CHP li Bağcıoğlu: Kaan MMU projesinde motorun milli olarak imalinde sorun yaşandığı yönünde endişe verici tespitler mevcut
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
T24 Haber Merkezi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, "Kaan MMU projesinde de özellikle uçağın motorunun milli olarak imalinde yaşandığı yönünde endişe verici tespitler mevcuttur ki bu tespitler Savunma Sanayi Başkanı tarafından da en son yaptığı basın açıklamasında teyit edilmiştir. Kaan prototipleri için 2017 yılında ihracat lisansı alınan 10 adet motorun ABD'den teslim alındığı kamuoyuna açıklanmıştı. Kaan'ın Blok 10 ve Blok 20 modelleri olan seri üretim uçaklarda kullanılacak F110 motorları için de ayrıca ihracat lisansı gerekiyor. Dışişleri Bakanı’nın çizdiği olumsuz tablo bu motorları seri üretim için alınacak motorları kapsıyor" açıklamasını yaptı.
CHP Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, bugün CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Bağcıoğlu'nun açıklaması şu şekilde:
"Türkiye'nin acil muharip uçak ihtiyacının karşılanması, hükümetin ABD yönetiminin bilmediğimiz taleplerini yerine getirmesine bağlı hale gelmiş durumda. F-35 için CAATSA ve yıllık NDAA yasalarında düzenleme şart. F-16'da kongre onayı mevcutken ilerleme kaydedilmemesi ise muhtemelen ya Türkiye'nin isteksizliğinden ya da ABD'nin süreci yavaşlatmasından kaynaklanıyor. Perşembe günkü Başkan Trump-Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesi, bu belirsizlikleri maalesef aydınlatamadı, hatta daha da bilinmez hale getirdi. İthal edilecek Kaan motorlarında bile sorunla karşılaşılabileceği ifade ediliyor. Vazgeçilmez ve ısrarla gündeme getirdiğimiz acil ihtiyaç; Kaan'a köprü kuracak her ara çözüm hamlesinin 2027 miladına karşı hava üstünlüğümüzü güvence altına alması, atılacak her adımda Türk vatanını havadan gelecek tehditlere karşı koruma sorumluluğu olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın görüşlerinin esas alınmasıdır. Bu konuda milli güvenliğimizi öncelemeyen siyasi ve ticari hedefli her türlü yaklaşıma şiddetle karşı çıkıyoruz. Sorumluluk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda ise nihai kararda da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın görüşlerinin öncelikli ve esas olması gerektiğini vurguluyoruz. Yürütme makamının şikâyet makamı olmadığını, Anayasa’nın 117’nci maddesi gereği TSK’nın yurt savunmasına hazır olmasından sorumlu olduklarını ve kamuoyunun çok hassas olduğu ara çözüm muharip uçak tedariki, Kaan MMU motor üretimi ve ithali konusunda uygun çerçevede bilgilendirilme yapılması gerektiğini de özellikle hatırlatıyoruz.
“Kaan MMU projesinde motorun milli olarak imalinde sorun yaşandığı yönünde endişe verici tespitler mevcut”Ayrıca, bir diğer sorun alanı olan Altay projesinde yaşanan; proje yönetimi zafiyetlerinin, denetleme, öngörü ve planlama eksikliğinin, gerçekçi olmayan zaman çizelgelerinin, firma seçiminde değişikliklerin, deneyim ve altyapı kaynaklı sorunların, Kaan MMU projesinde de özellikle uçağın motorunun milli olarak imalinde yaşandığı yönünde endişe verici tespitler mevcuttur ki bu tespitler Savunma Sanayi Başkanı tarafından da en son yaptığı basın açıklamasında teyit edilmiştir. Kaan prototipleri için 2017 yılında ihracat lisansı alınan 10 adet motorun ABD'den teslim alındığı kamuoyuna açıklanmıştı. Kaan'ın Blok 10 ve Blok 20 modelleri olan seri üretim uçaklarda kullanılacak F110 motorları için de ayrıca ihracat lisansı gerekiyor. Dışişleri Bakanı’nın çizdiği olumsuz tablo bu motorları seri üretim için alınacak motorları kapsıyor. Aslında, uçak ve uçağın diğer sistemlerinin geliştirme sürecinin gecikmemesi maksadıyla yabancı motor kullanılması dünyada yaygın olarak uygulanan bir usul. Fransızların Rafale ve konsorsiyumun Eurofighter uçaklarında da geliştirme safhasında bu yöntem uygulandı. Dolayısıyla elimizde mevcut olan 10 adet motorla Kaan’ın geliştirme sürecinde bir sıkıntı yaşanmayacağını değerlendiriyoruz.
