Büyükelçi’nin DNA’sına bakarken, ‘Amerikan DNA’nızı mı kullanıyorsunuz? Nedret Ersanel
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Her seferinde tuğla gibi titri yazıp-okumaktan herkes sıkılmış olmalı, son olsun, bundan sonra ‘Bay Barrack’ diye analım…
ABD Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, perşembe günü şöyle bir harita çizdi; “Başkan Trump, çok sayıda ülke ve farklı planlar arasında yaşanan karmaşayı ayırmaya, ‘refah içinde yaşayabilirsiniz’ diyerek ilerlemeye çalışıyor.
Düşünün, sadece İbrahim Anlaşmaları’nı bölgenin güçlü oyuncularından Türkiye’yi -ki, Türkiye bölgedeki önemini her geçen gün artırıyor- birleştirdiğinizi. Ama sadece Türkiye değil, Arap olmayan nüfusu, Müslüman ağırlıklı bir ülke olarak Türkiye, İsrail, Körfez ülkeleri, Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, kuzeye çıkarak Azerbaycan, Ermenistan...
Bunları birleştirdiğinizde dünyanın en güçlü bölgesi ortaya çıkar. Neden olmasın?”…
Amerika’nın aklındakini, planını yazmaya çalışılırken, parsel parsel hep bu harita üzerinden gittik ve ‘ne yazdıysak o’ demek zorundayım, birebirdir. İsim isim aynı haritayı aylardır paylaşmaya, yetmedi, hep göze sürme teferruatla uğraşan bizim medyayı/akademyayı aynı vektöre iteklemeye gayret ediyorum. Allah’tan siz şahitsiniz…
Bay Barrack’ın tek eksiği var, o da Pakistan’dır. Unuttuğu açık, çünkü bizzat ‘patronu’ aynı gün eklemiş bulunuyor…
“Pakistan ile bir anlaşma imzaladık. Bu anlaşma kapsamında ABD ile Pakistan, onların devasa petrol rezervlerini geliştirmek için birlikte çalışacak.
Kim bilir, belki bir gün Pakistan, petrolünü Hindistan’a satar”…
Süper. Tam budur. ABD-Pakistan arasında Trump döneminde yeniden yakınlaşma olduğunu biliyoruz ve somut örneği, Hindistan’la yaşanan son çatışmada Beyaz Saray’ın İslamabad’a “yeşil” yaktığını görmüştük. Ama Trump’ın bahsettiği anlaşmanın muhatabı, Rusya’dır. Amerika, Yeni Delhi-Moskova arasındaki enerji ve silah ticaretinden mutsuzdur; ‘Ekonomisi kötü iki ülke el-ele ekonomilerini batırabilirler, umurumda değil’ diyecek kadardır. Hindistan-Çin uzlaşı arayışlarından da huzursuzdur. Nitekim Hindistan’a yeni vergi tarifesi de getirmiş bulunuyor. Pakistan, Barrack’ın haritasına bizzat Başkan tarafından böyle dahil ediliyor…
***
Hep bunu yazdık, ülkeleri de söyledik, havzalar halinde de yazdık. Birleştirdik. Niye birleştiklerini de anlattık. Deniz havzaları üzerinden yüzdüğümüzde, Karadeniz’i, yani Ukrayna-Rusya’yı da kattık haritaya. Ama hedef olarak, ortak olarak değil…
ABD, son kertede Türkiye’nin de İbrahim Anlaşmaları’nın paydaşı olmasını istiyor.
“Lafı dolandırmayalım, İsrail’e barışın diyorlar”ı en son ve tekraren 2 Temmuz’da, yine burada okudunuz…
Elbette,
bölgenin kıvamını bulması gerekiyor.
ABD açısından bu kıvamın olmazsa olmazı, Filistin-Gazze meselesinin halledilmesi, savaşın durmasıdır. Bunun için de Hamas’ın bitmesi gerekiyor. Filistin devletine yer açılacak ama bizim Filistinimiz olmayacak diyebiliriz…
ÖLDÜRÜLEN 18 BİN 500 FİLİSTİNLİ ÇOCUĞUN İSİMLERİ NİYE YAYINLANIYOR?
