Aylan bebek bu hayattan göçeli 10 yıl oldu, sonra 30 bin kişi daha öldü
Haber Global sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Doğum Tarihi: 2012. Ölüm Tarihi: 2 Eylül 2015.
Ölümler aylardır yaşanıyordu, ancak DHA muhabiri fotoğrafçı Nilüfer Demir’in çektiği Aylan bebeğin fotoğrafı dünya kamuoyunda büyük bir şok etkisi yarattı ve özellikle Avrupa’nın mültecileri kabul etme konusunda ahlaki sorumluluğu üzerine yoğun bir siyasi tartışma başlattı.
Aynı zamanda ölen bir çocuğun fotoğrafının yayımlanmasının etik boyutu tartışıldı. Ancak bu tartışma, Aylan’ın babası Abdullah Kurdi’nin daha sonraki röportajlarında fotoğrafın yayımlanmasını desteklemesiyle kısmen yatıştı. Kurdi o dönemde, “Bizi herkesin görmesini istiyorum. Herkesin gözünü bize çevirmesini istiyorum. Biz bir felaket yaşayabiliriz ama bizden sonrakilerin aynı felaketi yaşamalarını istemiyorum,” demişti.
Abdullah Kurdi, şişme botun batmasından sağ kurtulan az sayıdaki kişiden biriydi. Ancak eşi ve diğer oğlu da Aylan bebekle birlikte yaşamını yitirdi.
Siyasi tartışma, yarım yıl sonra Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir anlaşmaya yol açtı. Bu anlaşmaya göre Brüksel, önümüzdeki yıllarda Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yönelik hizmetleri iyileştirmek için Ankara’ya para aktardı.
On yıl geçti, 30 bin kişi daha öldü ya da kaybolduOn yıl sonra Akdeniz’de ölen ve kaybolanların sayısı 30 bine ulaştı. Uluslararası Af Örgütü, dün günü yaptığı açıklamada bu durumu “sınırların dışsallaştırılmasına ve kontrol politikalarına öncelik verilmesinin yalnızca daha fazla acı ve ölüme yol açtığının” kanıtı olarak değerlendirdi.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine dayanan rapora göre bu ölümlerin büyük çoğunluğu, yaklaşık 19 bini, bugün artık Ege’de değil, Libya, Tunus ve İtalya arasındaki Orta Akdeniz’de meydana geliyor.
Son beş yılda en ölümcül ikinci bölge Afrika’nın batı kıyısı olurken, onu Cebelitarık Boğazı izledi. Ege’deki ölümler ise görece az: 2016’dan bu yana Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışırken burada bin 800 kişi hayatını kaybetti.
Aylan bebeğin ölümünden on yıl sonra, Suriyeli mültecilerin sorunu kısmen ülkelerine dönüşle hafiflemeye başladı. Geçen Aralık’ta Beşar Esad rejiminin düşmesinin ardından yaklaşık 400 bin Suriyeli geri döndü.
Ancak yaşlanan nüfusa rağmen Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu göçü güvence altına alırken, insanları kırılgan teknelerle Akdeniz’i geçmeye iten ölümcül cazibeyi ortadan kaldıracak “makul bir göç politikasına” duyulan ihtiyaç hâlâ tıpkı o günkü kadar acil.
Uluslararası Af Örgütü, Avrupa’nın her geçen gün “insan onuru, özgürlük, eşitlik ve insan hakları gibi kurucu değerlerinden daha da uzaklaştığını” belirtti.
Son on yılda Avrupa Birliği ve üye devletlerinin, ağır insan hakları ihlallerine yol açtığı eleştirilmesine rağmen, sığınma sorumluluklarını başka ülkelere aktarma planlarında ısrar ettikleri vurgulandı.
Af Örgütü açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Dışsallaştırma ve sınır kontrolü politikalarına öncelik vermek yalnızca daha fazla acı ve ölüme neden olur. Çözüm, insanları merkeze koymak ve devletlerin zorunlu göçün nedenlerini —örneğin iklim değişikliğini— ele alma sorumluluğunu üstlenmesinden geçiyor.”


