Cumhurbaşkanı Erdoğan dan İsrail ve ABD saldırılarına ilişkin ilk yorum! Asla tasvip etmiyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı Memur-Sen 30. Yıl Vefa Buluşması programında önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında Memur-Sen'in faaliyetleri, bölgesel ve küresel tehditler ve ana muhalefet partisinin 'Boykot' listesiyle alakalı konularda dikkat çeken ifadelerde bulundu.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:

"Bu anlamlı buluşma için yürekten teşekkür ediyorum. Her sayfası başarılarla dolu, azim ve gayretle bezeli 30 yılı geride bırakan Memur-Sen üyelerinin her birini tebrik ediyorum.

Başta konfederasyonda yer almış, vazife üstlenmiş fakat bugün aramızda olmayan kardeşlerime teşekkür ediyorum.

Soğuk Savaş'tan kalma ideolojik kalıpları elinin tersiyle itip; ilkeli, sorumlu ve çözüm odaklı bir tutum benimseyen Memur-Sen, başarı hanesini her gün yeni yıldızlarla süslüyor.

Kibirli vesayet odaklarının 1000 yıl sürecek dediği 28 Şubat darbesinden 27 Nisan bildirisine, Gezi kalkışmasından 17-25 Aralık emniyet- yargı kumpaslarına kadar tüm saldırılarda Memur-Sen tereddütsüz millet ve demokrasinin yanında saf tutmuştur. 6 Şubat'ta yaşadığımız felaket başta olmak üzere afet ve salgın günlerinde Memur-Sen hep sahadaydı. Milletimizin yanındaydı. Sadece sınırlar içinde değil yurt dışında da milletimizi başarıyla temsil ettiniz.

"MEMUR-SEN'LE İFTİHAR EDİYORUZ"

1 milyon 79 bin kişilik kadrosuyla uluslararası sendikacılık faaliyetlerinde de önemli bir yer almıştır. Uluslararası Emek Konfederasyonu'nun kuruluşuna öncülük etmiştir.

Memur-Sen aile kurumuna sahip çıkan faaliyetler gerçekleştiriyor. Memur-Sen'le iftihar ediyoruz.

Hem ilkeli duruşunuz, eşsiz hizmetleriniz için tebrik ediyorum.

"AZGIN AZINLIĞIN SESSİZ ÇOĞUNLUĞA PARMAK SALLADIĞI GÜNLER GERİDE KALDI"

Değerli kardeşlerim Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi, güçlenmesi daha müreffeh olması için göreve geldiğimiz ilk günden beri aşkla aralıksız çalışıyoruz. 23 yıllık iktidarımızda Allah'ın yardımı ve desteğiyle sayısız engeli aştık. Gerek Anayasa gerekse kanun ve mevzuat düzeyinde yaptığımız düzenlemelerle toplumun önünü açtık. Devletimizin Kerim vasfını hiç olmadığı kadar güçlendirdik. Bunu vatandaşlarımıza bizzat hissettirdik. Bizimle birlikte milletimiz uzun yıllar sonra üstenci değil, halkına hizmetkar olmayı bilen bir anlayışla tanıştı. Kamu yönetiminde köklü bir paradigma değişikliği yaşandı.

Demokratik haklar konusunda son derece önemli atılımlar gerçekleştirdik.

Azgın azınlığın sessiz çoğunluğa parmak salladığı günler geride artık kaldı.

Bizden sonraki nesillerin bizim yaşadıklarımızı yaşamamaları için başörtüsünden, çarşafından dolayı kimsenin ötekileştirilmediği bir iklimi tesis ve tahkim etmek zorundayız.

Bizim hepimizin varlık gayesi işte budur. Geride bırakacağımız en büyük miras böyle bir Türkiye olacaktır. Ülkemizi yeni, sivil bir anayasaya vereceğiniz desteği çok önemli buluyorum. Bir devlet projesi olarak yürüttüğümüz Terörsüz Türkiye sürecini de benimsemesinizi bekliyorum.

