CHP den cezaevleri çağrısı! Üç bakanlığa seslendi
Halktv sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin açıklamalarda bulunarak; Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Sarıyer önceki dönem belediye başkanı Şükrü Genç'in yaşamsal sağlık sorunları yaşadığına dikkati çekti.
Şahbaz, "İstisna olması gereken tutukluluk halinin bir cezalandırma olarak uygulanması, toplumsal vicdanı yaralamakta, geri dönülemez hayati tehlikeler ortaya çıkartmaktadır" diyerek gözaltı, tutukluluk ve mahkumiyet esnasında özgürlüğün kısıtlanmasının, kişilerin temel haklarını ortadan kaldırmadığını ve bu hakları korumanın devletin asli görevi olduğunu vurguladı.
"ZORUNLU MUAYENELER KELEPÇELİ VE GİZLİLİKTEN YOKSUN GERÇEKLEŞMEKTEDİR"Gözaltında ve cezaevlerinde yaşanan sağlık hakkı ihlallerinin toplumun vicdanını da yaraladığını söyleyen Şahbaz, "Sağlık hizmetine erişimin engellenmesi ya da geciktirilmesi, insan onurunun ve yaşam hakkının doğrudan ihlalidir ve hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz. Anayasa ve Uluslararası Sözleşmeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahpusların nitelikli, eşit ve zamanında sağlık hizmeti almasını garanti altına alır. Fiiliyatta ise; inceleme, sevk ve tedavi süreçleri aylar sürebilmekte, zorunlu muayeneler kelepçeli ve gizlilikten yoksun gerçekleşmektedir" ifadelerini kullandı.
''AĞIR TECRİT KOŞULLARI, MAHPUSLARI YALNIZCA ÖZGÜRLÜKTEN DEĞİL, SOSYAL TEMAS VE İLETİŞİM HAKLARINDAN DA MAHRUM BIRAKIYOR''"Cezaevlerinde yaşanan sağlık hakkı ihlalleri bireysel vakalara indirgenemeyecek kadar yapısal, sistematik ve yaygın hale gelmiştir" diyen Şahbaz, şöyle devam etti:
"2024 YILININ İLK 11 AYINDA CEZAEVLERİNDE 709 MAHPUS HASTALIK NEDENİYLE HAYATINI KAYBETMİŞTİR""Covid-19 döneminde 7242 sayılı yasa ile yapılan infaz düzenlemesinde siyasi suçluların kapsam dışı bırakılması, eşitlik ilkesine ve sağlık hakkının evrenselliğine aykırılık teşkil etmiştir.
Cezaevlerindeki kapasite fazlası mevcut bulunması sağlık hakkı karşısında en büyük tehditlerden biridir. Cezaevi kapasitesi 300 bin iken 7 Nisan 2025 tarihinde mevcudun 403 bin 060’e ulaştığı açıklanmıştır. Koğuşlarda tutuklu ve hükümlülerin yerlere de yatak sererek vardiya usulü uyudukları görülmektedir. Oysa 2002 yılında cezaevlerinde 59 bin 429 kişi bulunuyordu. Bugün bu sayı yedi katına çıkmış durumdadır. Bu artış, artan suç oranı değil; hukuk dışı bir infaz anlayışıyla yürütülen sistematik baskı politikasının göstergesidir.
Cezaevleri yalnızca bir fiziksel mekan değil, aynı zamanda bir yaşam ortamıdır. Fiziksel mekân ve tecrit, cezaevlerindeki en temel sorunu oluşturmaktadır. Kuyu tipi olarak nitelenen F tipi, S ve Y tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinde 8-10 metrekarelik hücrelerde uygulanan, günde yirmi saati aşkın süre sınırlı alanda tutulmak; ağır tecrit koşulları, mahpusları yalnızca özgürlükten değil, sosyal temas ve iletişim haklarından da mahrum bırakıyor.