“Seri üretimde yaşanabilecek her türlü olumsuzluğa karşı, hükümeti ve yetkili kurumları tedbir almaları konusunda göreve davet ediyoruz”Ancak bununla beraber seri üretim konusunda sorun ciddileşebilir. ABD’den motor tedariğinde oluşabilecek sıkıntılardan dolayı seri üretimde yaşanabilecek her türlü olumsuzluğa karşı, hükümeti ve yetkili kurumları mevcut tüm imkanları kullanarak MMU Kaan ve milli uçak motoru projelerine yönelik insan kaynağı takviyesi ve maddi kaynak aktarımı gibi düzeltici tedbirleri almaları konusunda göreve davet ediyoruz. En önemli savunma projesi budur şu anda. CAATSA yaptırımlarının savunma sanayimizde birçok kritik projeyi etkilemesine ve müteakip dönemde etkileyeceğinin bilinmesine rağmen Aralık 2020’den bu yana hiçbir tedbir alınmaması da ayrı bir yönetim zafiyetidir. ‘Ne yapalım oldu’ zihniyeti kabul edilemez. Bu konuda uygulanan yanlış savunma politikaları nedeniyle Türkiye; F-35 programından çıkarılmış, bu programa yapılan yatırımlar karşılıksız kalmış, buradan yapılacak satışları başka ülkeler sahiplenmiş, ülke savunması için alternatif çözümlere fazladan para harcanmıştır. Yani CAATSA yaptırımlarının, S400 alımının olumsuz etkisi, sadece F-35 programında çıkarılmakla sınırlı kalmamıştır.
Planlar, hatta hayaller çok güzel, bunu net söylemek lazım ama milli savunma boşluk kabul etmez. Milli güvenlik hamaset dolu söylemlere dayandırılamaz. Hükümetin ve savunma sanayi yönetiminin milli güvenliğimize yönelik adımları etkili ve yerinde atamaması ne kadar sert bir şekilde eleştirilmeyi hak ediyorsa mevcut durumda motor hariç diğer sistemlerde büyük ilerleme kaydeden ve onlarca yıllık bilgi birikimi, tecrübe ve emeğin ürünü olan Kaan MMU projesini küçümsemeye çalışmak da o kadar yanlıştır, bunu kabul etmiyoruz. Bu, her şeyden önce projede özveriyle çalışan personele büyük bir haksızlıktır. Sonuç olarak milli güvenliğimiz ve bekamız açısından vazgeçilmez önceliklerimiz: Kaan’ın milli motorumuzla harekata hazır hale gelmesi için gerçekçi zaman çizelgeleri belirlenerek -yani iç kamuoyunu tatmin, seçim odaklı değil- gerekirse projeye ilave insan kaynağı ve maddi desteğin sağlanması, öncelik verilmesi; ara dönem için Hava Kuvvetleri Komutanlığı görüşleri çerçevesinde muharip uçak tedariki sürecinin hızlandırılması ve sonuçlandırılması; tüm milli güç unsurlarımızı etkili olarak kullanarak savunma sanayimize uygulanan yaptırımların kaldırılmasının sağlanması; Kaan MMU, milli olarak geliştirilen motoru ve ara dönem muharip uçak tedariki projelerine yönelik ana olay zaman çizelgeleri dahil kamuoyunun uygun şekilde periyodik olarak bilgilendirilmesidir. Mümkün olduğunca şeffaf olarak yürütülmesi gereken bir süreçle karşı karşıyayız çünkü milli gururumuz olan Kaan’a hassasiyetimizin yanında, bölgemizde artan tehdit de bizim bu konuya odaklanmamızı zorunlu kılıyor.
