BağKur 7200 gün prim eşitleme vaadi ne zaman gerçekleşecek?
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Yaklaşık üç yıl önce, seçim meydanlarında büyük bir vaat dillendirilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri mitinginde mikrofonu eline aldığında yüzbinlerce esnafın umudunu yeşertecek sözler verdi: “1 milyon küçük esnafın prim gününü SGK’lılarla eşitleyerek 9000’den 7200’e indiriyoruz.” O gün bu söz, birçok esnafın gönlünde bir umut ışığı yaktı. Çünkü yıllardır ağır prim yükü altında ezilen, ay sonunu getirmekte zorlanan esnaf için bu vaat, sadece bir rakamdan ibaret değildi; erken emeklilik hayali, adalet beklentisi ve yılların mücadelesinin karşılığıydı.
Aradan 2,5 yıl geçti. Ne Meclis’ten bir yasa çıktı, ne de SGK mevzuatında tek bir düzenleme yapıldı. Şimdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı çıkıp, “2026’nın ilk yarısında tamamlamayı hedefliyoruz” diyor. Yani 2023’te söylenen söz, 2026’ya ötelendi. Esnafın aklına ister istemez şu sorular geliyor: Madem bu vaat hazırdı, neden yıllarca beklendi? Neden seçim öncesi dile getirilen bir söz, seçim sonrası unutturuldu? Ve en önemlisi, 2026 geldiğinde de bu söz yine mi ötelenip rafa kaldırılacak?
ESNAFA YARIM BIRAKILMIŞ EŞİTLİK7200 gün vaadi ilk bakışta cazip görünüyor. Ancak derine indiğimizde tablo o kadar da adil değil. EYT düzenlemesinde 8 Eylül 1999 öncesi SSK’lılar 5000–5975 gün arasında emeklilik hakkına kavuşurken, BağKur’lular için 7200 gün şartının eşitlikten ne kadar uzak olduğunu görmemek mümkün mü? Esnaf, bu şartla emekli olduğunda hâlâ işçiden binlerce gün daha fazla çalışmış olacak.
Üstelik “küçük esnaf” ifadesi, tanımı yapılmadan havada bırakılıyor. Kim bu küçük esnaf? Yalnızca vergi levhası olan bakkal, berber mi? Peki ya tarım Bağ-Kur’lular? Çiftçiler? Ya şirket ortakları? Avukat, doktor, mali müşavir gibi bağımsız meslek erbapları? Onlar da “küçük esnaf” mıdır, yoksa yine kapsam dışı mı kalacaklar? Kadın esnafta prim gün şartı erkeklerle aynı mı olacak, yoksa kadınlar için ayrı bir düzenleme yapılacak mı? Bu soruların hiçbirine net bir yanıt verilmiş değil.
GÖRMEZDEN GELİNEN SORUNLARBugün BağKur’luların yaşadığı sıkıntılar yalnızca prim gün sayısıyla sınırlı değil. Asıl mesele çok daha derin ve yapısal:
Aylık bağlama oranları hâlâ düşük. Yani aynı süre prim ödeyen SSK’lı ile BağKur’lu arasında emekli maaşı uçurumu var. Bu adaletsizlik devam ettiği sürece 7200 gün tek başına çözüm olmayacaktır.
1261 gün kuralı nedeniyle binlerce insan mağdur. Son 3,5 yıl hangi statüde geçtiyse, emeklilik ona göre belirleniyor. Bu düzenleme esnafın aleyhine işliyor.
İhya şartları esnaf için daha ağır. “Ya hepsi ya hiçbiri” dayatması, geçmişte ödenmemiş günlerini canlandırmak isteyen esnafa ağır maliyetler yüklüyor.
Prim borçları nedeniyle birçok esnaf emeklilik kapısına ulaşamıyor. E-haciz ve banka blokeleri, zaten zor şartlarda ayakta kalmaya çalışan esnafı daha da köşeye sıkıştırıyor.
Hizmet çakışmaları nedeniyle silinen SSK günleri geri kazanılamıyor. Oysa çözülmesi gereken konulardan biri de bu.
Kısacası mesele sadece 9000’den 7200’e indirilen bir rakam değildir. Mesele, yıllardır üvey evlat muamelesi gören BağKur’lunun haklı beklentilerinin karşılanmasıdır.
Esnafın sabrı artık tükenmiş durumda. Yıllarca “yarın düzelir, bu yıl çıkar” diye bekleyen esnaf, bugün gelinen noktada geleceğini göremiyor. İflas edenler, kepenk kapatanlar, borç yükü altında ezilenler… Emeklilik hakkını göremeden yaşamını kaybedenlerin sayısı az değil.
Bu nedenle 7200 gün düzenlemesi bir seçim vaadi olmaktan çıkarılmalı, kapsamlı bir BağKur reformu ile birlikte ele alınmalıdır. Çiftçinin, zanaatkârın, kendi namına çalışan herkesin taleplerini karşılamayan bir düzenleme eksik kalacaktır.
VAAT DEĞİL, SOSYAL ADALETBugün Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi tam anlamıyla eşitlikten uzaktır. SSK’lı, Emekli Sandığı mensubu, BağKur’lu arasında hâlâ uçurum vardır. Eğer devlet, vatandaşına adaletli davranacaksa bu uçurumu kapatmak zorundadır.
7200 gün meselesi, yalnızca teknik bir düzenleme değil; bir sosyal adalet testidir. Devlet, verdiği sözü yerine getirerek esnafın güvenini kazanacak mı, yoksa yine bekletip hayal kırıklığı mı yaşatacak?
BağKur’lular artık sadece günü değil, nefeslerini de sayıyor. O yüzden mesele basit bir vaat değil; milyonlarca insanın geleceği, hakkı ve alın teridir.


