Derine inmek gerek! Yerin üstü artık tehlikeli
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
İsrail-İran savaşı ile yeraltındaki askeri üslerin önemi bir kez daha gözler önüne serildi. İran'ın uranyum zengileştirme programını yürüttüğü iddia edilen 'Fordo Nükleer Santrali'nin yanı sıra balistik ve hipersonik füzelerini de yer altındaki korunaklı üslerde saklanması, Türkiye'nin bu alandaki durumunu merak konusu haline getirdi. Türk savaş uçaklarının yer üstünde konuşlandığı barınakların (shelter) bombalara karşı dayanıklı olduğu ve NATO standardında hizmet verdiği bilinse de; söz konusu korunakların, nüfuz edici bombalara karşı sınırlı koruma sağlayacağı belirtiliyor.

Stratejistlere göre, yüksek isabetli mühimmatlar, kamikaze dronlar ve seyir füzeleriyle şekillenen yeni savaş konsepti, sadece hava ve kara unsurlarını değil, yerin derinliklerini de harp sahnesine dahil ediyor. Modern savaş teknolojisinin geldiği bu noktada, açıkta kalan her askeri varlığı potansiyel bir hedef haline gelirken, ülkelerin askeri üs ve mühimmatlarını yüzeyin altına taşıması ise bir zorunluluk olarak değerlendiriliyor.
180 METRE DERİNDENATO ülkeleri arasında bu alanda öne çıkan örnekler ise oldukça dikkat çekici. ABD’nin Colorado eyaletindeki Norad üssü, yaklaşık 180 metre derinliğe inşa edilmiş ve 4 megatonluk nükleer patlamaya dayanıklı şekilde tasarlanmış bir komuta merkezine sahip. Norveç’te dağın içine oyulmuş Olavsvern Denizaltı Üssü ise 900 metre uzunluğundaki iç tünel ağı ve sismik yalıtımlı hangarlarıyla yeraltı üslerinin teknik üstünlüğünü ortaya koyarken; İsrail’in Negev Çölü’ne gömdüğü nükleer başlıklı Jericho füzelerini barındırdığı iddia edilen üsler ise askeri sır perdesiyle örtülü.
600 MİLYON DOLARMühimmat ve füze depolanan bu üslerde ayrıca radar sistemleri, iletişim ağları, nükleer-biyolojik-kimyasal (NBC) filtreleme sistemleri, elektromanyetik darbe (EMP) ve şok emici yapıların bulunduğu da açık kaynaklardan yansıyan bilgiler arasında. Bu yapıların maliyeti kilometre başına maliyeti 400 ila 600 milyon dolar arasında değişse de, yüksek tehdit ortamında sağladıkları caydırıcılık artı değer olarak kabul ediliyor.
Yeraltı askeri üs ve depolama alanları açısında Türkiye’ye bakıldığında tablo oldukça farklı. Askeri kaynaklara göre, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kullandığı mühimmat ve füze depolarının büyük çoğunluğu yüzeye çok yakın konumlanmış durumda. Açık kaynaklara göre, Konya, Kayseri, Polatlı, Elmadağ, Kırıkkale, Afyon gibi stratejik bölgelerde bulunan mühimmat depolarının büyük kısmı 20 metreden daha sığ derinlikte inşa edilmiş durumda. Sığınak delici bomba, balistik füze tehdidi ve kamikaze dronların yaygınlaştığı yeni savaş konseptinde ise mevcut korunakların olası tehdit durumunda bazı güvenlik riskleri olabileceğine dikkat çekiliyor.

Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş ise, Türkiye'de korunaklı birçok savaş harekat merkezi olduğunu belirtirken, "Kara birliklerimiz olası tehdit durumunda arazide olacağından yer altı üs ve tesislerine ihtiyaç duymazları. Ancak hava ve füze sistemlerimizin yer altında muhafazasına yönelik İran veya İsrail'deki gibi yapılarımız söz konusu değil. Askeri ve savunma stratejilerine yönelik yorum yapanların '2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD güdümlü politika düşünce yapısını iyi analiz etmeleri lazım. Bu düzeyde ileri sistemler yapmaya kalktığınızda Türkiye’de başarılı olamıyorsunuz. Çünkü herkes aynı hedefte birleşmiyor" dedi.
SAKLANARAK KAZANILMAZEmekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş ise hem yer altı hem yer üstü savunma kabiliyetlerini birlikte güçlendirilmesi gerektiğinin belirtirken, "Ancak unutmamak gerekir ki, dünyanın parasını da harcasanız, sadece yerin altına saklanarak olası bir savaşı kazanamazsınız. Sitemlerin entegre çoklu modellemeler şeklinde olması gerekir" diye konuştu.
Kaynak: Web Özel


