Cevdet Yılmaz: Türkçe medeniyet dili
Trthaber sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Uluslararası Balkan Üniversitesi ile Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğince düzenlenen "Geçmişten Günümüze Türkçenin İmlası Uluslararası Sempozyumu"nun İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası'ndaki kapanış programında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dil konusuna oldukça önem verdiğini söyledi.
Katılımcıların 26 Eylül Türk Dil Bayramı'nı da kutlayan Yılmaz, dilin, düşüncenin sınırlarını ve derinliğini belirleyen bir etken olduğunu, aynı zamanda geçmişle bugünü irtibatlandırdığını belirtti.
Yılmaz, dilin medeniyet değerlerini taşıdığını kaydederek, "Dildeki bozulma aynı zamanda geçmişle ilişkinizin bozulması, tarihi birikiminizin bugüne güçlü bir şekilde yansımaması anlamına geliyor. Dilin içinde bir ruh var. Diller mekanik hadiseler değil, aynı zamanda içinde bir dünya görüşü barındırıyor. Onu koruyamadığınız zaman başkalarının dünyaya baktığı gibi bakmak durumunda kalıyorsunuz. Buna da kültür emperyalizmi diyorlar." şeklinde konuştu.

Yılmaz, sempozyumun, Türkçenin köklü mirasını yeniden hatırlatan, bugünün meydan okumalarına karşı ortak iradeyi pekiştiren ve geleceğe daha güçlü bir Türkçe bırakma kararlılığını ortaya koyan önemli bir buluşma olduğunu dile getirdi.
Türkçenin dünü, bugünü ve yarınının değerlendirildiği sempozyumun, dilin kültürel kimlikteki yerini daha da pekiştireceğine ve medeniyet vizyonuna katkı sunacağına dikkati çeken Yılmaz, yazılı örnekleri yüzyıllar öncesine dayanan Türkçenin dünyanın en kadim dillerinden olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkçenin son derece kıymetli bir dil olduğunun altını çizerek, "Tarihi derinliği ve coğrafi genişliğiyle Türkçe bir yandan zengin bir söz varlığı ve ifade kabiliyetine erişmiş, diğer yandansa yazı dilinde doğal dönüşümler geçirmiştir. İmla, dil bayrağımız Türkçemizin anlaşılabilirliğini, birliğini ve kültürel hafızasını koruyan temel unsurdur." ifadelerini kullandı.
"Modern medya, dili yozlaştıran değil, geliştiren bir ortam olmalı"Türk Dil Kurumunun, üniversitelerin, edebiyat fakültelerinin, sivil toplum kuruluşlarının imla konusunun üzerinde durması gerektiğine işaret eden Yılmaz, dilin adeta yaşayan bir varlık gibi olduğunu, çeşitli dönemlerde yeni özellikler de kazanabildiğini anlattı.
Yılmaz, sosyal medyada yeni yaklaşımlar ve ifade biçimleri geliştiğini, emoji ve kısaltmalar kullanıldığını belirterek, "Bunların da çok iyi analiz edilmesi lazım. Sadece yabancı veya uluslararası birtakım yazılım sistemlerinin değil, Türkçemizin de bu dijital ortama uyumunu güçlendirici çalışmaların yapılmasında büyük fayda olduğuna inanıyorum. Türkçe, medeniyet dili, geçmişimizi barındıran bir dil ama aynı zamanda geleceğimiz. İyi ve sağlam bir şekilde geliştirdiğimizde, yeni teknolojilerle, medyalarla buluşturduğumuzda gelecek açısından da son derece etkili bir rol oynayacaktır." dedi.
İlgili kurumların bir araya gelerek yeni bir imla kılavuzu hazırlanmasına ihtiyaç duyulup duyulmadığının tartışılması gerektiğini aktaran Yılmaz, dijital çağın gereklerini ve medeniyet değerlerini dikkate alarak yeni bir kılavuz hazırlanmasında fayda olacağını düşündüğünü bildirdi.
Yılmaz, modern medyanın dili yozlaştıran değil geliştiren bir ortam olmasının önemini vurgulayarak, "Bu alanda çok sıkıntılı bir tablo olduğunu görüyoruz. Elbette ön safta olan insanlara da büyük görev düşüyor. Televizyondaki spikerlerden gazetedeki köşe yazarları ve edebiyat yazarlarına varıncaya kadar fiilen dili kullanan, geliştiren, ifadeyi ortaya koyan insanlara büyük sorumluluk düştüğünü ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
"Maalesef dünyada adaletli bir ortam olduğunu ifade edemeyiz"Türkçedeki gelişmenin öz güveni artırma ve medeniyet bilincini geliştirme noktasında çok kıymetli olduğunu düşündüğünü dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Maalesef dünyada adaletli bir ortam olduğunu ifade edemeyiz. Gazze'de yaşananlar bize bunu en güzel şekilde gösteriyor. Gazze'de yaşananlar, adalet kavramının içini boşaltıyor. Uluslararası hukukun, insani tüm değerlerin ayaklar altına alındığı bir görüntüyü hep birlikte izliyoruz. Bu görüntüler teknolojik ve ekonomik olarak en kalkınmış dediğimiz toplumların olduğu ortamda gerçekleşti. Demek ki mesele sadece teknik bir ilerleme, gelişmeyle hallolmuyor. Dünyanın en iyi üniversitelerine sahip olabilirsiniz, en yüksek teknolojilerini üretebilirsiniz ama hiçbir insani değeri dikkate almadan katliamlar, zulümler işliyorsanız o sağladığınız ilerlemenin hiçbir anlamı da yoktur. Biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak şuna inanıyoruz, hem bu alanlarda ilerleyeceğiz hem de adaleti, ahlakı, erdemi, merhameti, hukuku yücelteceğiz. Mehmet Akif'in bahsettiği o 'tek kişi kalmış canavar' şeklinde bir medeniyet değil, gerçek anlamda bir medeniyeti inşa etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu çabanın içinde de dil önemli bir unsur olarak yerini alacaktır."
Programa, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Lütfi Sunar, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem, bazı fakültelerin dekanları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Kapanış konuşmalarının ardından rektörler Zülfikar ve Sunar ile Ekrem Erdem, günün anısına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'a hediye takdim etti.
Sempozyum, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