Son yıllarda bu cezaevlerinin sayısının 20’nin üzerine çıkmış olması, ve cezaevlerinde yeni blokların inşa edilmesi, tecrit politikasının ne kadar yaygınlaştığı ve temel bir cezaevi politikasına dönüştüğünün doğrudan göstergesidir. Cezaevlerinin mimarisi, mahkum başına düşen yaşam alanı ve sosyal alana dair verilere ulaşmak mümkün değildir."
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>
Fiziki koşulların sağlık hizmetlerine erişim süreçlerine de yansıdığını kaydeden Şahbaz, "Cezaevinde Kurum Hekimliği sona erip, Aile Hekimliği uygulamasına geçildiği dönemden beri sağlık hizmetlerine ulaşmada sorunlar daha da artmıştır. Pek çok cezaevinde hekimlerin cezaevinde hizmet verdiği süre haftada 2-3 gün ve belirli saatlerle sınırlı kalmaktadır. Revirler, çoğu zaman yalnızca pansuman ve tansiyon ölçümü gibi mecburi uygulamalarla sınırlı kalmakta; uzman hekim muayenesi, ileri tetkik ve tedaviye sevk süreçleri haftalar, aylar süren beklemelere dönüşmekte, bu süreçte telafisi imkansız kayıplar yaşanmaktadır" dedi.
Muayenelerin kelepçeli olarak gerçekleştirilmesinin ve güvenlik görevlisinin yanında bulunmasının mahremiyeti ihlal ettiğini ifade eden Şahbaz, sağlık hizmeti sunumunda personel yetersizliği, ilaca erişimin sınırlılığı ve sağlık hakkı ihlallerine de değinerek, "Kamuoyuna yansıyan sınırlı rakamlara rağmen, bakanlık verilerine göre, 2024 yılının ilk 11 ayında cezaevlerinde 709 mahpus hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bu rakam dışarı ile kıyaslandığında oldukça yüksektir" diye konuştu.
Şahbaz, Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü'nün 2016 yılından beri teşkilat yapısı, personel sayısı, yürütülen hizmetlere dair verileri paylaşmadığını hatırlatarak bu durumun sivil toplum tarafından izlenmesi, denetim ve hesap sorulabilirliği ortadan kaldırdığını belirtti. Adli Tıp Kurumu'nın cezaevleriyle ilgili olmayan ancak cezaevlerindeki sağlık hakkının ihlalinde büyük öneme sahip olduğunu kaydederek, "Kurumun siyasallaştığı, bilimsel raporları siyasi iklime göre çelişkili biçimde yorumladığı; kimi zaman 'mahpus cezaevinde kalamaz' raporları verip sonra iklim değişince aynı raporları 'kalabilir' diye değiştirdiği örneklerle ortaya konmaktadır" dedi.
"HASTA OLAN TÜM TUTUKLU VE MAHKUMLAR EŞİT, NİTELİKLİ VE ZAMANINDA SAĞLIK HİZMETİNE ULAŞMALIDIR"Hayata geçirilmesini talep ettikleri acil önlemleri sıralayan Şahbaz, TBMM, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm ilgili kurumlara çağrıda bulunarak, cezaevlerinde sağlık hakkı ihlallerine son verilmesi ve önerilen reformları hayata geçirmeye davet etti. Şahbaz, şu ifadeleri kullandı:
"Tutukluluğun bir cezalandırma olarak uygulamasından vaz geçilmeli ve Beylikdüzü Belediye Başkanımız Mehmet Murat Çalık, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Mühittin Böcek, Sarıyer önce dönem belediye başkanımız Şükrü Genç ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan arkadaşlarımız, siyasi tutuklular başka tedbirler uygulanmak üzere serbest bırakılmalıdır. Hasta olan tüm tutuklu ve mahkumlar eşit, nitelikli ve zamanında sağlık hizmetine ulaşmalıdır."