“Bir ünitenin teslim alınmasıyla Çelik Kubbe Hava Savunma Sistemi tamamlanamaz”Bir diğer konu da harekât ihtiyaçlarının önceliklendirilmesi. Bölgedeki savaşlar, çatışmalar, komşu ülkelerdeki gelişmeler ve bekâya yönelik artan tehditler, Türkiye'nin harekât ihtiyaçlarını yeniden önceliklendirmesini zorunlu kılmaktadır. Kısıtlı kaynakların belli bir önceliğe tabi tutulması. Sınırlı bütçe kaynakları nedeniyle uçak gemisi gibi yüksek maliyetli ve işletme gideri fazla olan projeler yerine daha acil, ertelenemez ve kritik projelere öncelik verilmesi gerekmektedir. Bu projeler ise öncelikli olarak MMU Kaan, Kaan nihai harekât kabiliyetine ulaşana kadar ara çözüm olarak alınacak muharip uçaklar, milli motor devreye girene kadar ihraç edilecek motorlardır. Bir diğer husus, tüm bileşenleriyle harekata hazır Çelik Kubbe Hava Savunma Sistemi’dir. Bir ünitenin teslim alınmasıyla Çelik Kubbe Hava Savunma Sistemi tamamlanamaz. Bu bütüncül yaklaşım içinde, yıllara sari bir şekilde tamamlanması gereken, öncelik verilmesi gereken bir projedir. TF-2000 Hava Savunma Muhribi, tank ve zırhlı araç modernizasyonu ve üretimi, genel maksat nakliye ve deniz helikopterleriyle dikey iniş-kalkış yapabilen insansız hava araçları (DİHA), çevre denizlerimiz entegre keşif/gözetleme sistemleri, kullanım ömrü dolan sistemlerin modernizasyonu ve milli silahların yaygınlaştırılması, kışla ve üslerin yetersiz altyapı ihtiyaçlarının giderilmesi, personelin barınma koşullarının iyileştirilmesidir.
“Türkiye ve ABD arasında F-35 programında ilerleme sağlanması, Anadolu Amfibi Hücum Gemisi’nin potansiyelini tam anlamıyla realize edecektir”Mevcut durumda zor olarak değerlendirilse de gerçekçi olmak gerekirse Türkiye ve ABD arasında F-35 programında ilerleme sağlanabilirse tedarik edilmesi planlanan F-35 uçaklarından 10 veya 12 adedinin kısa kalkış ve dikey iniş kabiliyetine sahip F-35B varyantı olarak seçilmesi, Anadolu Amfibi Hücum Gemisi’nin potansiyelini tam anlamıyla realize edecektir. Anadolu, mevcut altyapısı veya kısa sürede yapılacak uyarlamalarla F-35B uçaklarını destekleyecek şekilde hazır hale getirilebilir. Buna ilave olarak deniz piyade birliklerinin hava hücum harekâtı için genel maksat/nakliye helikopteri tedariği de önemlidir. Burada da bir zafiyeti vurguluyorum. Anadolu’nun üzerinde genel maksat/nakliye helikopteri yok. Bu kadar önemli bir kabiliyet, üzerinde etkili bir deniz piyade birliği taşıyor ama hava hücum harekatı yapabilecek helikopter yok. Bu, Türkiye’ye bölgede muharip uçaklar ve İHA’larla destekli üstün yetenekli bir amfibi hücum gemisi kabiliyeti kazandırarak küresel ölçekte stratejik konumunu pekiştirecektir. Bu adım, savunma bütçesinin etkin ve uzun vadeli kullanımı açısından kritik bir öneme sahiptir. F-35B entegrasyonu, ilave gemi inşa -özellikle uçak gemisi- maliyetlerini ortadan kaldıracak, kaynakların yeni bir uçak gemisi gibi popülist, iç politika maksatlı ve masraflı araçlara yönlendirilmesi yerine, ulusal güvenliğe doğrudan katkı sağlayacak bir yatırıma odaklanmasını sağlayacaktır. Bu konunun değerlendirilmesini talep ediyoruz."


