Çikolata hayatımıza nasıl girdi? Mayalar dan Kristof Kolomb a çikolatanın tarihiyle ilgili 9 ilginç bilgi!
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Bizi keyiften deliye çeviren lezzetli mi lezzetli çikolatanın ilk kez Avrupa’da ortaya çıktığını sananlardan mısınız? Bu yazıda çikolata ile ilgili okuduklarınıza inanamayacaksınız. Çünkü çikolata ile ilk tahmininizi bile hemen çürüterek başlayacağız: Çikolata, Orta Amerika’nın kadim uygarlıklarına, binlerce yıl öncesine uzanan uzun bir yolculuğa sahip.

1) Bilim insanları da çikolataya olan düşkünlüklerine karşı koyamamış ve yaptıkları arkeolojik araştırmalarla çikolatanın ham maddesi olan kakaonun yetiştiği kakao ağacının izini sürmüş. Kakao çekirdeklerinin, MÖ 1500'lü yıllarda Olmekler tarafından kullanıldığı ortaya çıkmış. Olmeklerin keşfettikten sonra hem içecek olarak tükettikleri hem de dini ritüellerde kullandıkları kakao, Mayalar ve Aztekler'de de sık sık kullanılan bir şeymiş.
2) Hatta öyle ki Mayalar için kakao sadece dini ritüellerde kullanılmakla kalmamış biraz da kutsanmış. Örneğin, Mayalar düğünlerden cenaze ritüellerine kadar birçok alanda kakaoyu kullanmış. Aztekler ise işi biraz daha materyalist bir boyuta taşıyıp kakao çekirdeklerini para birimi gibi kullanmış. Ama sadece materyalist alanlarda kullanmamış elbette, tanrılarına sundukları içecekleri yine kakao ile hazırlamaya devam etmişler.
Ama bu içecekleri sakın bugün bayılarak içtiğimiz sıcak çikolata gibi bir şey düşünmeyin. Bu içeceklerde sütlü bademli meyveli tatlar değil acı, baharatlı tatlar ağır basarmış. Ayrıca sıcak değil soğuk servis edilen bir kakao karışımıymış.
3) Bugün özel çikolatalarıyla ünlü olan pek çok ülkesiyle bir çikolata cenneti gibi görülen Avrupa'nın çikolatayla tanışması için ise 16. yüzyıla kadar beklemesi gerekmiş. Elbette yine İspanyol kaşifler görevde. İspanyol kâşif Hernán Cortés, Orta Amerika seyahatinde Aztek İmparatoru Montezuma'nın sarayında içtiği kakao içeceğini unutamamış ve bu içeceği kesinlikle İspanya'ya götürmesi gerektiğini düşünmüş. Cortés'in seyahatinden dönerken yanında getirdiği bu tropik meyve Avrupa'da hızla ilgi görmüş. Önceleri kakao çekirdekleri acı gelse de Avrupalılar çikolataya giden yolu döşemiş bu acı kakaolu içeceği bal, tarçın ve daha sonra şekerle tatlandırmayı denemiş. İşte aşık olduğumuz tada giden yolda atılan ilk adımlar...

4) Avrupa'nın bu kakaolu içeceği yaptığı şekerleme dokunuşları 19. yüzyıla kadar çikolatanın çoğunlukla sıcak ve tam da tatlı denemeyecek bir tatta içilmesini sağlamış. Ancak çikolatanın bu sadece içilen formu toplumda başka türlüsü olamaz mı arayışlarını da başlatmış. Şu nefis içeceği keşke yanımızda da taşıyabilsek, öyle değil mi? Tam burada çikolatanın imdadına sanayi devrimi yetişmiş!
5) Sanayi devrimiyle birlikte hızla gelişen teknolojik sistemler elbette çikolatanın yolunu da değiştirmiş. Bir bütün olarak tüketilen kakao çekirdeklerine ilk müdahale 1828’de gelmiş ve ilk defa kakao yağını kakao posasından ayırmak denenmiş. Çekirdeği posasıyla yağını ayrı ayrı iki forma sokan presin icadı, çikolatayı başka bir şekilde de tüketebiliriz düşüncesinin oluşmasını güçlendirmiş.

6) Takvimler 1847'yi gösterdiğinde İngiltere’de J. S. Fry & Sons adlı firma (kafayı çikolataya takmış olacak) firması, kakao tozuyla kakao yağını içine biraz da şeker ekleyerek yeni bir forma sokmaya çalışmış. Bu çalışmanın soncunda görülmüş ki içilebilen çikolata yenilebilir de ama bir kalıba ihtiyacı var! Ve tarihteki ilk çikolata kalıbı böyle üretilmiş. Yenilebilir çikolata kalıbı sayesinde çikolata, sıcak bardaklarda içilen bir içecek olmaktan çıkıp cebe atılabilen bir ürüne dönmüş!
Peki, Orta Amerika'dan Avrupa'ya hem tadını hem şeklini değiştirerek gelen çikolata Türkiye ve Osmanlı topraklarına nasıl girdi?

Burada da yine Avrupalı gezginlerin etkilerinden söz edeceğiz. Çikolata Osmanlı topraklarına ilk defa 17. yüzyılın sonlarına doğru geldi. 1693 yılında İtalyan gezgin Giovanni Francesco Gemelli Careri, Ege'nin incisi İzmir’e gelir. Bu uzun seyahatte elinden düşürmediği sıcak kakao içeceğini herkese tanıtır ve bu seyahat Osmanlı’nın çikolatayla ilk teması olarak kabul edilir.
7) Elbette çikolatada da tıpkı kahve ve diğer yiyecekler gibi en başta saray çevresinde tüketiliyordu. Ve elbette Avrupa'nın çoğunda olduğu gibi sıcak içecek formunda... Bir yere giderken çikolata götürme kültürü de o zamandan miras desek abartmış olur muyuz? Olmayız bizde çünkü 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde artık bir diplomatik armağan gönderileceğinde çikolata gönderilmeye başlamış.

8) Hatta öyle ki İspanya Kralı III. Carlos’un I. Abdülhamid’e gönderdiği hediyeler arasında dört sandık çikolata ve altı paket kakao da olduğu söylenir... Çikolata başlarda lüks bir besin olsa da 19. yüzyıldan itibaren Avrupa ile gelişen ilişkiler ve ticari ağların güçlenmesiyle tablet halinde üretilen çikolatalar da Osmanlı topraklarında kendine yer bulmaya başlamış ve halkın çikolata yemeye başlaması da beraberinde gelmiş.
9) Sıcak bardaklarda içilerek çikolata önce kalıba sonra da karışımlara doğru yol almış. Daha önceleri balla ya da şekerle tatlandırılan çikolataya 1875’te İsviçre’de süt eklemek de denenmiş. Tarihin ilk sütlü çikolata denemesi olan bu deneme çikolatanın kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayılmasını hızlandırmış. İşte bugün hepimizin yüzünü güldüren çikolatanın tarih boyunca kat ettiği yollar ve başından geçenler...


