‘Bu amansız dehşete ortak olanlara karşı elimizden gelen her şeyi yapmalıyız’
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Çok uzun süredir İsrail’in Gazze’de askeri gücünü kullanarak işlediği insanlık suçları, aralarında çocuk ve kadınların da olduğu çok sayıda insanı öldürerek gerçekleştirdiği soykırım sürerken vicdanlı her kesim gibi sinema çevreleri de yaşananlara sesini yükseltti. 8 Eylül’de birçok tanınmış oyuncu, yönetmen ve yapımcı soykırım ve apartheid (ırksal ayrımcılık) suçlarına karışmış İsrail merkezli sinema kurumlarıyla (festivaller, sinemalar, yayıncılar ve yapım şirketleri dahil) çalışmayı reddettiklerini ifade eden ortak metne imza attı. Başta yaklaşık 1.300 kişinin imzaladığı metne destek kısa sürede büyüdü ve sayı 4 bine yükseldi.
“Hükümetlerin çoğunun Gazze’deki katliama göz yumduğu bu acil kriz anında, bu amansız dehşete ortak olanlara karşı elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” ifadelerinin olduğu metni imzalayanlardan senarist David Farr’ın şu açıklamaları da önemliydi: “Nazi soykırımından etkilenenlerin soyundan gelen biri olarak, onlarca yıldır Filistin halkına apartheid sistemi uygulayan ve şimdi de Gazze’de soykırım ve etnik temizlik yapan İsrail devletinin eylemlerinden dolayı üzüntü ve öfke duyuyorum. Bu bağlamda, çalışmalarımın İsrail’de yayımlanmasını veya sahnelenmesini destekleyemem. Geçmişte Güney Afrika’daki apartheid rejimine kültürel boykot önemliydi. Bu sefer de önemli olacak ve bence bu kampanya vicdan sahibi tüm sanatçılar tarafından desteklenmeli.” Bu noktada ek bir bilgi verelim; 1987’de aralarında Jonathan Demme ve Martin Scorsese’nin de olduğu bir grup yönetmen Güney Afrika’da filmlerinin gösterilmesini reddetmişti.
Öte yandan 14 Eylül’deki 77. Emmy Ödülleri töreninde de Gazze konusu gündeme geldi; İspanyol aktör Javier Bardem geceye kefiyeyle katılırken yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Ağustos ayının sonunda, soykırımı inceleyen Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Birliği (IAGS) yaşananları soykırım olarak tanımladı. Biz de şunu talep ediyoruz: İsrail’e karşı ticari ve diplomatik ablukalarla yaptırımlar uygulansın, soykırım durdurulsun. Özgür Filistin!” Bardem açıklamasında şu noktaya da değindi: “Benim iş bulamamam orada yaşananlarla kıyaslandığında kesinlikle önemsiz.”
PERDE OSCAR’DA ARALANDI
Keza aynı törende ‘Hacks’ adlı dizideki performansıyla komedi kategorisinde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüne uzanan Hannah Einbinder’ın konuşması da dikkat çekiciydi. Yahudi oyuncu ödül konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump’ın politikalarını eleştirdikten sonra “Kahrolsun ICE (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza), Filistin’e özgürlük” ifadelerini kullandı. Dizinin bir başka oyuncusu Megan Stalter da geceye üzerinde keçeli kalemle ‘Case Fire!’ (Ateşkes!) yazılı çantasıyla katıldı.
Aslında bu tür ödül konuşmalarının perdesini geçen yılki Oscar töreninde Jonathan Glazer aralamıştı. Onca insanın hayatına kıyılırken Auschwitz Toplama Kampı’nın komutanı Rudolf Höss’le eşi Hedwig’in hiçbir şey olmamışçasına şatafat içinde geçen hayatlarını perdeye aktaran ve En İyi Uluslararası Film ödülünü kazanan ‘İlgi Alanı’nın (The Zone of Interest) Yahudi kökenli İngiliz yönetmeni yapıtında kötülüğün sıradanlığını gözler önüne serip ödül konuşmasında da günümüzün acılarına dikkat çekmişti. Hem İsrail’deki 7 Ekim kurbanlarına hem de Gazze’deki saldırılarda hayatlarını kaybedenlere atıfta bulunan ifadeleri yüzünden de Yahudi cemaatleri Glazer’ı hedef göstermişti.
