Dünyada 9 nükleer güç: Hangi ülkenin silahı daha caydırıcı? Dış Haberler
Haberturk sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
1968’de imzalanan ve 1970’de yürürlüğe giren NPT, nükleer silaha sahip olmayan ülkelerin bu silahları edinmesini engellemeyi ve mevcut nükleer güçlerin de bu silahlardan zamanla vazgeçmesini hedefliyordu.
Ancak düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace’in analizine göre, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden bu yana geçen yarım yüzyıllık dönemde nükleer silahların yayılması tam anlamıyla önlenemedi ve nükleer güçler arasında silahlanma devam etti.
İsrail-İran hattında yaşanan son gelişmeler neler? Haberi Görüntüle
SIPRI’nin 2024 raporuna göre, dünya genelinde nükleer başlıkların %90’ından fazlası hâlâ ABD ve Rusya’nın envanterinde bulunuyor.
ABD ve Rusya: Yeni nesil silahlanma yarışıABD ve Rusya, Soğuk Savaş’tan bu yana nükleer silah kapasitelerini azaltmak için birçok anlaşmaya (START, New START gibi) imza atmış olsa da, son yıllarda her iki taraf da yeni nesil hipersonik silahlar ve düşük verimli taktik nükleer başlıklar geliştirme çabasını sürdürüyor.
CSIS uzmanlarına göre, bu durum “klasik stratejik caydırıcılığın” sınırlarını zorluyor ve “kullanılabilir nükleer silah” kavramını tekrar gündeme getiriyor.
ABD’nin envanterinde hâlen yaklaşık 1700 aktif konuşlandırılmış başlık bulunurken, Rusya’nın aktif başlık sayısı 1600 civarında.
Çin: Sessiz ve istikrarlı yükselişÇin, nükleer stratejisini bugüne kadar “minimum caydırıcılık” doktrini üzerine inşa etti. Ancak IISS raporlarına göre Pekin, son beş yılda nükleer kapasitesini hızla artırmaya başladı.
Hedef, 2030’a kadar 1000 civarında başlık seviyesine ulaşmak. Çin’in bu hamlesi, özellikle Hint-Pasifik bölgesinde stratejik dengeleri derinden etkileyebilir.
Hindistan ve Pakistan: Tehlikeli bölgesel rekabetHindistan ve Pakistan, Güney Asya’da nükleer dengeyi şekillendiren iki ülke. Carnegie India analizlerine göre, her iki ülke de stratejik caydırıcılığı “sınırlı ama yeterli” düzeyde tutmaya çalışıyor. Ancak son yıllarda yaşanan sınır çatışmaları ve diplomatik gerilimler, nükleer risklerin tırmanabileceğine dair kaygıları artırıyor.
Hindistan’ın yaklaşık 170 başlığı, Pakistan’ın ise 165 başlığı olduğu tahmin ediliyor.
Kuzey Kore: Küçük ama tehlikeli cephanelikKuzey Kore, 2003 yılında NPT’den çekilerek “fiilen nükleer güç” statüsüne geçti. SIPRI ve RAND Corporation raporlarına göre, Pyongyang yönetiminin elinde 30-50 arası nükleer başlık bulunduğu tahmin ediliyor.
Ancak asıl tehlike, Kuzey Kore’nin başlıkların miniaturizasyonunda ve kısa menzilli füzelerle taktik kullanım kabiliyeti kazanmasında yatıyor.
İsrail: Stratejik belirsizlikİsrail, nükleer silah kapasitesini resmen ne inkâr ne de kabul eden “stratejik belirsizlik” politikası yürütüyor.
ICAN ve SIPRI kaynaklarına göre İsrail’in 80 ila 100 başlık arasında nükleer silaha sahip olduğu tahmin ediliyor. İsrail’in bu kapasiteyi gerek İran’a karşı, gerekse bölgedeki diğer tehditlere karşı caydırıcılık amacıyla koruduğu düşünülüyor.
İran: Sınırda bir nükleer programİran, 2015 yılında yapılan JCPOA (Ortak Kapsamlı Eylem Planı) ile uranyum zenginleştirme programını sınırlamayı kabul etmişti. Ancak son yıllarda JCPOA’nın fiilen çökmesiyle birlikte İran, zenginleştirilmiş uranyum seviyesini %60’lara kadar yükseltti.
U.S. National Intelligence Council ve IAEA raporlarına göre, İran hâlen nükleer bomba üretimine yönelik doğrudan bir karar almamış olsa da, silahlanmaya teknik olarak çok daha yakın bir noktada bulunuyor.
SIPRI 2024 verileri: Dünyadaki nükleer başlıklarSIPRI’nin 2024 yılı Ocak ayı verilerine göre, 9 nükleer güç ülkesinin toplam askerî nükleer başlık sayısı yaklaşık 12 bin 100 adet. Bunun:
???? 5580’i Rusya’da
???? 5250’si ABD’de
???? 500-600 arası Çin’de
???? 290 Fransa’da
???? 225 Birleşik Krallık’ta
???? 170 Hindistan’da
???? 165 Pakistan’da
???? 80-100 İsrail’de
???? 30-50 Kuzey Kore’de bulunuyor.
Yeni bir nükleer dönemin eşiğinde mi?ICAN ve Carnegie Endowment analizlerine göre, dünya nükleer silahların tamamen yasaklanması yolunda ilerlemekten uzak. Aksine, özellikle hipersonik ve düşük verimli nükleer silah geliştirme trendiyle, daha karmaşık ve daha tehlikeli bir nükleer çağın eşiğinde olabiliriz.
Ukrayna savaşı sonrası Rusya’nın nükleer söylemi sertleşirken, ABD ve NATO’nun nükleer silah politikası da yeniden şekilleniyor. Bu da nükleer silahların, sadece caydırıcılık değil, günün birinde kullanılması tartışmasının da yeniden alevlenmesine yol açıyor.


