Bellingham: “Bazı anlarda kendimi savunmasız hissettim ve kendimden şüphe ettim”
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
“Birmingham’da genç bir oyuncuyken, adımı Twitter’a yazıp hakkımda söylenen her şeyi okurdum. Ancak yorumlar olumlu olsa bile kısa sürede şunu düşündüm: Beni tanımayan insanların fikirlerinin, kendim hakkındaki düşüncelerimi neden onaylamasına izin vereyim ki? Twitter’da yazılmadan önce de iyi bir oyuncu olduğuma inanıyordum; o hâlde başkalarının ne dediğini okumanın ne anlamı vardı? Elbette olumsuz yorumlarla karşılaştığımda etkisi tam tersi oluyordu. Yine kendi kendime sordum: Neden bunu kendi ruh sağlığıma yüklüyorum?”
“Sosyal medyanın sporcular için değerli yönleri var. Basın toplantıları ve televizyon röportajları yerine giderek daha fazla insan bu platformlar aracılığıyla etkileşime giriyor. Taraftarlara dürüst ve samimi olduğunda, onlara hem maçta hem de günlük hayatında nasıl hissettiğini çok net gösterebiliyorsun. Bu, seni onlara daha yakın yapıyor. Ancak gençken keşfettiğim gibi, kaçınılması gereken olumsuz bir tarafı da var. Profesyonel sporda zaten yeterince baskı ve olumsuzluk var; bir de bunu aramaya gerek yok.”
“Artık olumsuz yorumları okusam bile bana etki etmiyor ama yine de görmemeyi tercih ediyorum. Sosyal medya ve teknoloji geliştikçe, birini hedef almanın, kötü hissettirmenin daha fazla yolu ortaya çıktı ve bence hâlâ ruh sağlığı hakkında konuşmak konusunda bir tabu var. Kendimi savunmasız hissettiğim, kendimden şüphe ettiğim ve biriyle konuşmaya ihtiyaç duyduğum zamanlar oldu ama bunun yerine ‘kimseye ihtiyacım yok’ diyen o ‘erkeksi sporcu’ imajını korumaya çalıştım. Gerçek şu ki, herkes gibi benim de birine ihtiyacım var. Duygularını ve hislerini paylaştığında çok daha iyi hissediyorsun.”
“Sporcular olarak dünyayı ellerimizin arasında tutuyormuşuz gibi görünebiliriz: Ne istersek yapabiliriz, çok para kazanırız ve bundan hiç etkilenmeyiz. Ama gerçek şu ki, eğer kırılganlığımızı gösterebilirsek, karanlıkta mücadele eden insanlar için daha geniş bir diyalog açabiliriz. Bizim gibi konumda olan insanların görevi, örnek teşkil etmek olmalı.”
“Hâlâ sporcuların susması ve her şeye katlanması gerektiği düşünülüyor — bu çok eski bir bakış açısı. Sporcuların gördüğü sevgi olağanüstü. Ama seni seven biri varsa, oynadığın takımdan dolayı ya da yaptığın bir şey yüzünden senden nefret eden biri de vardır. Bu nefret sporcular için çok yıkıcı olabilir. Ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele edenlerle gerçekten empati kurabiliyorum. Herkesin spor hakkında fikrini söyleme hakkı var, ancak söylenebilecek korkunç şeylerin bir sınırı olmalı. Sosyal medyada bu nasıl sınırlandırılır bilmiyorum, ama sporcuları çevreleyen destek ağının çok önemli olduğuna inanıyorum.”
“Madrid’de, moralim bozuk olduğunda konuşabileceğim antrenörler, oyuncular ve personel arasında gerçekten iyi bir destek sistemim var. İleriye dönük olarak, mental antrenmanın oyunun bir parçası olması gerektiğini düşünüyorum. Hiç derin bir ruhsal çöküş yaşamadım ama bunu yaşayan insanlara yakın oldum ve bu çok üzücü. Takım arkadaşlarının ruh sağlığı sorunları hakkında konuşabilecekleri biri olmayı tercih ederim.”
“En önemlisi güven. Güvenin olduğunda her şeyin üstesinden gelebileceğini hissedersin. Ama o güveni kaybettiğinde, ayaklarının yere basmadığını, bedeninin çalışmadığını hissedersin. Güveni geri kazanmanın yolları vardır elbette, ama genellikle bu performansla gelir — bu yüzden neredeyse bir paradokstur.”
“Kendime güvenimi her zaman yüksek tutmaya çalışırım; bazen kendimi motive ederek, bazen de her pası tamamlayamayacağımı, her oyuncuyu geçemeyeceğimi, her maçı kazanamayacağımı kabullenerek. Bunu ne kadar çok kabul edersen, mükemmel olmadığını o kadar rahat kabul edersin.”
“Futbol —ve genel olarak spor— insanları doğal olarak bir araya getirir; konuşmak, gülmek, iyi geçinmek istersin ve bir anda bir arkadaş kazandığını, hayatında bir şeyler ters gittiğinde konuşabileceğin birine sahip olduğunu fark edersin. İşte bu, sporun gücüdür ve benim Laureus elçisi olmak istememin nedenlerinden biridir. Laureus, sporun insanların fiziksel ve ruhsal sağlığını dönüştürme ve daha iyi bir toplum inşa etme gücünü anlıyor. Ben de bunun bir parçası olmak istiyorum.”


