Bilim insanlarının çözemediği fizyolojik gizem: Gıdıklanma! Neden kendimizi gıdıklayamıyoruz? Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Gıdıklanma, yaygın ve çoğu zaman eğlenceli bir tepki olarak bilinse de, bu basit görünen olayın arkasındaki mekanizmalar hâlâ bilim dünyasında gizemini koruyor. Araştırmacılar, yüzeysel bir konudan fazlası olan bu refleksi hâlâ tam olarak çözebilmiş değil.
Vücudun ayak tabanı veya koltuk altı gibi bölgeleri gıdıklanmaya karşı en hassas alanlar olarak öne çıkıyor. Oysa El País’te yer alan bir makaleye göre, bu noktalar dokunma reseptörleri açısından en zengin mevkiler değil. Hollandalı bir bilim insanı, bu bölümlerin “göğüs göğüse kavga” sırasında savunmasız kısımları korumak için evrimleşmiş olabileceğini öne sürüyor. Ancak Romanya’dan Ora de Sibiu bu hipoteğin, kol gibi benzer hassasiyetteki diğer bölgelerin durumu hakkında açıklama getirmediğini vurguluyor.
Bir başka merak konusuysa gıdıklanınca ortaya çıkan kahkahalar. Yapılan araştırmalar, deneklerin yalnızca üçte birinin gıdıklanmayı hoş bulduğunu, geri kalanının ise rahatsızlık ya da kayıtsızlık hissettiğini gösteriyor. Buna rağmen hepsi, istem dışı bir refleks olarak gülme tepkisi veriyor. Mizahla tetiklenen kahkahalardan akustik açıdan farklılık taşıyan bu sesler, gıdıklanmanın “ilkel bir savunma refleksi” olduğuna işaret ediyor.
En kabul gören açıklamalardan biri ise beynin kendi dokunuşlarımızı önceden öngörmesi. Science Advances’da yayımlanan bir çalışmada, sürpriz faktörünün eksikliği durumunda gıdıklama tepkisinin büyük ölçüde ortadan kalktığı ortaya kondu. Bu da kendimizi gıdıklayamamamızı açıklıyor.
Uzmanlar, gıdıklanma eşiğinin kişiden kişiye değiştiğini; cilt yapısı, duygusal durum ve öğrenilmiş tepkilerin tümünün dokunsal algıyı etkilediğini belirtiyor.
Evrimsel işlevine dair görüşlerse ikiye ayrılıyor. Bazı bilim insanları gıdıklanmanın fiziksel yakınlık yoluyla sosyal bağları güçlendirdiğini veya savunma mekanizmasını hızlandırdığını savunurken, diğerleri bunun sinir sisteminin rastlantısal bir yan ürünü olduğunu düşünüyor. Şimdilik kesin bir cevap olmasa da, gıdıklanma hâlâ insan vücudunun en eğlenceli, bir o kadar da gizemli yanlarından biri olmaya devam ediyor.


