CHP’nin bu hale gelmesinin müsebbibi Kemal Bey’dir Hüseyin Likoğlu
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
CHP tarihinin en çalkantılı dönemini yaşıyor. CHP’de her zaman hizipçilik olmuştur ancak bugünlerde yaşanılanlar hizipçiliğin ötesindedir. 27 Nisan e-Muhtırasına karşı iktidarın sergilediği duruş, vesayete karşı atılmış en önemli adımdı.
27 Mayıs darbesiyle ihdas edilen askeri vesayetin temel yürütme merkezi Cumhurbaş-kanlığı idi. Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarının, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde milli iradeden taviz vermemesi, vesayetçilerin muhtıra yayınlamasına neden oldu.
Muhtıraya meydan okuyan siyasi irade, cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören anayasa değişikliği ile karşı çıktı. Bu dik duruş aynı zamanda Türk siyasetinde taşların yerinden oynamasına neden oldu.
Bugün yaşadığımız birçok siyasi olayın temelinde de söz konusu duruş yer alıyor. Vesayetçiler 2007 seçimleri sonrasında epey direnseler de başarılı olamadılar. Önce AK Parti’yi kapatmaya kalkıştılar; vesayetin askeri, bürokratik, yargısal ve akademik bütün unsurları harekete geçirildi. Netice elde edilemedi.
VESAYETÇİLER MİLLETİN İRADESİNİ TEMSİL EDEN SİYASİ PARTİLERİ DİZAYN ETMEYE KALKTI
Milletin iradesinin karşısında çaresiz kalan vesayetçiler, çareyi milletin iradesini temsil eden siyasi partileri dizaynda aramaya başladılar. Önce CHP’yi kaset kumpasıyla dizayn ettiler, ardından MHP’ye aynı kumpasla saldırdılar. AK Parti’ye ise FETÖ’cülerle sızmaya çalıştılar. “Şeytanın ve siyasetin şerrinden kaçınan!” FETÖ’cüler, ne hikmetse 2011 seçimlerinde AK Parti’den vekil olmak için kuyruğa girdi.
Siyasetin dizayn edilişinde en büyük darbeyi CHP aldı. Deniz Baykal’a kurulan kumpasın ardından genel başkanlığa talip olan Kemal Kılıçdaroğlu, maalesef partiyi FETÖ’cülerin yol geçen hanına çevirdi.
Özellikle 17-25 Aralık sürecinde CHP, FETÖ’nün karargâhı haline geldi. Fetullahçılar, CHP’nin kurumsal kimliğinin arkasına saklanarak, istedikleri algı operasyonlarını yaptılar. O sayede kazandıkları dokunulmazlıkla epey operasyon çektiler. 15 Temmuz sonrası bile CHP’nin arkasına saklanarak, toplumu etkilemeye çalıştılar.
Kemal Kılıçdaroğlu’na, 15 Temmuz için “kontrollü darbe” dedirtmeyi bile başardılar. KHK’lılara umut dağıtan da ne yazık ki Kemal Bey oldu.
15 Temmuz sonrası FETÖ’nün en önemli projesi olan muhalefeti tek çatı altına toplama çabası da CHP şemsiyesi altında yürütüldü.
Organik olmayan bir siyaset yürütüldü. “Ne olursan ol, kim olursan ol, Tayyip Erdoğan karşıtıysan gel” anlayışıyla hareket edildi. Bu açık kapıyı gören FETÖ’cüler, bölük bölük içeri girdi.
KEMAL BEY’İN DEVRİLMESİNDEKİ YÖNTEMLERE BAKIN FETÖ İZİNİ GÖRÜRSÜNÜZ
İşte CHP bugünlerde onun bedelini yaşıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nu 38. Olağan Kurultay’da hançerleyenlerin arasında ve arkasında bu fırsatla CHP’ye girenler yer alıyor. Kemal Bey sayesinde CHP’ye yuvalananlar, şimdi Kılıçdaroğlu’nun en büyük düşmanı oldu.
Kemal Bey’in devrilmesi öncesinde ve sonrasında başvurulan yöntemlere bakın, tamamında FETÖ izini görürsünüz. Hakaret ve tehditlere bakın, FETÖ’yü bulursunuz. İmamoğlu maskesi takanların maskelerini indirin, karşınıza FETÖ çıkar.
CHP’nin İmamoğlu için düzenlediği mitinglerin organizatörlerinin yüzlerini tarayın, sizi FETÖ’ye götürür. FETÖ üyeliğinden ihraç olan, ceza alıp tahliye olanların HTS kayıtlarını araştırın, sinyal Pensilvanya’dan gelir.
Şaibeli kurultay ile ilgili yargı kararı neticesinde “mutlak butlan” kararıyla yeniden CHP’nin yönetimine gelmesi beklenen Kemal Kılıçdaroğlu, umarım bu 20 aylık süreçte her şeyin muhasebesini çok iyi yapmıştır. Türk siyasetinin normal kodlarına dönebilmesi için buna çok ihtiyaç var.


