‘Benim oğlum yoktu, yuvada seni gördüm, çok sevdim’
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Serkan Özübek “Oğlumla biz bir ilki başardık” diyor. 2016 yılında evlat edinmek üzere çıktığı yolculuk; yasal prosedürler ve uzun bekleyişlerin ardından, 2018’de oğlu Okan’la tanışmasıyla bambaşka bir boyut kazanıyor. Bu Babalar Günü’nde bekâr bir erkek olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Özübek’in hikâyesine kulak verdik. Baba olmanın türlü hallerini ondan dinlerken oğlu Okan’ın kulaklarını da çınlattık.
◊ Evlat edinmeye ne zaman karar verdiniz?
Yakın bir arkadaşımın evlat edinmesi bende yanan ilk kıvılcımdı. Bekâr kadınların evlat edinebileceğini biliyordum ama hiçbir arkadaşımın bunu yapabileceği aklıma gelmemişti, çok mutlu oldum. Bu olayın ardından iki yıl geçti, bir gün ben de dedim ki: “Evlenebilirim veya evlenmeyebilirim, bilmiyorum. Ama her iki durumda da bir çocuğa baba olabilirim.”
◊ Neden evlat edinmek istediniz?
Hayata dair faydalı bir şeyler yapabilmek adına bir çocuğa baba olmak istedim. Hayata gelme misyonumun evlat edinmek ve bu konuda farkındalık yaratmak olduğunu anlıyorum bunca yılın sonunda. Aynı dönemlerde devlet korumasındaki çocuklar için çalışan bir dernek olan Kalben Derneği’nin de kurucusu oldum. Hayat beni bu yöne çekti.
◊ Hep çocuk istiyor muydunuz?
Çocukları hep çok sevdim. Bence bu sevgi doğuştan geliyor. Ailemde çocuk sevgisi hep vardı. O sevgiyi oğluma da yansıtıyorum. Babalık öğrenilebilir ama çocuk sevgisi olmadan ne anne ne baba olunur.
◊ Evlat edinme süreci nasıl oldu?�
Mayıs 2016’da başvurumu yaptım. O esnada da ilk olacağımı öğrendim. Aslında bekâr erkeklere evlat edinme hakkı 2002’de verilmiş ama evlat edinebilen olmamış. 3-5 tane başvuru olmuş, onlar reddedilmiş. Ben Aralık 2018’de oğluma kavuştum. Süreç olması gerektiği gibi zor ve uzundu. İlk olarak size detaylı sorular soruluyor; yaş, cinsiyet tercihi, özel durumu olan çocuklar gibi. Sonra sağlık raporları, sabıka kaydı, psikolojik değerlendirme, kişilik testi ve en sonunda bir heyet görüşmesi yapılıyor. Diğer başvurulardan farklı olarak ben bekâr erkek olduğum için ayrıca annemin evi de incelendi. Yaklaşık 6-7 aylık sürecin sonunda başvurum onaylandı ve 3-5 yaş erkek çocuk sırasına alındım. Çok heyecanlandım ama bu kez bekleme süreci başladı. Sıra bir iniyor, bir çıkıyor; çok sabır isteyen bir dönemdi.
◊ Bu sıra neye göre değişiyor?
Sistem, çocuğa en uygun aileyi bulmaya çalışıyor. Çocuklarla ilgili bilgilerin olduğu dosyalar önünüze konuyor. Çocukların dosyalarında fotoğraf yok, sadece hikâyeleri ve sağlık bilgileri var. “Görmek ister misiniz” diye soruluyor. Görmek istemezseniz sıranız değişmiyor. Sonsuz kez dosya reddetme hakkınız var bu aşamadan sonra. Bu şekilde siz reddederseniz sıra diğer kişiye geçiyor.
◊ Sıra size gelince ne hissettiniz?
O anı hiç unutmuyorum. Kurumdan telefon geldiğinde kalbim duracak sandım. “Bir eşleşme oldu” dediler. Birkaç saniye sessiz kaldım. Gerçekten büyülü bir andı. Ertesi gün soluğu kurumda aldım.
◊ Oğlunuzla ilk karşılaşmanız nasıldı?
