‘Cin’im olmadan asla: Türk Korku Sineması Sinema Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Türk korku sinemasının en verimli kaynağı olmasının yanında kendilerini mahkum ettikleri yer de olan “cin” unsuru tartışmalı bir alan oluşturuyor. Evet, bu ülkenin kültüründe yeri olan ‘cin’, sinemada da özgün bir anlatı alanı oluşturmak için kullanılıyor. Bu açıdan bakınca mantıklı ve haklı gibi görünse de neredeyse başka hiçbir unsur kullanılamaması imkanın çaresizliğe dönüştüğünü gösteriyor.
Korku duygusunu oluşturabilmek toplumsal kabuller ve tabularla mümkündür. Bu bakımdan ele alındığında Anadolu’da korku sinemasının ‘cin’ temalı olması anlaşılabilir. Zira her toplumun takıntısı ya da tabusu kendi dinamiklerini belirler. Bu filmlerdeki duruş da ‘cin’in zamanla tabuya dönüştüğünü ifade eder nitelikte.
‘CİN’ OLMADAN ASLA!
‘Cin’in İslam’da tam olarak neye tekabül ettiğini tartışanlar var. Bizim alanımız değil zaten. Ancak şaman inanışının etkisi ile ‘cin’ unsurunun varlık alanı haline getirildiği ve toplumsal tabu ya da korku unsuru olduğunu söyleyebiliriz. Haliyle ülkemizde çekilen korku filmlerinin ‘cin’li olmasını anlayabiliriz. Fekat korku sinemasının ‘cin’den başka hiçbir şey kullanamamasını çaresizlik olarak tanımlamak çok da haksız sayılmaz.
Sinemada türlerin oluşumunun küresel izahı olsa da bu türlerin içeriğinin belirlenmesinin toplumsal olduğu aşikar. Ülkemizde sinemanın tam oturmamasının, haliyle de türlerin oluşumundaki aksamaların endüstrileşememe olduğunu ifade etmek gerek. Politik ve sosyo-ekonomik sebeplere bağlayabileceğimiz endüstrileşememe hali korku sinemasının çerçevelenmesinde de etkili olmuştur. Çünkü korku sineması ülkemizde en kolay gerçekleştirilebilecek ve en uyguna mal edilebilecek tür olarak görülür. Bu durum da üretimin sınırlı, kadük ve dar kapsamda kalmasına yol açmıştır.
‘CİN’ ZARURETİ VE SİCCİN’İN BAŞARISI
Ülkemizde son dönemin en çok izlenen korku serisi Siccin filmleridir. Siccin 8 geçtiğimiz hafta vizyona girdi. 380’den fazla salonda gösterilen film 10 günde 120 binden fazla izleyiciye ulaştı. İzleyicinin sinemadan uzaklaştığı şu dönemde bu veri çok yüksek sayılabilir. Zira büyük prodüksiyonlu filmler bile bu seviyeye ulaşamıyor. Siccin 7’nin de bir yıl önce haziran ayında vizyona girmesi sonrası 700 bine yakın izleyici toplaması başarısını gösteriyor.
Filmin yönetmeni Alper Mestçi’nin bu başarıda ciddi etkisi olduğunu söylemek gerek. Televizyonda Dikkat Şahan Çıkabilir programı ile yönetmenliğe adım atan Mestçi, sonrasında komedi ve korkuyu birlikte yürüttü. Son yıllarda ise sadece korku filmleri çekmeye başladı. Siccin serisinde sekizinci filme ulaşan Mestçi, Musallat, Mahlukat ve Haile filmleriyle de tanınıyor.
Sadece Siccin serisini ele aldığımızda bile hikayelerin toplumsal ‘üç harfli’ vaka söylentileri ve Kur’an’a dayandırılan ‘cin’ yorumunu kapsadığını görüyoruz. Anadolu toplumunun genel kabulünde de olduğu gibi ‘cin’ler, insanlar gibi bir varlık alanına sahip ve kötülüğün kaynağı da genellikle bu iki varlık alanındaki yanlış irtibattan kaynaklanıyor. Ve çare de her zaman Kur’an-ı Kerim’de… “Kötülerin amel defterlerinin bulunduğu yer” anlamında Kur’an’da kullanılan ‘sincin’ ifadesi, korku sinemasında ele alınan meselenin temellendirildiği delil olarak ortaya sürülüyor.
‘CİN’Lİ FİLMLERİN OLUŞTURDUĞU GERÇEKLİK İDDİASI
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi bu ‘cin’ yorumunun doğruluğu ya da yanlışlığı bizim alanımız değil. Ancak toplumsal kabullerden yola çıkıldığı iddiası ve anlatılanların temelinde de bunun yer aldığı mesajı, ele alınan konulara dair gerçeklik zemini iddiası oluşturuyor. Yani bir gerçeklik olarak ‘cin’ unsurunu kullandığını iddia etse de esasında bu tarz filmler ‘cin’ konusunu kendi üretimleriyle yeni bir gerçeklik zemini olarak şekillendiriyor. “Yaşanmış bir olaydan uyarlanmıştır” ifadesiyle de bu gerçeklik zemini sağlamlaştırılmaya çalışılıyor.
Bu zaviyeden bakınca ‘cin’li filmlerin, bu toplum insanının neyden korktuğunu işaret etmesinin ötesinden neyden korkması gerektiğini belirlemek gibi bir işlevi var. Çaresizlik dediğimiz durum da burada doğuyor. Neredeyse “Sadece bundan korkarsınız” deniyor ve izleyiciyi bir şablonun içine oturtuyor. Sadece son 3 ayda 15 yerli korku filminin vizyona girdiğini ve bunların tamamını konusunun ‘cin’ olduğunu düşünürsek ortada ciddi bir yapının olduğunu görürüz.


