Babacım diplomasisi Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Dünya tarihinde kameralar önünde ‘Babacım’ diye çağrılan bir lideri de ilk kez gördük. Avrupa’yı çocuklaştıran, NATO’yu azarlayarak hizaya getiren yeni diplomasi modeli...
Geçen haftaki NATO zirvesinde, Trump, İran ve İsrail arasındaki gerilimi tarif ederken bir öğretmen edasıyla konuştu:
“İki çocuk kavga etti. Bırakın biraz dövüşsünler, sonra barışırlar.”
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de bu pedagojik yaklaşımı benimsedi ve tarihe geçecek şu repliği patlattı:
“Bazen babacık onları durdurmak için sert bir dil kullanmalı.”
Evet, ‘babacık, babacım’ (daddy) dedi. Üstelik öyle kulis arkası değil, kameraların önünde.
Sanki çocuklar okul bahçesinde kavga etmiş de müdür çağrılmış.
Ardından Trump’a attığı özel mesajlar basına sızdı:
“Sayın Başkan, sevgili Donald... İran’daki kararlı eyleminiz olağanüstüydü. Kimsenin cesaret edemediğini yaptınız.” (Gerçek bir yalaka ve ezik)
Zirvede dikkat çeken başka bir yorum da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’tan geldi:
“Mark Rutte, Trump’ın dilini konuşuyor.”
★★★
Artık mesele diplomasi değil, duygusal iletişim dili. NATO üyeleri kendini Trump’ın ‘çocukları’ gibi konumlandırıyor. Trump da bunu saklamıyor. Zirvede gazetecilere aynen şöyle dedi:
“Bunlar kavga ediyorlar, sonra gelip bana bakıyorlar. Ben de diyorum ki: Yeter artık!”
İşte o gazeteciden biri tokat gibi soru sordu, dinlerken ben utandım.
Zirvenin final basın toplantısında bir kadın gazeteci, NATO Genel Sekreteri Rutte’ye şu cümleyi kurdu:
“Trump’ın gönlünü kazanmak için onu pohpohlamanız mı gerekiyor? Sizin diplomasi yürütüş tarzınız bu mu? ‘Babacık’ (Daddy) demeniz ve durmadan övgü dolu mesajlar yollamanız sizi aşağılamıyor mu? Bu sizi zayıf göstermiyor mu?”

Rutte cevap verdi:
“Hayır, bu bir zevk meselesi. Avrupa silahlanmaya mecbur. (Niyeyse? Herhalde ABD daha çok silah satsın diye) Trump iyi bir dost. Hak ediyor.”
★★★
Trump ise benzer bir soruyu gülerek tamamladı. Hatta arkasında bulunan ABD Dışişleri Bakanı, o an gülmekten kırıldı (fotoğrafta) ve başını öne eğerek kahkahaya devam etti.
Trump: “Ama çok içten söyledi. ‘Daddy, ooo you’re my daddy.’” (Babacım, oooh sen benim babacımsın- Resmen dalga! geçiyor.)
★★★
ABD Başkanı, zirveden Avrupa’yı askeri harcamalara zorlayan yüzde 5’lik zaferle çıkarken, ‘hırçın çocukları’ hizaya getiren bir figür gibi davranıyor. İsrail saldırıyor, İran cevap veriyor, Trump sahneye çıkıyor:
“İran da öfkesini kustu boşaldı. Hadi öpüşün barışın artık.”
Derken İsrail ateşkesi bozuyor, Trump yine sahnede: “İran’ın bir tane nereye düşeceği belirsiz füzesi için mi 50 uçak kaldırıyorsunuz, siz orada ne b.k yiyorsunuz, söyle pilotlara hemen evlerine dönsün.”
Ee hal böyle olunca, Avrupa liderleri de çapsız çıkınca (İspanya Başbakanı Pedro Sanchez hariç) “Babacım kurtar bizi” diplomasisi başlıyor.
Trump artık müttefiklerine başkan gibi değil, veli gibi davranıyor. Kimini azarlıyor, kimini takdir ediyor, kimiyle barış imzalatıyor.
Bir sonraki zirvede ne olur?
Belki Macron “Abi” der, Merz “Amca”, “Baldız” Meloni, Netanyahu zaten evlat kontenjanından Trump’ın gözdesi. İran ise sürekli azar yiyen üvey çocuk.
Unutmayalım: Baba figürü güçlü değildir; karşısındaki herkesi çocuklaştırdığı için güçlü görünür.
Ve çocuklaştırılan ülkeler önce bağımsızlığını, sonra onurunu kaybeder.

