Demokrasi azalınca veriler de bozulur ekmek de Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Bir yandan TÜİK’in açıkladığı rakamlara güvenilmediğini tartışırken, öte yandan bu verilerin ne kadar faiz indirimine neden olacağını konuşuyoruz. Tartışmaya baz oluşturan veriye güveniniz yoksa, yaptığınız tartışma ne kadar sağlıklı olabilir?
Olaya daha tepeden bakmaya çalışırsak; son dönemde siyasi alanda yaşadıklarımız, “artık seçim olmayacak” kaygısı yaratacak kadar demokrasiden uzaklaştığımız bir tabloyu gösteriyor.
Bununla birlikte Türkiye’nin en çok izlenen iki kanalının, iktidara muhalif yayın gerekçesiyle, eş zamanlı olarak 10 gün ekran karartma cezası aldığını da gözden uzak tutmayalım.
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının 105 gündür, dosya tamamlanmadan cezaevinde tutulduğunu, Türkiye’nin birinci partisinin genel başkanı hakkında dokunulmazlığın kaldırılması girişimleri başladığını da tabloya eklememiz şart.
Özetle; demokrasiden hızla uzaklaşılan, rejim tartışmalarının yoğun olarak gündeme gelmesine neden olan ciddi ve hayati değişimlerin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Böylesine demokrasiden uzaklaşma işaretleri veren siyasi bir iklimde TÜİK’in rakamlarının tartışılır hale gelmesi doğal karşılanmalı.
Şeffaflığın olmamasından yakınırken, resmi verilerin tartışmalı hale geldiği bir noktaya, yeniden geldik. Ekonomide rasyonelleşme sloganıyla bakanlığa oturan kişi, ekonomi yönetimi ve parasal göstergelerde söz verdiği şeffaflığı sağlayamadığı gibi, neredeyse eskisinden kötü bir noktaya gelindi. Aynı Bakan göreve geldikten sonra verilerdeki kalem oyunlarının artık bittiğine inanmaya başlamıştık ki; iktidarın ekonomik hedeflerinden uzaklaşmasıyla birlikte, yine aynı şüphe uyandıran rakamları görmeye başladık.
GERİYE DÖNÜŞ
Son aylarda artan resmi verilerdeki şüpheler, sadece son açıklanan enflasyon rakamıyla sınırlı değil. İşsizlik, büyüme, beklenti ve piyasa anketleri sonuçları da, zaten rasyonele uymayan rakamları gösteriyor. Daha önce karşılaştığımız, “anketlere yanıt veren piyasa oyuncularına ‘yüksek tahmin yapmayın’ baskısı artınca, katılımcı sayısının azaldığı” günleri hatırlatırız.
Resmi verilerin rasyonel olması şart; çünkü kamudaki, özel sektördeki karar alıcılar bu rakamlara göre hesap yapıyor. Vatandaş da kişisel ve ailesine ilişkin tercihlerini yaparken bunlara bakıyor. Resmi verilere güven olmazsa insanların önlerini görüp hesap yapmaları da, yöneticilerin sağlıklı karar alabilmeleri de mümkün olamaz.
Kimi ülkeler, bazı dönemlerde, “iktidar sahiplerinin gerçek tablo görülmesin diye resmi verilerde kalem oyunları yaptıkları” örnekleri daha önce yaşadı. Açık bir ekonomide, uluslararası camia verilerdeki kalem oyunlarını sonunda gördüğü için, durumun nasıl kötüleştiğini Yunanistan’da gördük.
EN FAZLA HALK ZARAR GÖRÜYOR
Sağlıksız veriyle karar alınan bir ülkede en çok da geniş toplumsal kesimlerin, yani halkın zarar gördüğünü unutmamak gerek. Son enflasyon verisine bağlı olarak memurun, işçi ve memur emeklisinin zam aldığını unutmayalım.
Peki, bu zammın düşük kaldığını, yüzde 21 enflasyon hesabıyla asgari ücrete yapılan zammın eridiğini ama ara zam yapılmadığını, bu zammın çok ötesinde doğalgaz zammı geldiğini, vergi artışıyla birçok malın fiyatının emekli zammını neredeyse ikiye katladığını kim, nerede, nasıl konuşup, tartışacak?
Kararların gelir dağılımını daha da bozduğu, varlıklı kesimler yerine vatandaşın üzerine yüklenildiği halk nasıl öğrenecek? Çalışana emekliye düşük zammın gerekçesi olarak “bütçe imkanları yok” denilirken, neden harcamaların kısılmadığı nasıl tartışılacak? Harcama denilirken; “Diyanet İşleri Başkanı’nın hacca beraberinde ütücü götürdüğü” haberini kim, hangi mecradan alacak?
Cumhurbaşkanı adayından sonra CHP’nin genel başkanını içeri alma yolunu açan fezleke kimin işine yarayabilir? Tüm muhalefet partilerini, muhalif kişileri susturmak mümkün mü? Bunların sizin işinize yarayıp yaramayacağını ya da sürdürülebilir olup olmadığını düşündünüz mü? Oktay Akbal’ın bir kitabının başlığı olan “Önce Ekmekler Bozuldu” tanımlaması çok kullanılır. Bozulmanın ekmeklerden, yani temelden başladığı anlamında söylenir. Bizim kastettiğimiz tam o değil; daha döngüsel, nitelik yanında niceliği de tanımlayan bir anlam: Demokrasi geriledikçe, veriler de güvenilmez hale getirilebilir, verileri kullanarak iktidarlar halkın zaten küçük olan ekmeğini daha da azaltabilir.


