Döviz rezervi üzerindeki ‘CHP riski’ sürüyor Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
İktidarın CHP üzerinde yargı yoluyla yarattığı siyasi baskının döviz rezervleri üzerinde yarattığı risk devam ediyor. CHP İl Başkanlığı’na kayyum atanmasıyla 6.4 milyar dolar eriyen rezervin ancak 2 milyar dolara geri geldi. CHP kurultay davasının ertelenmesiyle piyasalarda yaşanan rahatlık kısa sürdü.
CHP kurultayının iptali için açılan davada kararın 24 Ekim’e ertelenmesi, İstanbul’a kayyum atamasıyla bozulan piyasalarda, ilk aşamada sevinçle karşılandı. Hisse senetlerinde yarım günde yaşanan yüzde 6’lık artış, sevincin en önemli sonucuydu. Ancak ertesi günden başlayarak, bu coşkunun kesildiğini gördük.
Ertelemeye piyasaların erken sevinmiş olabileceğini söylemiştik; hafta içindeki verilerle, ilk andaki coşkunun yerini temkinli tutuma çevirdiğine şahit olduk. Karar günü döviz rezervlerinde meydana gelen günlük artış 2 milyar doları bulurken, ertesi gün rezervlerde hareket görülmedi. Üçüncü gün 500 milyon dolar arttı, sonrasında rezervde bir değişiklik olmadı.
Erteleme günü hukukçuların “24 Ekim’de artık mutlak butlan kararı çıkamaz” açıklamaları piyasaları rahatlatmıştı. Ancak hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “o tarihte mutlak butlan mı çıkar, başka karar mı, göreceğiz” demesi, piyasaların iyimserliğini kaybettirdi.
Daha sonra iktidarın mahkeme üzerindeki baskısının devam ettiği, kurultayın hâlâ iptal olma tehlikesi bulunduğu, 21 Ekim’de olağanüstü kurultaydan çıkacak kararın bile bozulabileceği yönündeki yorumlar, piyasaları iyice tedirgin etti.
Bu arada iktidarın CHP’li belediye yönetimleri üzerindeki baskısını devam ettirip, “İstanbul’da ilçe belediye başkanlarını tutuklayarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluğu alma planları” kamuoyuna yansıdı.
FED DE HEYECAN YARATMADI
Bununla birlikte bazı ilçe belediye başkanlarına, “AKP’ye geçmezsen tutuklanacaksın” diye önceden haber verildiğini gösteren haberler, CHP üzerindeki, her halde, artarak devam edeceğini gösteren gelişmeler oldu.
Tüm bu baskılar, toplumda olduğu gibi piyasalarda da, “artık seçim sandığını işlevsiz kılma planlarının devrede olduğu” yönündeki algının büyümesine yol açıyor. Tüm bunlar ise piyasalarda, “siyasi gerginliğin önümüzdeki süreçte devam edeceği, bunun ekonomik istikrarı tehdit edeceği” beklentisi oluşturuyor.
Piyasaların beklentisi siyasi havanın yumuşamasına ek olarak, ABD Merkez Bankası Fed’den seri faiz indirimleri kararının gelmeye başlaması yönündeydi. Fed faizi indirdi ama kararın ABD’de, uluslararası piyasalarda ve bizde, eski indirimlere kıyasla, önemli bir heyecan yaratmadığını gördük.
Bunun nedeni iktisatçılar ve piyasalarda, kararın “enflasyon verileri iyi değil ama buna rağmen Fed siyasi baskıyı azaltmak için indirime mecbur kaldı” izlenimi yaratmasıydı. Bu nedenle, örneğin altın fiyatlarında beklenen artış yaşanmadı, uzun vadeli tahvil faizleri indirim günü düşüp, sonra yeniden yüzde 4’ün üzerine çıktı.
Fed’in faiz indirimleri ve bunların seri biçimde süreceği beklentisi, ABD’de düşen faizler nedeniyle bizim gibi ülkelere yüklü fon girişlerinin artacağı, özellikle borsada yeni artış furyasının başlayacağı gibi umutlar yaratmıştı. Ancak Fed faiz indirimi üzerindeki şüpheler fon girişlerine yol açmadığı gibi, orta vadede giriş beklentisini de azalttı.
ENFLASYON VE FAİZ ETKİSİ
Şu anda “piyasalardaki havanın karamsar olmadığını ama iyimser de denilemeyeceğini”, piyasa oyuncuları da söylüyor. Temkinli bir tutumun devam etmesi gerektiği konusunda genel bir yargının oluştuğu görülüyor.
Eylül sonu bilançolarında fazla kâr yazmak için iyimser haber algılamak isteyen piyasalar, bu eğilime rağmen, mecburen temkinli tutum içine girdiler ve bunun uzun süre devam etmesi bekleniyor.
Merkez Bankası’nın eylül enflasyonunun yüksek çıkacağı konusunda piyasaları hazırlamak için yaptığı son açıklaması da “faiz indirimlerinin seri biçimde devam edeceği” beklentisini iyice zayıflattı.
Şişirilen beklentilerin gerçekleşmediği takdirde karamsarlığı büyüttüğünü bir kez daha yaşayabiliriz.


