Ayrılıkçı gündemden ortak vatan, eşit yurttaşlık konseptine yöneliş: PKK bildirisinin kodları
Haber7 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Dün sabah erken saatlerde beklenen haber geldi.
PKK, 5/7 Mayıs’ta iki ayrı bölgede yaptığı kongrenin ardından, fesih ve silah bırakma kararını açıkladı.
Açıklamanın şu bölümü, ‘fesih’ ve ‘silah bırakma’ anlamında, örgütün, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısına uyumlu davrandığına, bir başka deyişle o çağrıyı ‘tevil ederek’, ‘yokuş yapma’ eğilimine girmediğinin/giremediğinin göstergesi olarak kabul edilebilir:
….”Bu temelde PKK 12. Kongresi, pratikleşme süreci Önder APO tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı.”
PKK AÇIKLAMASINDAN YANSIYAN BİLGİ:
SİLAH BIRAKMA SÜRECİNİ ÖCALAN YÖNETECEK
Aktardığımız bu paragrafta, PKK’nın fesih ve silah bırakma kararını duyurması dışında, önemli bir bilgi daha var.
Nedir o bilgi?
Örgütün fesih ve silah bırakma kararının uygulaması da Öcalan’ın yönetiminde olacak. “Pratikleşme süreci (Yani uygulama M.A) Önder APO tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere” ifadesi buna işaret ediyor.
PKK açıklamasıyla karşımıza çıkan bu bilgi, silah bırakma sürecinin nasıl işleyeceğine dair zihinlere üşüşen pek çok soruya da cevap veriyor:
-Örgüt gerçekten silahları bırakacak mı?
-PKK sözünde duracak mı?
-Silahlar nerede, kime teslim edilecek?
-Silahsızlanma sözde yahut kısmi çerçevede kalır mı?
-Bırak Allah aşkına! PKK mı silah bırakacak türünden içinde hem merak, hem kaygı, hem de güvensizlik duygusu taşıyan sorulara bir cevap da var burada.
Nasıl bir cevap?
Bütün bu işlerin bizzat Öcalan tarafından yönetileceği, yürütüleceği bilgisinin bizzat PKK tarafından deklare edilmesi.
Dolayısıyla bu yöntemle örgütün gerçekten silahlara veda etmesi daha garantili bir yöntemle takip ediliyor olacak.
Şöyle bir teşbih yapacağım.
Silah bırakma ve tasfiye sürecinin bizzat Öcalan tarafından yönetilecek/yürütülecek olması, PKK’nın kendi haline bırakılarak ‘davulcuya ya da zurnacıya’ kaçmasını engelleyebilir.
Davulcu ve zurnacı teşbihini özellikle Türkiye’nin iyiliğini istemeyen aktörler için yaptığım anlaşılmış olmalı.
İsrail, İran, Batı, ABD, Avrupa ülkeleri…
PKK’nın çeşitli dönemlerde, bu ülkelerin istihbarat güçlerinin güdümünde hareket ettiği çok açık.
2013’teki çözüm sürecini kimlerin sabote ettiği sorusuna verilecek bir cevap, yukarıdaki cümlenin de tamamlayıcı unsuru olacaktır.
Davulcuya ya da zurnacıya kaçma riskine karşı Öcalan’ın yöneteceği/yürüteceği bir tasfiye sürecinin Ankara açısından da ‘sürprize açık kalmama’ anlamında özellikle tercih edildiği düşünülebilir.
PKK AÇIKLAMASINDA ÇÖZÜM YOLU OLARAK ORTAK VATAN-EŞİT YURTTAŞLIKTAN SÖZ EDİLMESİ
Önümüzdeki süreçte gazetecilik açısından yakın takip gerektiren iki türlü hareketlilik karşımızda olacak.
Birincisi, yazının ilk bölümünde söz ettiğimiz PKK’nın silah bırakma sürecinin nasıl olacağına dair gelişmeler.
İkincisi ise, bundan sonra özellikle TBMM arenasında karşımıza çıkması beklenen gelişmeler.
Şimdiye kadar hep, ‘Önce silahlar bırakılmalı’ dendi.
Bundan sonra ise Türk/Kürt kardeşliğini güçlendirecek, Kürtlerin Türkiye’ye aidiyetlerini güçlendirecek adımlar gündemde olacak.
Demokratik açılımlar…
Bu adımlara dönük olarak PKK’nın ‘yenilenmiş beklentilerinin’ ne olduğunu da dün açıkladıkları metinde yer alan şu bölümden anlayabiliyoruz:
…”Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen Kürt isyanları, 1000 yıllık tarihi Kürt-Türk ilişki diyalektiği ve 52 yıllık Önderlik mücadelesi Kürt sorununun ancak Ortak Vatan ve Eşit Yurttaşlık temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir.”
Görüldüğü üzere PKK bu alanda da, Öcalan’ın 27 Şubat çağrısına uyumlu bir tavır sergilemekte.
Öcalan, “Federasyon, demokratik özerklik, kültüralist çözümler”e kapıyı net bir şekilde kapamış, bu hedeflerin örgütün ömrünü tamamlamadan önceki dönemlere ait olduğuna vurgu yapmıştı.
Örgütün dünkü açıklamasında yer alan “Ortak Vatan ve Eşit Yurttaşlık” vurgusu ise, PKK’nın silah bırakma kararı dışında, ayrılıkçı formüllerden vazgeçme anlamında da Öcalan’la paralel bir çizgiye yöneldiğini gösteriyor.
Ayrılıkçı fikirlerden vazgeçtiğinin bizatihi PKK tarafından açıklanmış olması ise, bundan sonra Meclis ve siyaset üzerinden yürüyecek işlere ‘fobi’ ile bakılmasına lüzum olmadığını ifade ediyor.
Mehmet Acet- Haber7

