Boraltan Köprüsü katliamının yıl dönümü... Boraltan da ne olmuştu?
SonTurkHaber.com, Trthaber kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
İkinci Dünya Savaşı'nın son yılında yaşanan Boraltan Köprüsü faciasının, detayları fazla bilinmeyen bir olaydır.
2. Dünya Savaşı’nın son yıllarında Türkiye’ye sığınan Azerbayran Türkü 195 Sovyet vatandaşı savaşın bitiminden hemen sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne (SSCB) iade edildi ve sınırda kurşuna dizildi.
"Bu millete bir daha Boraltan Köprüsü faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız"Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Sovyetlerle mevcut anlaşmazlıklara bir de mülteci krizinin eklenmesini istemiyordu. Sovyetlere bir jest yapılmasına, Türkiye'ye sığınan 195 Azerbaycan Türkü'nün iadesine karar verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmalarında sık sık, “Unutmayın; bu millete bir daha Boraltan Köprüsü faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız” açıklamasını yapıyor.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Karakulak, Boraltan Köprüsü faciasına ilişkin detayları TRT Haber'e anlattı.
"Savaş hukukuna göre Azerbaycan Türkü askerler Türkiye'de tutulmak zorundaydı"Boraltan Köprüsü faciasının Türk tarihi için elim bir hadise olduğunun altını çizen Doç. Dr. Mesut Karakulak, "Özellikle 2. Dünya Savaşı sürecinde Türkiye bu savaşa son süreçlerde katılmasına rağmen bu elim hadiseyle en çok zarar gören taraflardan biri oldu." dedi.
Doç. Dr. Karakulak, savaş hukukuna göre Türkiye'ye sığınan askerlerin tutulması gerektiğini söyledi:
"2. Dünya Savaşı bilindiği üzere Sovyet ordularının büyük kayıplarıyla başlamış ama nihayetinde 2. Dünya Savaşı'ndan galip olarak ayrılmışlardır, Alman ordularına karşı. Tabii bu süreçte pek çok Türk topluluğu da bu savaş içerisinde yer almış ve kayıplar vermiştir. Hatta bu savaş sürecinde Türkiye'ye sığınan Sovyet vatandaşı, Azerbaycan Türkü askerler de mevcuttur. Savaş hukukuna göre bu askerler Türkiye'de tutulmak zorundaydı."
"Azerbaycan Türkü vatandaşlar bile bile ölüme gönderildi"Boraltan faciası hadisesinde ise 2. Dünya Savaşı bitiminde Stalin'in bu Türkiye'ye sığınan Azerbaycan Türklerinin iadesi istemesi sürecinde yaşandı. Maalesef Türkiye yönetimi, o dönemki yönetim, Azerbaycan Türkü olan soydaşlarımızı iade etti.
Doç. Dr. Mesut Karakulak, Azerbaycan Türklerinin bile bile ölüme gönderildiğini vurguladı:
Azerbaycan Türkü vatandaşlar bile bile ölüme gönderildi. Çünkü daha önce de bilindiği üzere bu tür askeri iade süreçlerinde sonuçlar malum ölümle bitmekteydi. Biz Kars'ta ve Boraltan mevkisinde iade edilen bu Azerbaycan Türkü vatandaşlarımızın sınırı geçer geçmez kurşuna dizildiklerini ve büyük bir faciayla yüz yüze kaldıklarını gördük.
Doç. Dr. Mesut Karakulak
"Türk devlet geleneğinde bu tarz iadeler yok"Türk diplomasi tarihinde, Türk devlet geleneğinde bu tarz iadelerin olmadığını açıklayan Doç. Dr. Karakulak, tarihi olaylardan örnekler verdi:
"Türk-Rus ilişkileri tarihinde, 1809 yılında Poltova Savaşı'nda İsveç Kralı'nın Türkiye'ye Osmanlı'ya sığınması neticesinde Osmanlı Devleti savaşı göze alarak iade etmedi. Yine 19. yüzyılda Osmanlı'nın çöküş evresine girdiği süreçte bile Polonyalı ve Macar muhacirler iade edilmedi."