82. Venedik Film Festivali’nde ‘Gümüş Aslan Jüri Büyük Ödülü’nü Gazze’de İsrail ordusunun düzenlediği saldırıda yaşamını yitiren 5 yaşındaki Filistinli kız çocuğu Hind Receb’in hikâyesini anlatan ‘The Voice of Hind Rajab’ (Hind Receb’in Sesi) adlı yapım kazandı. Gala gösterimi sonrası 23 dakika ayakta alkışlanan filmin yapımcıları arasında Brad Pitt, Joaquin Phoenix, Rooney Mara, Jonathan Glazer ve Alfonso Cuarón da var.
ŞİİR OKUDU
17 Eylül akşamı Londra’da yapılan ‘Together for Palestine’ (Filistin İçin Hep Birlikte) yardım konserine Benedict Cumberbatch, Riz Ahmed, Florence Pugh ve Richard Gere de katıldı. Cumberbatch sahnede Filistinli şair Mahmud Derviş’in “Bu topraklarda yaşamaya değer bir şey var” dizesiyle ünlü ‘Bu Topraklarda’ adlı şiirini okudu.
8 EYLÜL’DE YAPILAN AÇIKLAMADA İMZASI OLAN ÜNLÜLERDEN BAZILARI ŞÖYLE:
Adam McKay, Aimee Lou Wood, Andrew Garfield, Asif Kapadia, Ava DuVernay, Boots Riley, Cynthia Nixon, Debra Winger, Elliot Page, Emma D’Arcy, Emma Stone, Guy Pearce, Ilana Glazer, James Schamus, Javier Bardem, Joaquin Phoenix, Josh O’Connor, Julie Christie, Lily Gladstone, Mark Ruffalo, Olivia Colman, Peter Sarsgaard, Rebecca Hall, Riz Ahmed, Susan Sarandon, Tilda Swinton ve Yorgos Lanthimos.
FİLİSTİN FESTİVALDE
22-28 Eylül arasında düzenlenecek 32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, Dünya Sineması bölümünde Filistin’e odaklanacak. Bu bölümde üç film gösterilecek.
Bir Zamanlar Gazze’de: Arab ve Tarzan Nasser kardeşlerin Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde En İyi Yönetmen ödülünü kazandıkları yapıtları ‘Bir Zamanlar Gazze’de’ (Once Upon a Time in Gaza, 2025) Hamas kontrolündeki Gazze’de geçen bir suç ve intikam hikâyesi. Filmi yönetmenleri şöyle tarif etmiş: “Gazze’de tüm zorluklara rağmen insanlığın özünü ve yaşama inadını görünür kılma çabası.”
Yitik Düşler: Filistinli yönetmen Rashid Masharawi’nin son çalışması ‘Yitik Düşler’ (Passing Dreams, 2024) 12 yaşındaki Sami’nin kaybolan güvercinini ararken Kudüs’ten Hayfa’ya uzanan yolculuğunu anlatıyor. Umut ve dayanışmanın önemine vurgu yapıyor.
Yüreğini Eline Al ve Yürü: İranlı yönetmen Sepideh Farsi’nin Cannes’ın ACID bölümünde (film yapımcılarının belirlediği filmlerden oluşan seçki) gösterilen belgeseli ‘Yüreğini Eline Al ve Yürü’ (Put Your Soul on Your Hand and Walk, 2025), Gazze’de yaşayan genç fotoğrafçı Fatma Hassuna’yla yaptığı bir yıllık video görüşmelerden oluşuyor. Fatma’nın Cannes seçkisinin açıklanmasından yalnızca bir gün sonra hava saldırısında hayatını kaybetmesi, filmi bir sinemasal ağıt haline getirdi.