2025 yılı Ocak ayında yaptığımız zamlarla en düşük memur maaşını 43 bin 750 liraya ulaştırdık. Bununla birlikte en düşük memur maaşındaki reel artış %206'ya yükseldi. Şimdi önümüzde toplu sözleşme süreci var. 8. dönem kamu toplu sözleşme görüşmeleri ağustos ayında başlayacak. Bu görüşmelerde sendikaların taleplerini can kulağıyla dinleyecek, gerçekleri gözetecek, kamu çalışanlarımızın refahını dengeleyen bir yol haritası çizmeye özen göstereceğiz. 23 yılda kamu çalışanlarımız için verdiğimiz mücadele ortadadır. Türk ekonomisi büyüdükçe bundan ortaya çıkan katma değerin toplumun tüm kesimlerine adaletli bir şekilde yayılmasını sağladık.

Şimdiye kadar kamu görevlilerimizin sosyal, mali ve özlük haklarını nasıl geliştirdiysek yeni dönem toplu sözleşme sürecinde de aynı prensiple hareket edeceğiz.

"İSRAİL'E EN NET DURUŞU SERGİLEYEN ÜLKE OLDUK"

Siz de bölgemizde olup bitenleri takip ediyorsunuz. Türkiye olarak toplam faturası 100 milyar doları aşan 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak için mücadele ediyor diğer yandan bölgemizdeki çatışma ve krizleri yönetmeye çalışıyoruz. Üç buçuk yılını tamamlayan Rusya-Ukrayna savaşının ülkemize sirayet etmesinin önüne geçtik. 7 Ekim sonrası İsrail'e en net duruşu sergileyen ülke olduk.

Soykırımcı İsrail ile tüm ticari işlemleri durdurarak toplamda 9 milyar dolardan feragat ettik. Ana muhalefet Filistin direnişine terör çamuru atarken biz Gazzeli kardeşlerimizin yanında durduk.

ERDOĞAN'DAN İSRAİL VE ABD SALDIRILARIYLA İLGİLİ İLK YORUM: "ASLA TASVİP ETMİYORUZ"

Son olarak İsrail destekçilerinin İran'a yönelik saldırılarının büyümesinin önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu durumu asla tasvip etmiyor tepkimizi açıkça ortaya koyuyoruz. Hafta sonu İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi'ne ev sahipliği yaptık. Yarın NATO zirvesine katılmak üzere Lahey'e gidiyoruz. Telafisi mümkün olmayan acılar yaşanmaması için seferber olmuş durumdayız. Hep beraber ülkemizi fgırtınalı sulardan bir an önce sakin sulara ulaştırmanın derdindeyiz. Günü birlik politikalarla değil dağın arkasından tehlikeleri gören bunlara tedbir alan uzun erimli bir bakış açısı benimsiyoruz. 86 milyonun kılına zarar gelmemesi için onu yapıyoruz ve yapacağız.

Tüm bu sıkıntılara rağmen son 2 yıldır kararlılıkla uyguladığımız ekonomi neticelerini hamd olsun almaya başladık. Bunun da kazananı 86 milyonun tamamı olacak. Kısa vadeli hesaplar bu ülkeye her zaman kaybettirmiştir. Seçim meydanlarında bol keseden atıp tutup şimdi belediye işçilerini kapı dışarı edenlerin kışkırtmalarına prim vermiyoruz.

ANA MUHALEFETE 'BOYKOT' TEPKİSİ: "BU DERECE ŞUURSUZ HAREKET EDİLEMEZ"

Bir tarafta İsrail ve ortakları İran'a saldırıyor diğer taraftan ana muhalefet partisinin lideri boykot çağrıları yapıyor. Belediyeler üzerinden esnafı tüccarı haraca bağlamış 3-5 yan kesiciyi korumak adına milletin ekmeğiyle oynuyor. Ateş çemberiyle sarılıyken böyle boykot listeleriyle milli markaları boykot almak ekonomiye savaş açmaktır. Dünyayı takip eden ülkesini seven milletine karşı mesuliyeti olan kimse bu derece şuursuz ve keyfi hareket edemez.