Barış görünümlü Siyonizm, ABD nin bitmeyen yalanları
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail-Filistin çatışmasında barış için arabuluculuk yapacağını açıklamasına karşın; Filistinlileri başka ülkelere sürmek istemesi küresel kamuoyunda büyük tepki topluyor. İsrail ile Filistin’in savaşlarla dolu tarihinde ABD barış için birçok kez arabuluculuk girişimlerine öncülük etti. 1978’de Camp David’de Mısır ve İsrail arasında "Filistin özerkliği" planlarıyla başlayan süreci Oslo (1993), Wye (1998), Camp David 2000, Annapolis (2007–08) ve Trump Planı (2017–20) gibi süreçler takip etti. Ancak aralarında birçok devlet başkanı, dışişleri bakanı ve özel elçi olsa da, nihai bir barış hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter'ın önderliğinde Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Menachem Begin arasında gerçekleştirilen Camp David görüşmelerinde çözüm için "Filistin özerkliği" fikri ileri sürüldü. Filistinliler masaya davet edilmediği için girişim sonuçlanmadan başarısızlıkla sonuçlandı.
GEÇİŞ DÖNEMLERİDönemin ABD Başkanı Bill Clinton himayesinde hem Oslo hem de devamındaki Wye süreçlerinde arabuluculuk girişimlerinde bulunuldu. İsrail’den İzak Rabin ve Binyamin Netanyahu Filistin’den Ulusal Yönetim Başkanı Yasser Arafat ve ABD Başkanı Bill Clinton’un 13 Eylül 1993’teki töreni tüm dünyada büyük umut yarattı; ama kalıcı çözüm hiçbir zaman masaya taşınmadı. Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın ev sahipliğinde dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ile Filistin lideri Yasser Arafat ise 2000'de Camp David’de (ABD) bir araya geldi. Taraflar neredeyse hiçbir konuda anlaşamadılar. Bu başarısızlık, süreci kilitlerken İsrail ve Filistin arasındaki güvensizliği arttırdı. ABD eski Başkanı George W. Bush döneminde düzenlenen Annapolis Görüşmeleri’ne ise dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert ve Filistin Başkanı Mahmud Abbas katıldı. Masada toprak takası ve iki devletli çözüm gibi teklifler olsa da nihai barış sağlanamadı.
Donald Trump ilk başkanlık döneminde, 2020 yılında Filistin ve İsrail’e “Barıştan Refaha” isimli bir barış planı sundu. Bütünüyle İsrail lehine olan planda Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması gibi ifadeler dolayısıyla Filistinliler protesto gösterilerine başladı. Plan körfez ülkelerinde ise destek gördü. ABD’nin taraflar arasında barış sağlama yönündeki girişimlerinden hiçbir sonuç alınamadı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı çok sayıda rapora göre bunun sebepleri, Filistin halkının hafızasında bulunan İsrail hakkındaki güvenlik kaygıları, hukuk dışı yerleşim politikaları olarak sıralandı. Raporlara göre ayrıca ABD 1970’lerden itibaren daima “şiddete son verin” mesajı verdi ancak 2000 sonrası bu vurgular kayboldu ve ABD’nin arabulucu imajı zedelendi.

Öte yandan Gazze'de soykırım suçu işleyen İsrail, bir yandan da Suriye'de; terör örgütü PKK/YPG'nin kontrol ettiği alandaki yer altı ve yer üstü varlıklarına göz dikmiş durumda. Analistler, "Davut Koridoru Planı" kapsamında, Fırat'ın doğusundaki terör bölgesi ile birleşmek isteyen İsrail'in söz konusu bölgeyi, 'yeni yaşam alanı' olarak belirlediğine dikkat çekerken, Suriye'nin petrol ve gaz rezervleri ise terör örgütü PKK/YPG'nin en önemli gelir kaynaklarını oluşturuyor.
Kaynak: Web Özel


