BM de tanımak yeterli değil, İsrail i yaptırımlar durdurur!
Haber Global sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda (BMFK) uzun yıllardır beklenen bir ilk yaşandı ve Fransa'nın yanı sıra İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz de Filistin devletini tanıdıklarını açıkladılar. Böylece BM üyesi 193 ülkeden 157'si Filistin Devleti'ni resmen tanıdı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise tüm dünyada yükselen bağımsız Filistin eylemleri ve tanınma süreçleri karşısında “Bir Filistin devleti olmayacak” diyerek ilhak politikasını sürdüreceklerini açıkladı. Bu gelişmelerin yanı sıra Avrupa ülkeleri ağır ağır İsrail'e karşı yaptırımlar uygulamaya da başladı ancak tüm bu girişimlerin barış getirip getirmeyeceği merak ediliyor. Haber Global Web Özel'e konuşan ünlü Orta Doğu tarihçisi, Mısırlı akademisyen Profesör Halid Fahmi'ye göre tanınma yaptırımlarla desteklenmediği sürece gerçekçi ve somut bir karşılığı yok. Fahmi, İsrail'e karşı ekonomik önlemler alınmadığı takdirde Gazze halkına soykırımın durmayacağını da ifade ediyor. İşte ünlü tarihçinin gelişmeler hakkındaki çarpıcı yorumları:

“Tüm dünyada yükselen Filistin protestoları ve Filistin'in bir devlet olarak tanınması yönünde hem ulusal hükümetler hem de Birleşmiş Milletler'de atılan adımlar güçlü bir anlam ifade ediyor. Filistin'in bir devlet olarak kurulmasının üzerinden 30 yıldan fazla bir zaman geçmişken küresel kamuoyu ve uluslararası kuruluşların tanıma yönündeki adımları İsrail'in içinde bulunduğu politik çıkmazı da ortaya koyuyor. İsrail artık “Filistin topraklarını” değil “Filistin devletini” işgal eden bir ülke durumunda düşmüş durumda."
"ABD DESTEĞİ SAYESİNDE""Benzer bir süreci 1990 yılında Irak'ın işgalinde Kuveyt de yaşamıştı. Ancak her şey Filistin'i tanıyan ülkelerin bundan sonraki gerekli adımlar için ortak bir tavır tutunup tutunmayacağına bağlı. Batı ülkelerinde İsrail'e yönelik başlayan yaptırımlar genel bir etik tutum haline gelirse İsrail mecburen işgal politikasını değiştirmek zorunda kalır. Tarihi deneyimler ABD desteğinin olmadığı noktada İsrail'in tek başına yayılma politikası sergilemediğini ortaya koyuyor.”
“Filistin devletinin meşruiyetini tanımak özgür bir Filistin anlamına gelmiyor. Somut bir karşılık alabilmek için Filistinlilerin kendi kaderlerini belirleme hakkının tanınması da gerekiyor. Bunun dışındaki bir tanınma girişimi bütünüyle soyut bir siyasi manevra olur. Filistinlilerin ne istediği de açık. 2006 yılında bunu ulusal çapta gerçekleşen bir konsensüs bildirisi ile açıkladılar. Filistin halkı öncelikle İsrail ordusunun ve yasa dışı yerleşimcilerinin 1967 sınırları öncesindeki topraklarına çekilmesini talep ediyor."
GERÇEKÇİ SONUÇ VERMEZ"Kudüs'te inşa edilen ayrımcılığın sembolü duvarın yıkılmasını, İsrail tarafından rehin tutulan çok sayıda masum sivilin serbest bırakılmasını ve mültecilerin topraklarına geri dönebilme hakkına kavuşması talep ediliyor. Herhangi bir Filistinli de şu gerçeğin gayet farkında: Bu talepler gerçekleşmeden Filistin'in tanınması yönünde atılan bir adım karşılıktan yoksun politik bir adım olacaktır. Açık hava cezaevine dönmüş ve işgal edilen bir ülkeyi 'tanıyorum' demek hiçbir gerçekçi sonuç vermez.”

Profesör Halid Fahmi, uyarılarının devamında ise, "İsrail'in işgal ettiği topraklardan geri çekilmediği bir durumda tanınma Filistin'deki fiili durumun kabulü anlamına gelir ve Filistin halkı geçmişinde bu deneyimi çok acı şekilde tecrübe etti. Yalnızca Filistin'in devlet olarak tanınmış olması dolayısıyla barışın geleceğini ummak da gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Tanınma kararları yaptırımlarla desteklenmedikçe soykırım durmayacak. Unutulmamalı ki uluslararası kararlar bir eylem değil politikadır ve tanınma yalnızca ilk adımdır" dedi.
Kaynak: Web Özel