Trump, 15 ülkenin birden, eylül ayında Filistin Devleti’ni tanıma kararına ateş püskürüyor. Çok karmaşıktır; timsah gözyaşları da var içinde! Kanada’nın yakasına yapışıyor ama dövdüğü İngiltere’dir. İngiltere de onu Hindistan üzerinden dövüyor. Londra’ya, Paris’e laf söylenmiyor?
İsrail üzerinde küresel baskı oluşmasından Trump yönetimi memnun mu, değil mi?
Haritanın bir no’lu ihtiyacı Gazze krizinin bitmesiyse, elbette memnun olmalı. Cumhuriyetçiler’e yakın
Washington Post
, İsrail’in öldürdüğü 18 bin 500 Filistinli çocuğun, -ki 900’den fazlası bir yaşını görememiş bebektir- tek tek isimlerini yayınlıyor, Senato’da, İsrail’e silah satışını yasaklayan tasarıya Demokratlar dahil rekor oy çıkıyor. Amaç hasıl olmuyor ama rüzgârı hissettiriliyor.
Financial Times
’a göre, “önemli bir Yahudi kampanyası bağışçısına Trump, Halkım İsrail’den nefret etmeye başlıyor” diyor.. Tesadüf mü bunlar? Ama hem Başkan’ın hem Bay Barrack’ın dışarıya verdiği görüntü öyle değil!
ABD: TÜRKİYE BÖLGESEL PARÇAMIZ OLMALI…
Bay Barrack’ın ağzından çıkan bir diğer ifade de şu; “Türkiye, bölgesel parçamız olmalı”! Hiç bozulacak bir şey yok; 45’ten, bilemediniz 50’den beri öyledir ve
istisnası, son 15 hatta 10 yıllık süreçtir.
Kimsenin parçası değiliz.
Yukarıdaki haritanın merkez karargâhı olarak Türkiye’yi görüyorlar ve normaldir, başka adam yok bölgede.
Artı, anılan coğrafyada ABD ve Türkiye’nin “yükseltilmesi” gerekiyor, onu da yapıyorlar…
Suriye de bir düzene kavuşacak ve YPG/SDG de Şam’a entegre olacak. Türkiye’nin istediği formatta mı olacak, o da bol bol tartışılabilir ama sonunda, “olduğu kadar, nihayetinde terör bitti” diyecekler. Muhtemeldir, F16 paketleri, F35’ler gelir, hemen olmasa dahi yaptırımlar da kalkabilir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının puanları da yükselir, Trump vergi de salar ama ‘en düşüğüdür’!
“GÜRÜLTÜ”…
Bölgede çok fazla gürültü var. “İstenmeyen ses”tir. ‘Kulaklarınızı kapatın, işinize bakın’ anlamına da gelir. Bay Barrack öyle diyor…
Trump yönetiminin haritası, zamana karşı da bir yarıştır. Dönemi içinde tamamlamaya çalışıyor.
Ankara’nın süreçten mümkün olduğunca fayda toplamaya çalışması normal.
Terörle mücadelenin zafere ulaşması, Ortadoğu’da kritik pozisyon tutar hale gelinmesi, ekonomik arazların aşılması, AB ile ilişkilerde ilerleme, enerji ve tedarik zincirlerinde yol tutmalar, stratejik eldeler, askeri kapasitenin yükseltilmesi, hatta iç siyasi düzenin kalitelendirilmesi…
Göz ardı edilebilir kazanımlar değil bunlar. Peki niye tedirginiz? Çünkü ABD ve İngiltere’ye ait tecrübelerimiz sürekli kırmızı sinyal gönderiyor zihnimize…
Türk bağımsızlık hareketi, böylesi devasa planının içinden çıkarlarını toplayıp, zararına olanları tersleyecek olgunluğa ulaştı mı? Öyle ise ‘Terörsüz Türkiye’ ve ‘Türkiye Yüzyılı’ başlayacaktır. Ankara’nın, “müsterih olun” açıklamaları bunu vadediyor.