"Savaş hukukuna göre gerekli bir hadise değildi"Doç. Dr. Mesut Karakulak, Azerbaycan Türklerinin iadelerinin savaş hukukuna göre gerekli bir hadise olmadığını belirtti:
"O dönemin siyasi koşullarında, Stalin'in Kars ve Boğazlar'daki talepleri neticesinde ve Türkiye'nin tarafsızlık politikası ve savaştan en az kayıpla sıyrılma politikası neticesinde bu iade gerçekleştirildi. Ancak savaş hukuku ve o dönemin hukuk normlarına göre gerekli bir hadise değildi. "
Boraltan Köprüsü faciasının detaylarını TBMM tutanaklarından öğrendikBoraltan Köprüsü Katliamı meselesi ilk kez 1951 tarihinde Demokrat Parti Tekirdağ milletvekili Şevket Mocan tarafından gündeme getirildi ve TBMM tutanaklarına yansıdı.
Doç. Dr. Mesut Karakulak, bu elim hadisenin dönemin bölge halkı tarafından bilindiğini ancak kamuoyuyla paylaşılmadığını söyledi.
(10).jpg)
1951 yılında Demokrat Parti Tekirdağ milletvekili Şevket Mocan, Meclis'e 195 Azerbaycan Türkü'nün iadesi süreciyle ilgili bir soru önergesi verdi. Ve bu soru önergesi neticesinde dönemin İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı buna bir cevaben yazı yazdı ve bu elim hadise kamuoyuyla paylaşılmak zorunda kalındı. TBMM zabıtları ve tutanakları sayesinde olayın detaylarına da vakıf olduk.
İade edilenlerin arasında savaşla alakası olmayan 2 öğrenci de var...Savaşla alakası olmayan, Almanya'dan Türkiye'ye sığınan öğrenciler de Sovyetlere iade edildi.
195 vatandaş içerisinde hiç savaşla alakası olmayan Almanya'dan Türkiye'ye sığınan iki öğrencinin de iade edildiğini görüyoruz ki o öğrenciler de Sovyetler tarafından kurşuna dizilerek öldürülmüştür.
Doç. Dr. Mesut Karakulak
İsmet İnönü döneminde gerçekleşen bu facianın Türk tarihinde çok istenmeyen bir hadise olduğunun altını çizen Doç. Dr. Mesut Karakulak, "Devletler hukukuna göre Türkiye'nin SSCB'den istediği üç askerin de Türkiye'ye iade edilmesi gerekiyordu. Ancak Sovyetler bunu gerçekleştirmedi. Ve Boraltan Köprüsü faciası Türk tarihimizde bir elim hadise olarak geçmiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Boraltan Köprüsü vurgusuCumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte Türkiye’ye sığınan Azerbaycan Türklerinin dönemin tek parti hükümeti tarafından Sovyetler Birliği’ne teslim edilmesini “Bir daha Boraltan Köprüsü faciası gibi utanç sahneleri yaşatmayacağız” sözleriyle vurguluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boraltan Köprüsü faciasını şu sözlerle anlatmıştı:
"Azerbaycanlı kardeşlerimiz, Türk askerlerinin boynuna sarılıp yalvarıyorlar, 'Ne olur bizi teslim etmeyin. Bizi burada siz kurşuna dizin, kendi toprağımızda, kendi öz gardaşımızın, kendi bayrağımızın altında bizi öldürün' diyorlar. Boraltan Köprüsü'nü geçen Azerbaycancılar, köprünün hemen karşısında Türk askerlerinin, Türk subaylarının gözleri önünde elleri bağlanmış olarak infaz ediliyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında ise bir ağıt okuyarak Boraltan Köprüsü hadisesini anmıştı:
"Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine…"
Erdal Demirhan
Kurgu


