Başka bir yıldız sisteminden gelen tuhaf ziyaretçi hakkında yeni detaylar keşfedildi
Haber Global sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Eskiden, köylerde yabancı birinin ziyareti hemen olağanüstü bir olaya dönüşürdü. Çoğu kişinin asla gitmediği uzak bir dünyadan haberler getirirdi. Monotonluğu kırar, yabancı ile bizim aramızdaki benzerlik ve farklılıkları keşfederek kim olduğumuzu daha iyi anlamamıza imkân verirdi. Küreselleşme o büyüyü ortadan kaldırdı, ancak gökbilimciler arasında hâlâ çok benzeri bir heyecan yaşıyor. Çünkü bizim Güneş sistemimiz, kozmik ölçekte koca evrende küçük bir köyden biraz daha fazlası. Güneş’in etrafında dönen gezegenler, uydular ve küçük cisimlerle dolu, nispeten izole bir köy; hepsi aynı bulutsunun çocukları. Kapalı yörüngelerin rutininde yaşıyoruz, bu sonsuz döngüyü yalnızca bir yabancının ziyareti bozuyor. Tıpkı 3I/ATLAS örneğinde olduğu gibi.
Güneş sistemimizi tanımak için yalnızca gezegenlerimizin ve göktaşlarımızın tarihini incelemek yetmez; aynı zamanda başka yıldız sistemlerinden gelen ziyaretçilerle, evrende sürüklenerek bize ulaşan o nadir yolcularla da kendimizi karşılaştırmalıyız. Bu sık olan bir şey değil, çünkü sayısız kuyrukluyıldız ve asteroit yıldız sistemlerinden kopsa da, başka bir sisteme girmek gözler kapalı hedefi tam on ikiden vurmak gibi. Çok düşük ihtimalli bir rastlantı. Neyse ki tespit tekniklerimiz geliştikçe son yıllarda üç yolcuyu belirledik. Tarihteki tek üç kesinleşmiş örnek. Ve sonuncusu çok ilginç haberler getiriyor.
Ziyaretlerin kaydı19 Ekim 2017’de, basın, Oumuamua’ya duyulan ilgiyi onun uzaylı bir gemi olabileceği ihtimaliyle karıştırdı. O ilk yıldızlararası cisim, başka evren köşelerinin nasıl olabileceğini anlatabileceği için bilim camiasının ilgisini çekmişti. Ancak medya (ve tartışmalı ama bilimsel titizlikten uzak bazı uzmanlar) tereddüt etmeden “UFO” manşetleri attı. Neyse ki o zamandan beri mesajlar daha temkinli oldu ve ikinci ziyaretçiyle daha ihtiyatlı davrandık. 30 Ağustos 2019’da Borisov’u, tıpkı Oumuamua gibi garip bir yörüngesi olan bir kuyrukluyıldızı tanımladık. Güneş’in etrafında dönen kapalı bir elips çizmiyor gibiydi. Yörüngesi hiperbolikti; yani Güneş’e yaklaşırken kıvrılsa da uzayda uzatıldığında kolları kapanmıyor, Güneş’in etrafında dönmüyor, dışarıdan geliyordu.
Ve sonunda, şu anda bahsettiğimiz kuyrukluyıldız 3I/ATLAS’a geldik. İsmini, üçüncü (3) yıldızlararası (I) cisim olmasından ve 6 Ağustos’ta ATLAS (Asteroid Terrestrial-impact Last Alert System) tarafından tespit edilmesinden alıyor. O günden beri James Webb, Hubble, SPHEREx ve TESS gibi dört büyük teleskop bu yabancıyı incelemek için yörüngesini takip ediyor. İsminin çağrıştırdığına rağmen bize çarpma riski yok. Uzmanlara göre 29 Eylül’de Güneş’e en yakın noktasına ulaşacak ve o anda bile Güneş’ten 1,4 astronomik birim uzaklıkta olacak. Bu rakam çok şey ifade etmese de, biz 1 AB mesafedeyiz ve 1,4 AB, Mars’ın uzaklığından biraz daha ötede demek. Yani astronomların dikkatini çeken olası bir çarpışma değil, 3I/ATLAS’ın bileşimini keşfetme umudu.
