CHP li Belediye Başkanı: Düşman askeri muamelesi görüyoruz
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
CHP'li 17 belediye başkanı hakkında tutuklama ve ev hapsi kararı verilmesine Maltepe Belediye Başkanı Esin Köymen, tepki gösterdi.
İBB Meclisi'nin temmuz ayı olağan toplantısında konuşan CHP'li Köymen, "Düşmanca bir organize kötülük ve sonu gelmeyecek gibi görünen amansız bir cadı avıyla karşı karşıyayız. Gün geçmiyor ki bir belediye başkanımız, bürokratlarımız veya belediye meclis üyelerimizin sabaha karşı evi kuşatılmasın, apar topar, adeta esir alınan düşman askeri muamelesiyle gözaltına alınıp tutuklanmasın" dedi.
"DÜŞMAN ASKERİ MUAMELESİYLE GÖZALTINA ALINIYORUZ"Söz konusu toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğunun 115. gününde ve bazı belediye başkanları ile meclis üyelerinin cezaevinde olduğu bir ortamda söz aldığını belirterek başlayan Köymen şu sözleri sarf etti:
"Küresel düzeyde yaşanmakta olan ekonomik, toplumsal ve siyasal krizler açık bir savaşa dönüşmüş durumda. Bu krizlerin merkezine doğru çekilmekte olan ülkemizde, çeşitli siyasi ve mali baskılara rağmen halkımıza hizmet vermeye çalışıyoruz. Krizin en ağır şekli ortadayken, bizler senaryolara, önceden yazılmış ve yalancı tanıkların ellerine peşinen hazırlanıp tutuşturulmuş ve ezberletilmiş ifadelere dayanılarak tutuklanma tehdidi altındayız.Düşmanca bir organize kötülük ve sonu gelmeyecek gibi görünen amansız bir cadı avıyla karşı karşıyayız. Gün geçmiyor ki bir belediye başkanımız, bürokratlarımız veya belediye meclis üyelerimizin sabaha karşı evi kuşatılmasın, apar topar, adeta esir alınan düşman askeri muamelesiyle gözaltına alınıp tutuklanmasın"
Sağlık durumu ciddiyetini koruyan tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'a yönelik muameleye "Kolunda kateter olduğu halde kelepçelenen, ağır bir tedavi süreci yaşarken tedavisi engellenen başkanlarımız var. Mehmet Murat Çalık Başkana bu yapılana zulüm demek bile hafif kalır" ifadeleriyle tepki gösteren Köymen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başarımızdan ürken siyasi iktidarın entrika çevirmekten başka çaresi kalmadı. Bu konuda ne kadar mahir oldukları da ülke ve dünya kamuoyunun takdirindedir. İlçelerimizde yer alan bazı iktidar partilerinden kimi siyasetçilerin bazı sermaye gruplarıyla içine girdikleri kirli ilişkilerin boyutu giderek artıyor. Ancak iktidar olmanın verdiği cesaret ve kayırma bu kirli ilişkilerin üzerini ne yazık ki örtüyor ama yine de mızrak çuvala sığmıyor. İktidar ve ortaklarının paçalarından yolsuzluk akıyor. Bunların yargıya taşınamamış olması temiz oldukları anlamına gelmiyor.31 Mart seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin aldığı oy oranları fincancının katırlarını ürkütmüştür. Halkımız bizlere gösterdiği teveccühe itibar suikastleriyle ve kumpaslarla karşılık verilmiştir. Ama unuttukları bir şey var. Bizler bu yola girerken dikensiz gül bahçelerinden geçmeyeceğimizin bilincindeydik. Pervasızlığın bu kadarı şahsen benim aklımın ucundan bile geçmiyordu fakat yılmadık, yılmayacağız ve mücadeleye devam."
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hedef alınmasının nedenlerini sıralayan Köymen, şunları söyledi:
"Plan ve projesi üst akıl tarafından hazırlanan, tarihin tanık olmadığı bir olayla diploma kumpası eklendi. Bunun dayandığı iki temel olgu vardı. Birincisi Kanal İstanbul olayı, ikincisi dört seçimdir AKP’yi sandıktan dışarı çıkarmayan Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığıydı. Ya Kanal Ya İstanbul diye yapılan seçimde halkın ezici çoğunluğu projeyi reddetmiştir.İktidar bloğunun dayanabileceği bir durum değildi. İkinci olgu, halkımızdan aldığı onay iktidar bloğunun kimyasını bozdu. Sayıştay ve mülkiye müfettişleri neredeyse CHP’li belediyelerde sabahlar hale gelmişlerdi. Yapılan onca denetime rağmen yapılan bir tek Sayıştay ve mülkiye müfettişi raporu yoktur ki bu keyfi tutuklamalara dayanak gösterilsin. Ağaçtan, odundan itirafçı yontarak yapılan bu süreç asırlar boyunca unutulmayacaktır.Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma sebeplerinden biri olan Kanal İstanbul, bilimsel raporlara rağmen doğaya, tarım arazilerine, su havzalarına ve Kuzey Ormanlarına zarar verecek bir rant projesidir. Bu bir ulaşım meselesi değil, rejim meselesidir. İstanbul’un nüfusuna iki, iki buçuk milyon yeni nüfus eklenecek.Şehrin altyapısı bu yükü kaldıramaz. Su stresi ve gıdada dramatik artışlar yaşanacaktır. Bu proje için harcanacak kaynağın İstanbul’un afete karşı hazırlanması için kullanılması gerekmektedir."

