Böylesi yaşanmamıştı! Tarım üretimi tehlikede mi?
Haber Global sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Türkiye; küresel iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışı ve beraberinde kuraklıktan en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Bölgeler arası sıcaklık farkları keskinleştirirken, bu durum her alanda büyük kayıplara neden oluyor. 2000 yılında Türkiye’de sulanabilir arazilerin yüzde 70’i etkin şekilde kullanılırken, bu oran günümüzde yüzde 58’in altına indi. Buğday verimi ise İç Anadolu’da son 10 yılda yüzde 23 azaldı. Daha da vahimi 2000 yılında kişi başına bin 650 metreküp seviyesinde olan kişi başı su potansiyeli, 2024 itibarıyla bin 200 metreküp seviyesine geriledi. Yaşanan kuraklık riski tablosu 2025'in altı aylık döneminde de alarm zillerine neden oluyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı "6 Aylık Kuraklık Haritası"na göre, özellikle kuru tarım yapılan İç Anadolu, Güneydoğu ve Ege bölgeleri “şiddetli” ve “olağanüstü kuraklık” kategorisinde yer aldı.

Son verilere göre Nisan ayında yağış miktarında bazı bölgelerde artış yaşansa da, Marmara ve Güneydoğu Anadolu hariç diğer bölgelerde bu artış yalnızca yüzde 25 civarında ve sınırlı etki yarattı. Uzmanlar bu durumu "gecikmiş bir yağışın geçici rahatlatması" olarak değerlendiriyor. Türkiye tarımı ise bu yıl doğal afetlerin kıskacında adeta felaketi yaşıyor. Kuraklıkla aynı dönemde yaşanan ve Nisan ayında üç kez tekrar eden şiddetli zirai don, tarımı ikinci kez sarstı. Don olayları; İç Anadolu’da kayısı, kiraz ve elma bahçelerini, Trakya ve Ege’de üzüm bağlarını, Karadeniz’de fındık alanlarını, Çukurova’da narenciye ve karpuz tarlalarını, Doğu Anadolu’da ise badem ve ayva üretimini ciddi şekilde etkiledi.
Kuraklığın etkisi, yalnızca tarladaki üründe değil, su kaynaklarında da dramatik şekilde hissediliyor. Gölet ve barajlardaki su seviyeleri hızla düşerken, tarımsal sulama büyük risk altına girmiş durumda. Aydın’da parsel bazında sulama kısıtlamasına, Adana’da kısıtlı sulama programları uygulanmaya başlarken, Bursa’daki İznik Gölü’nün su seviyesi kritik eşiğin altına indi.
ÇİFTÇİLER ÜRETEMEYECEKSu Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ise özellikle buğday ve diğer tahıllarda ciddi kayıpların olacağını öngören isimlerden. Haberglobal.com.tr'ye konuşan Yıldız, çiftçilerin üretim yapamaz duruma gelme riski olduğunu belirtirken; "Narenciye, fındık, üzüm gibi ihracat odaklı ürünlerde hem üretim azalacak hem de dış pazarlara sunulabilecek miktar düşecek. Tarımsal arzın azalması, doğal olarak gıda fiyatlarında sert bir artışa neden olacak. Üretici desteklenmezse, çok sayıda çiftçi üretimden çekilmek zorunda kalacak ve bu durum orta vadede gıda krizine dönüşebilecek zincirleme etkiler doğuracak" dedi.

Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fikret Adaman ve tarım sosyoloğu Dr. Duygu Avcı’nın ortak değerlendirmesine göre de, küçük çiftçiler yüksek girdi maliyetleri, düşük alım fiyatları ve daralan kâr marjları arasında sıkışmış durumda. Adaman ve Avcı’nın önerileri ise şöyle: "Gıdayı temel bir insan hakkı olarak tanıyan politik bir çerçeve oluşturulmalı; toprak ve suya erişimde adalet sağlanmalı; tohumun kontrolünün çiftçide olduğu ve yerel bilgiyle desteklenen üretim modelleri teşvik edilmeli. Kooperatifleşmenin yaygınlaştırılmalı, erken uyarı sistemleri güçlendirilmeli."
Kaynak: Web Özel