Kuyruklu yıldızlar kayalardan oluşur ama aynı zamanda Güneş’e yaklaştıkça gaz ve plazmaya dönüşen buzlar içerirler. Biz de bu hâllerdeki bileşimlerini incelemede iyiyiz. Nitekim 3I/ATLAS’ın kimyası hakkında gelen ilk haberler ilginç: Onu oluşturan buzların oranı alışılmadık. Çünkü “buz” dediğimizde sadece su buzunu kastetmiyoruz. Kuyruklu yıldızlarda su buzunun yanında karbondioksit ve karbon monoksit buzları da bulunabilir. Bu buzların oranına göre kuyruklu yıldızın uzayın hangi bölgesinde oluştuğunu ya da yolculuğu sırasında hangi koşullara maruz kaldığını anlayabiliriz. Örneğin, Borisov alışılmadık derecede yüksek oranda karbon monoksit buzu içeriyordu; bilinen tüm kuyruklu yıldızları aşmıştı. 3I/ATLAS’ta ise teleskoplar az miktarda karbon monoksit, ama çok daha fazla su ve karbondioksit tespit etti. Özellikle: Suyun sekiz katı kadar karbondioksit, ki Güneş sistemimizde genelde kuyrukluyıldızlarda su buzu baskındır.
Bu oranlar, Güneş’e yaklaştıkça değişebilir; çünkü hem daha iç katmanlar ortaya çıkar hem de bu buzlar farklı sıcaklıklarda eriyip süblimleşir. Yine de eğer karbondioksit baskın kalırsa, bunun üç olası nedeni olabilir: İlki, yıldızına olan mesafesi tam da karbondioksit buzunun oluşmasına izin verecek şekilde olup suyun oluşumunu sınırlamış olabilir. İkincisi, yıldızlararası yolculuğu sırasında yoğun kozmik radyasyona maruz kalıp yüzeyindeki suyu kaybetmiş olabilir. Üçüncüsü ise, kendi sistemini doğuran bulutsunun farklı bir bileşime sahip olması olabilir.
Ne yazık ki şu an için bunlardan hangisinin doğru olduğunu bilmiyoruz. Ancak önümüzdeki aylarda Güneş bize analiz için daha çok imkân tanıyacak ve şüphelerimizi giderecek. Yalnızca sınırlarımızı aşan her yolcuyu sorgulayarak, Güneş sistemimizin ötesindeki dünyanın nasıl olduğunu öğrenebiliriz.
AldanmaBazı popüler kişiliklerin söylediğinin aksine, 3I/ATLAS’ın bir uzaylı gemisi olduğuna inanmak için hiçbir sebep yok. Oumuamua için de yoktu. Başka bir deyişle, evet, dünya dışı kökenli ama bu yalnızca etimolojik olarak geçerli: Dünya’nın dışından geliyor. Aslında “extrasolar” yani Güneş dışı demek daha doğru olurdu, ancak o kelime bu kadar çok okuyucu çekmezdi. Bu ziyaretçilerin hız değişimleri, itici motorlara veya frenleme sistemlerine gerek kalmadan açıklanabilecek birçok doğal nedene dayanıyor.
KAYNAKLAR:
-NASA. “Comet 3I/ATLAS.” NASA Science, 3 Temmuz 2025
-Cordiner, Martin A., “JWST Detection of a Carbon Dioxide Dominated Gas Coma Surrounding Interstellar Object 3I/ATLAS.” 25 Ağustos 2025.
-NASA. “As NASA Missions Study Interstellar Comet, Hubble Makes Size Estimate.” NASA Science, 7 Ağustos 2025,


