR’
- Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete gereksindiği fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan ortak doğrultuda yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir. (1922)
- Basın, kötüye kullanmalara engel olur ve hükümet araçlarını, görevlerini doğru yapmaya zorlar. (...) Gerekli görülen fikirler, halkın iyiliği için ortaya atılmalıdır. Bu fikir hareket noktası olunca, eleştiri ve tartışma devletin de iyiliği için yapılmış ve vatandaşların toplumsal ve siyasal eğitimlerini yükseltmeye hizmet etmiş olur. (1930)
- Basın, hükümetlerin siyaseti üzerinde geniş ölçüde etki yapan büyük bir kuvvettir.
‘ÇELİKTEN BİR KALE...’
- Türkiye basını, milletin gerçek ses ve iradesinin belirme yeri olan Cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir. Bir fikir kalesi, düşünüş kalesi! (...) Bu gerçeği milletin kulağına, milletin vicdanına gereği gibi eriştirmede basının görevi çok ve çok önemlidir. (1924)
- Basının tam ve geniş özgürlüğü iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu da söylemeye gerek görmem. (...) Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile, bu kusuru düzeltecek etken ve araç, asla geçmişte sanıldığı gibi, basın özgürlüğünü kısıtlayan bağlar değildir; aksine, basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilme aracı, yine basın özgürlüğüdür. (1924)
‘KORKMAMAK GEREKİR’
- Gazetelerden korkmamak gerekir. (...) Bilimsel ve toplumsal eleştiriler için kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Kişisel eleştiriler de haklı noktalara yöneltilmiş olmalı. (1923)
- Basın, hiçbir sebeple baskı ve etki altına alınamaz. (1923)
- Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdırlar. (1929)
- Gazeteler, yasanın ve halkın çıkarlarının tersine davranışlara tanık oldukları ve bunları öğrendikleri takdirde gerekli yayında bulunmalıdırlar. (1923)
‘İKİ ÖZGÜRLÜK...’
- Toplanma özgürlüğü ve basın özgürlüğü... Bu iki özgürlük, aynı ilkeden çıkar. O ilke, insanların, fikirlerini serbest söylemek ve yaymak hakkıdır. Vatandaşlar kendi eğitim ve öğretimleri için ve halkın yararları noktasından fikirlerini karşılıklı olarak alıp vermelidirler, düşündüklerini istedikleri gibi söyleyebilmelidirler. En büyük gerçekler ve ilerlemeler, fikirlerin serbest ortaya konması ve karşılıklı alınıp verilmesi ile meydana çıkar ve yükselir. (1930)
- Memlekette kalem özgürlüğünün de demokrat bir idareye layık ağırbaşlılıkla kullanılmakta daha dikkatli bulunulacağını umarım. Özgürlüğü kötüye kullanmanın sebep olduğu birçok felaketleri çekmiş olan bu memlekette, bu dikkate özellikle gerek olduğu inancındayım. (1930)

RTÜK’ün, Türkiye’nin en çok izlenen televizyon kanalları SÖZCÜ TV ve Halk TV’ye verdiği 10 günlük ekran karartma cezasının uygulanmasına bir gün kaldı. SÖZCÜ TV’ye, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı süreçte yaptığı canlı yayınlar nedeniyle 10 gün ekran karartma cezası verildi. Ankara 25. İdare Mahkemesi, cezanın yürütmesini durdurdu.
SÖZCÜ SUSARSA!
Ancak Ankara 7. İdare Mahkemesi bu kararı kaldırdı. RTÜK, SÖZCÜ TV ve Halk TV’ye verilen 10 günlük ekran karartma cezalarının yarın gece yarısından itibaren uygulanmasını tebliğ etti. Eğer mahkemeden yeniden yürütmeyi durdurma kararı çıkmazsa SÖZCÜ TV ekranları yarından sonra 10 gün boyunca kararacak. Halkın doğru, tarafsız ve gerçek habere ulaşması engellenecek. SÖZCÜ TV susunca, Türkiye susacak!..
Cezayla doğrudan halk susturulmak isteniyorSÖZCÜ TV ve Halk TV’ye destek büyürken, 10 gün ekran karartma cezasına tepkiler de sürüyor. Cumhuriyet’in haberine göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, “otoriter rejimlerin en büyük korkusunun, adaletsizliklere karşı açıkça itiraz eden bir halk olduğunu belirtti” belirtip şunları söyledi:
‘TESADÜF DEĞİL’
“Yayın durdurma kararları, CHP’li belediyelere yönelen operasyonların ne kadar boş olduğunu gösteren kanallar hakkında verildi. Bu bir tesadüf değil. CHP’nin Türkiye’nin birinci partisi olması cezalandırılıyor. Basın da bunu duyurduğu için cezalandırılıyor. Doğrudan halk susturulmak isteniyor.”
Akademisyen Orhan Şener Deliormanlı ise “Sandıkta kazanamayacağını anlayan iktidarın, halkı gerçeklikten koparmak için algı operasyonunda vites artırdığı”nı söyledi. Eski İstanbul Baro Başkanı Turgut Kazan, “Yargımız yargı olmaktan, Türkiye, hukuk devleti olmaktan çıktı. Tek adam rejiminde yaşıyoruz. O yüzden RTÜK’ün son kararlarının önünü arkasını tartışmanın anlamı yok” dedi.