Çok erken gitmişim, çocuklar daha kahvaltıdaymış. Müdür, Okan hakkında bilgi veriyordu ama ben heyecandan hiçbir şey duymuyordum. Sonra “Geldi” dedi. Kapıya döndüm ve oğlumu gördüm. 2,5 yaşındaydı. Kahverengi gözleriyle bana gülümsüyordu. Gözyaşlarımı tutamadım. İlk gün resmi prosedürlerle geçse de biz beş dakikada kaynaştık. Dört gün boyunca her gün kuruma gittim, birlikte zaman geçirdik. Dört günün sonunda müdür “Artık baba-
oğul ilişkisi kuruldu, eve götürebilirsiniz” dediğinde gerçek anlamda baba olduğumu hissettim.
◊ Çocuğunuzla eve gittikten sonraki işleyiş nasıl?
Bir yıllık geçici bir sözleşme imzalanıyor. Bu sürede üç kez kurumda, bir kez de evde denetim yapılıyor. Çocuğun fiziksel, psikolojik gelişimi ve bizim ilişkimiz gözlemleniyor. Raporlar olumluysa velayet davası açılıyor. Bu kısım çok stresliydi ama benim sürecim çabuk halloldu. 2016’da başlayan evlat edinme sürecimde 2020’de her şey resmileşti.
‘Bir masal gibi anlattım’
◊ Evdeki ilk gününüz nasıldı?
Arkadaşlarım biz gelmeden önce evi süsledi. Balonlar, pastalar, oyuncaklar... Okan eve girdiğinde önce gözleriyle her yeri taradı, hiçbir şey söylemedi. Akşam baş başa kaldığımızda asıl babalık o zaman başladı.
◊ Ona durumu nasıl anlattınız?
İlk günden itibaren ona bir masal gibi bu durumu anlattım. “Benim oğlum yoktu, seni çok istedim ve yuvada seni gördüm, çok sevdim” diyordum. 7 yaşına geldiğindeyse açıkça evlat edinmenin ne olduğunu, biyolojik ailesinin onu mutlu edemeyeceklerini düşündükleri için böyle bir karar verdiklerini anlattım. Sonuçta bunu bilmek onun hakkı.
◊ Okan nasıl bir çocuk?
Esprili, neşeli, biraz inatçı ama çok sevecen. Sınıfın en çok güldüreni olduğunu gururla anlatıyor. Ayrıca her şeyi benimle paylaşır, bu benim için çok kıymetli. Duygusal yönü de güçlü, bazen hatalarına çok üzülüyor. Bir de tiyatro yeteneği var bence, taklit yapmayı çok seviyor.
◊ İlk kez ne zaman baba dedi?
İlk geldiğinde bana “Anne” diyordu çünkü yuvada bakımveren herkese öyle sesleniyordu. Bir hafta boyunca hep düzelttim ama işe yaramadı. En sonunda “Anne” dediğinde tepki vermemeye başladım. Sonra “Anne-baba” demeye başladı, derken bir 10 gün sonra ilk kez “Baba” dedi.
◊ Evlat edinmeyi düşünenlere ne söylemek istersiniz?
Karar verme sürecini çok uzatmasınlar. Çünkü uzadıkça hep olumsuz sorular türüyor. Ben de öyleydim, sonra yeter deyip başvurdum. Zorluklar zaten süreç içinde çözülüyor. Biyolojik çocukla hiçbir farkı yok; sevgi aynı, riskler aynı.
◊ Okan’a bir mesaj bırakmak ister misiniz?
“Oğlum, seninle Türkiye’de bir ilki başardık. Pek çok insana cesaret ve ilham olduk. Umarım sen de büyüdüğünde, senin gibi yuvalarda büyümüş çocuklar için bir şeyler yapar, onlara destek olursun. Bu benim en büyük dileğim.”
‘Uzman değilim ama bir babayım’
◊ Sizin bir de ‘Kalpten Baba’ isimli kitabınız var. Kitabı yazmaya ne zaman karar verdiniz?
Oğlum yanıma geldikten sonra kitabı yazma fikri hep aklımdaydı ama bir türlü başlayamıyordum. Geçen yıl Literatür Hayat Yayınları’ndan böyle bir teklif gelince süreç de hızlandı. ‘Kalpten Baba’ hem benim evlat edinme yolculuğumu hem de tek başına bir çocuk büyütürken yaşadığım deneyimleri anlatıyor. Ebeveynlik eğitimiyle harmanladığım ve 17 başlık altında kendi tecrübelerimi paylaştığım bir kitap bu. Ben uzman değilim ama bir babayım; belki birilerine ilham olur diye yazdım.


