Bir Gürsel Tekin hatırası
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Malum bugün yine operasyonlara uyandık: Avcılar, Beşiktaş!
Pek şaşırmadık. Hatta acil gidecek bir yerimiz yoksa, yatakta öbür tarafımıza dönüp uyumaya devam ettik.
Öyle ya; Ukrayna savaşını, Suriye’deki vahim gelişmeleri, Gazze’nin açlıktan ölen çocuklarını, kokusu ta Ankara’dan hissedilen Karabük yangınını kanıksadıysak..
Bizi ne şaşırtabilir ki!!!
Yine de dün şaşırdık, öfkelendik.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın başına gelenlere.. İl Başkanı Özgür Çelik’in görevden alınmasına.. Yerine KAYYUM olarak Gürsel Tekin’in getirilmesine.. “Sıra Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin kayyumu olmasında” yorumlarına delirdik.
Selahattin Demirtaş’ın “bir gün, olmaz denilen her şey olacak” sözlerini hatırladık.
Şaşırmadığımız tek şey, neredeyse herkesin “görev seferberlik emri” almış gibi anında harekete geçmesi, konuşlanması oldu.
Barış Yarkadaş mesela, gelişmeyi duyurduğu paylaşımına “CHP İSTANBUL İL BAŞKANI GÜRSEL TEKİN” diye başlamıştı.
Cem Küçük olmasa olur mu! O da Gürsel Bey’in CHP’den anında ihracına takılanlardandı.
Neyse..
Ben neye takıldım, neler hatırladım..
Size onu anlatayım..
*. *. *
Tam tarihini bilmiyorum. Ama 2015’in bahar aylarında olmalı.
Halk TV’deyim ve Medya Mahallesi programını orada devam ettiriyorum.
Bir cuma günü telefonum çaldı. Arayan Gürsel Tekin’di. “Ablacığım” dedi, “pazartesi sana geleyim, bomba gibi bir haberim var.”
Pazartesi geldi. Uzun bir Türkiye ve CHP analizi yaptıktan sonra bomba haberi verdi.
O pazar, İstanbul’da, Galata Köprüsü merkezli devasa bir “SAVAŞA HAYIR” mitingi düzenlenecekti.
Heyecanlandım. Ne de olsa savaşa, yani Suriye’yi bugüne taşıyan her gelişmeye karşı çıkmak çok önemliydi.
Haftaya böyle başladık. Ve ben hafta boyunca haberi tekrarlayıp İstanbulluları mitinge davet ettim.
Ancak bir tuhaflık vardı.
Ortada mitingi duyuran tek bir pankart, afiş yoktu. Öyle ki “yanlış mı anladım” diye bile düşünmeye başladım. Hatta CHP’den bir tanıdığımı arayıp sordum. “Sen rast gelmemişsin. Miting olacak.. Zaten harıl harıl çalışıyoruz” dedi.
İçim rahatlamıştı. Duyuruya devam ettim. Ve pazar günü geldi çattı.
Prensibimdi: Eğer izleyiciyi bir etkinliğe davet ediyorsam ben de gitmeliydim! Nitekim koşa koşa Karaköy’e gittim.
Tünelden çıktığımda bir durdum.. Galata Köprüsü ve civarında hayat ve trafik olağan haliyle akıyordu.
Derken uzaktan CHP bayraklarını seçtim. Köprünün Karaköy ayağında küçük bir de kalabalık vardı.
*. *. *
Bundan sonrasını nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Ben elimden geleni yapacağım ama lütfen siz de hayal gücünüzü kullanıp bana yardımcı olun!
Miting saati 11.00’di. Saat de ben vardığımda 11.00 olmuştu. İyi de CHP’liler, örgüt konvoyları nerdeydi? O saatte toplasanız birkaç yüz kişi, köprünün Boğaz’a bakan tarafında volta atıyordu!
“Birazdan bayraklarla donatılmış tekneler yanaşacak.. O tekneler ve kimbilir kaç otobüsten insanlar inecek” diye düşünüyordum.
O sırada daha tuhaf bir şey oldu: Bir minibüs “İstanbulluları mitinge davet ederek” köprüde tur atmaya başladı. Tur, köprünün bir ucunda başlayıp öbür ucunda bitiyordu. Sonra tekrar geriye.. Tekrar anonslar..
Mitinge katılımcı arayışı yeni başlamış gibiydi. Nitekim ne tekneler ne de otobüsler vardı ortada.
Ne düşüneceğimi bilemeden ben de tur atmaya başladım. Bu arada çoğunluğu kadın katılımcılarla el sıkıştık, kucaklaştık. “Sizi görmeye geldik” diyorlardı. Hani utanmasam “AYŞENUR ARSLAN’IN SAVAŞA HAYIR MİTİNGİ” diyebilirdim!!
Sonra ne mi oldu?
Gün öylece bitti!
*. *. *
Gün bittiyse de benim kızgınlığım ve merakım bitmedi elbette.
Kendimi kullanılmış hissediyordum. AMA NEDEN?
Siyasetçilerden uzak durma eğilimim nedeniyle içerde olan bitenlere vakıf değildim. O yüzden vakıf olduğunu bildiğim bir gazeteci arkadaşımı aradım.
Anlatmadan önce bir şey sordu: Murat Karayalçın orada mıydı?
Hayır, değildi.
Devam etti. Murat Karayalçın o hafta planlanmış bir dizi program için yurt dışındaydı. Yani mitingden haberi bile yoktu.
Yani miting aslında, Karayalçın’ın CHP İstanbul il başkanlığına atanması sonrasında “başarısız” görünmesi için düzenlenmiş olabilir miydi!!
Her şeyden önce… Sosyal demokrat kesimin parlak isimlerinden biri milletvekili olmak isterken neden böyle bir göreve atanmıştı ki zaten!
Kılıçdaroğlu onu İstanbul’a gönderirken, İstanbul’daki kazanın suyu ısıtılıyordu belli ki.
Kılıçdaroğlu - Gürsel Tekin ilişkisinden en kritik detay, son gelişmede ortaya çıktı.
CHP’nin eski genel sekreterlerinden.. Yani partinin etkili isimlerinden Mehmet Sevigen Ulusal Kanal’da şöyle bir ifşaatta bulunuyordu:
Gürsel Tekin Özgür Özel’in genel başkan seçilmesinin ardından başlayan / başlatılan karışıklık üzerine “AYRI BİR PARTİ KURMA” fikrine kapılıyor.
Sonrasını, tırnak içinde Sevigen’den öğrenelim:
“Ankara’ya giderek konuyu uzun uzun Kemal Kılıçdaroğlu’na anlatıyor. Elini taşın altına koymak istediğini söylüyor. Yaptığı araştırmaları anlatıyor. Kemal Bey, ‘Acele etme. Kurultay iptal olabilir’ diyor. Gürsel Tekin bu görüşmeden sonra parti kurma fikrini beklemeye alıyor.”
Ne tesadüf!! Ne öngörü!!
Bir ara CHP’den istifa edeceğini duyuran Gürsel Tekin, meğer istifa etmemiş. Dahası üyelik aidatını da şu son kumpastan bir gün önce ödemiş.
*. *. *
Bu yazıda, Gürsel Tekin’in mal varlığına.. Özellikle Kanal İstanbul çevresindeki arazi kapatmalarına dair iddialara hiç girmeyeceğim. Kayyum olmayı lanetleyen konuşmalarını da hatırlatmayacağım.
Bilinsin ki Gürsel Tekin’i İstanbul’da tanımayan siyasetçi, gazeteci, iş insanı yoktur.
Yazının amacı da bunu dile getirmekten ibarettir.


