Bilim insanları deri hücrelerinden insan yumurtası üretmeyi başardı: Kısırlığa çözüm olabilir
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
İnsan vücudundaki hücrelerin büyük çoğunluğu somatik hücrelerdir. Bunlar 46 kromozom (23 çift) içerir ve farklı işlevlere uzmanlaşır. Ancak üreme için gerekli olan tek hücreler —yumurta ve sperm— 23 kromozom taşır. Bu sayede birleşerek 46 kromozomlu zigotu, yani insanın ilk hücresini oluştururlar. İşte bu temel fark, bugüne kadar herhangi bir somatik hücrenin üreme amaçlı kullanılamamasına yol açıyordu.
ABD’li, Çinli ve Koreli bilim insanları bu biyolojik sorunu çözdüklerini açıkladı ve bulgularını Nature Communications dergisinde yayımladı.
Araştırmanın temelinde yer alan mitomeyozis, deneysel bir hücre bölünmesi süreci. Kısaca özetlemek gerekirse, deri hücresindeki 46 kromozomu 23’e indiriyor; bu da döllenebilir bir hücre elde etmek için gerekli ilk adım.
Biyoloji doktoru ve üreme uzmanı Rocío Núñez Calonge, süreci şöyle açıklıyor:
“Sağlıklı bir donörden alınan yumurta hücresinin 23 kromozom içeren çekirdeği çıkarılıyor, yerine 46 kromozomlu bir deri hücresi çekirdeği yerleştiriliyor. Normalde deri hücresi deriyi oluşturmak üzere programlanmıştır, bu yüzden önce onu yeniden programlıyorlar ki yumurta hücresi gibi davranabilsin. Ancak sorun 46 kromozomu 23’e indirmekti. Bunu ‘mitomeyozis’ dedikleri yöntemle başardılar. İşte bu devrim niteliğinde.”
Araştırmacılar, deneylerini daha da ileri götürerek erken evre embriyolar (blastokist) elde etti. Ancak başarı oranı düşük oldu; sadece %8’i bu aşamaya ulaşabildi.
Kısırlık için umut, ama büyük sınırlamalar: “Aslında klonlar”Araştırmacılar, bunun sadece “bir kavram kanıtı” olduğunu ve klinik uygulamalara geçmeden önce daha çok araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Elde edilen tüm embriyolar kromozomal anomaliler gösterdi.
Núñez Calonge, bir başka önemli noktaya dikkat çekiyor:
“Doğal süreçte, anneden gelen kromozomlar mayoz bölünme sırasında ayrılır ve yeniden karışır. Bu süreç, türlerin evriminde çok önemlidir çünkü çocukların anne babalarının birebir kopyası olmamasını sağlar. Bu deneyde ise böyle bir yeniden birleşme olmuyor. Yani aslında bu bir klonlama.”
Etik tartışmalar: Çocukların hayatı riske atılabilir mi?Núñez Calonge’ye göre bu ilerleme çok önemli, ama aynı zamanda endişe verici:
“Diyelim ki tüm biyolojik sorunlar çözüldü, bu durumda bile böyle bir tekniği uygulamak etik olur mu? En büyük kaygım güvenlik. Bu yöntemle doğan çocuklar üzerinde ‘bakalım uzun vadede sağlıklı mı olacaklar’ diye deneme yapamayız. Bu bana oldukça cesur ve ihtiyatsız geliyor.”
İspanyol Doğurganlık Derneği Etik Grubu’nun da koordinatörü olan uzman, “Bir sınır çizmemiz lazım. Çünkü konu çocukların sağlıklı doğmasıdır.” diyor.
Araştırma aynı zamanda “genetik yas” tartışmasını da gündeme getiriyor: Yani doğurganlık sorunları yaşayan insanların kendi genetik yüklerini taşıyan çocuk sahibi olma isteği.
Núñez Calonge bu konuda kişisel görüşünü şöyle ifade ediyor:
“Genetik yüke çok fazla, hatta gereğinden fazla önem veriliyor. İnsanlar kendi genetik çocuklarını istiyorlar, başka çare kalmayınca donör gamet (sperm ya da yumurta) kullanmayı kabul ediyorlar. Özellikle birçok kadın, donör yumurtayla tedaviyi kabul edene kadar defalarca tüp bebek denemesi, genetik taramalar ve birçok farklı süreçten geçiyor. Bence genetik yüke fazlasıyla önem veriliyor ama bu elbette tamamen kişisel bir mesele.”


