Bir Erdoğan devrimi daha: PKK kendini feshetti İhsan Aktaş
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Bu yazıya neden bu başlıkla başladım? Çünkü ülkemizde büyük devrimler oluyor. Devlet, büyük bir devlet olarak yeniden kuruluyor. Ancak sanki bütün bu olup bitenler kendiliğinden oluyormuş gibi bir hava oluşuyor. Jeopolitik olarak bu kadar riskli, diplomasi, ekonomi ve enerji yollarının kavşağında bulunan bir ülkeyi kimse kendi haline bırakmaz; nitekim iki yüzyıl boyunca da bırakmadılar.
Yirmi yıl önce Türkiye, altyapısını ve kalkınmasını tamamlamaya niyet ettiğinde, attığı her adım başka bir adımı getirdi. Ulaşımla başlayan bu serüven; sağlık ve diğer hizmetlerle devam etti, şehirlerde altyapıya büyük kaynaklar ayrıldı.
AK Parti’nin gerçekleştirdiği en büyük devrim ise demokrasi devrimidir. Cumhuriyet Halk Partililer ne kadar cumhuriyetin kurulmasıyla övünseler de, kurdukları cumhuriyeti demokratikleştiren AK Parti ve Sayın Erdoğan’ın devrimleri olmuştur. AK Partililer, cumhuriyeti demokratikleştiren parti olarak kendileriyle gurur duyabilirler.
Ülkemizde bir meselenin tarihsel sürecini bilmek, güzel hikayeler anlatmak ya da entelektüel çözüm arayışlarının her biri kıymetlidir. Ancak ülkeniz bağımsızlık yolunda adım atamamışsa, geri kalmışlık problemini yenememişseniz ve uluslararası alanda atacağınız her adımda küresel sistemden izin almak zorundaysanız, bağımsız şekilde karar alma gücünüz yoksa; bu birikimler bizleri sadece kendi kendimize konuşmaktan öteye götürmez.
Özellikle Cumhuriyet Halk Partililer, “PKK’nın kendini bir gecede feshetmesi nasıl oldu?” diye sorular yöneltiyor. Türkiye’nin son 25 yıllık hikâyesine yabancıysanız ve bu dönemi Batılı devletler ve yerli vesayet odakları adına “kayıp yıllar” olarak görüyorsanız, elbette PKK’nın kendisini feshetmesini “bir gecede oldu” şeklinde yüzeysel bir bakış açısıyla yorumlayabilirsiniz.
Bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisi’ne ilham veren akademisyenler, gazeteciler ve onlardan beslenen CHP siyasetçileri, Türkiye’nin temel meseleleri açısından geri kalmışlardır. Bu iddialı bir ifade değil, sadece bir durum tespitidir. Onca yıldır HDP ile dolaylı/dolaysız ortaklık yapan bir partinin Kürt meselesi ve PKK süreçlerine dair böylesine sığ bir bakış açısına sahip olması, küresel meselelerdeki derinlikten de yoksun olduklarını gösterir.
Cumhur İttifakı, 15 yıl önce Türkiye’nin NATO içerisinde yer almakla birlikte, çıkarları söz konusu olduğunda sistem içerisinde “bağımsız değişken” statüsü kazanmış bir ülke olması yönünde adımlar atmıştır. Ukrayna-Rusya savaşında bu vizyon ortaya çıktığında, ne Sayın Kılıçdaroğlu ne de Sayın Meral Akşener bu yaklaşımı anlayabildi.
Türkiye’yi Batı medyasının manşetleriyle, ulusüstü kurumlarla, küresel emperyalizmin aparatlarıyla tehdit edenlerin; demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri yalnızca Batılı devletlerin kendi hakları için istediklerini anlayamayanların bugünü doğru tahlil etme şansı yoktur.
PKK’nın kendini feshetme sürecine gelinirken Abdullah Öcalan’ın açıklamaları, hiçbir kapıyı açık bırakmayacak kadar netti. Süreç içerisinde Suriye’deki yapılanmanın sancılı da olsa Suriye milli devletinin bir parçası olacağını açıklaması da oldukça anlamlıydı.
Kırk yıllık bir terör örgütünün açıklamaları, Öcalan ve DEM Parti açıklamaları kadar net olamaz. Örgüt kendini feshettiğinde süreç zaten siyaset eliyle ve devletin kurumlarıyla yönetilecektir.
Böylesine köklü bir örgütün tasfiyesinin onlarca zorluğu vardır. Asıl olan ise bir fesih iradesinin ortaya çıkmasıdır. İdeolojik ve doktriner bir örgütün bazı açıklamaları da örgüt elemanlarının iknasına yöneliktir.
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu onlarca mesele vardır. Bugün küresel güçlerin ajandası kadar, hükümetin dış politika ajandası da yoğundur:
• İsrail saldırganlığı ve işgalciliği ile bölgedeki istikrarsızlık,
• Suriye’nin bir milli devlet olarak teşekkül etmesi,
• Ukrayna-Rusya savaşında arabuluculuk; Karadeniz ve Kırım meselesi,
• Sudan iç savaşında istikrar fırsatlarının aranması,
• Libya’da istikrar oluşturucu diplomatik süreçlerin yönetilmesi,
• Kafkasya’da Azerbaycan-Ermenistan sorunu ve Zengezur Koridoru,
• Sürekli kriz çıkaran Yunanistan’la yaşanan problemler,
• Kıbrıs konusunda İsrail’in emelleri,
• Irak’ın istikrarı için Kalkınma Yolu ve stratejik adımlar.
Bir bütün olarak bakıldığında, büyük Türkiye vizyonunu ortaya koyan ve bu vizyonla ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı, birçok meselenin üstesinden gelmeyi başarmıştır.
PKK meselesi bir günde bu noktaya gelmedi. Çeyrek asırdır atılan adımlar bugünü hazırladı. Daha göreceğimiz çok büyük günler var.


