Dünyanın dört bir yanından akın akın geliyorlar... Saç ekimi out, Türkiye acı dolu estetik operasyonunun yeni merkezi Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Türkiye, saç ekimi turizmindeki ününe sıra dışı ve acı verici yeni bir halka ekliyor: estetik amaçlı bacak uzatma ameliyatı. Başlangıçta tıbbi bir zorunluluk olarak uygulanan bu operasyon, şimdi "kısa boylu olmanın" yarattığı toplumsal baskıdan kaçmak isteyen dünyanın dört bir yanından gelen hastalara umut satıyor.
Birkaç santimetre uğruna on binlerce doları ve aylarca sürecek acıyı göze alanlar için Türkiye, düşük maliyetiyle yeni bir cazibe merkezi haline geldi.
Son kabul edilebilir önyargı: Kısa boylu olmakPeki, bir insan neden böyle zorlu bir süreci göze alır? Toplanan tanıklıklar, boyun modern toplumda bir damga olmaya devam ettiğini gösteriyor.
The Guardian'a konuşan bir hasta, durumu "Kısa boylu olmak, toplumdaki son kabul edilebilir önyargıdır" sözleriyle özetliyor. Araştırmalar da bu görüşü destekliyor: Avustralya'da yapılan bir çalışma, kısa boylu erkeklerin daha az kazandığını, Hollanda'daki bir araştırma ise çiftlerin sadece %7,5'inde kadının erkekten uzun olduğunu ortaya koydu.
Psikiyatristler, bu takıntının "beden dismorfisi" adı verilen, kişinin görünümündeki hayali kusurlara saplantısı durumuna dönüşebileceği uyarısında bulunuyor.
Acı dolu bir süreçKozmetik bir işlem gibi pazarlansa da, bacak uzatma tekniğinin kökeni 1950'ler Sovyetler Birliği'ne ve savaş yaralarını iyileştirme çabalarına dayanıyor. "Distraksiyon osteogenezisi" olarak bilinen yöntemde, femur veya tibia kemiği cerrahi olarak kesiliyor. Ardından kemiğe, her gün yaklaşık bir milimetre uzatılan harici veya dahili bir metal cihaz yerleştiriliyor. Vücut, bu açılan boşluğu yeni kemik dokusuyla dolduruyor.
Bu uzama evresi 2-3 ay sürerken, yeni kemiğin sertleşmesi ise 3 ayı daha bulabiliyor. Hastalar, tam iyileşmenin bir yılı rahatlıkla geçebildiği bu süreçte koltuk değneği veya tekerlekli sandalye kullanmak, yoğun fizik tedavi görmek ve sürekli ağrıya katlanmak zorunda kalıyor.
Süreç, her zaman istenen sonuçla bitmiyor. Ameliyat sonrası kan pıhtılaşması (akciğer embolisi) nedeniyle ölüm riski bulunuyor. The Guardian, bu nedenle hayatını kaybeden Suudi bir hastanın durumunu aktarırken, BBC ise Elaine Foo'nun acı dolu hikayesini paylaştı: 50.000 Sterlin ödediği ameliyat sonrası metal çivinin kemiğini delmesi, iyileşmeyen kemikler ve sekiz yıl süren sekiz farklı ameliyat. Foo, bugün hareket kabiliyeti sorunları ve travma sonrası stres bozukluğu ile yaşıyor. Cleveland Clinic'e göre riskler arasında sinir hasarı, eklem sertliği ve kronik ağrı da bulunuyor.
Milyarlarca dolarlık pazarTüm risklere rağmen küresel pazar büyüyor ve beş yıl içinde 8,6 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye'nin bu pazardaki en büyük avantajı ise fiyat. ABD veya İngiltere'de 150.000 dolara kadar çıkabilen ameliyat, Türkiye'de hastane ve fizyoterapi dahil yaklaşık 32.000 dolara mal oluyor. Bu durum, Çin gibi ülkelerde yasaklanan, İngiltere'de ise sadece tıbbi zorunluluk halinde karşılanan operasyon için Türkiye'yi ve ABD'yi özel sektörün cenneti haline getiriyor.
Ameliyatı olanların %90'ı bunu bir sır gibi saklarken, bazıları içinse bu bir statü göstergesi. Peki, birkaç santimin bedeli ne? Sekiz yıl acı çeken Elaine, BBC'ye "Bugün biri bana tekrar yapar mısın diye sorsa, kesinlikle hayır derdim" diyor.
Asıl soru ise belki de şu: Hangisi daha çok can yakıyor; kemiklere saplanan metal çubuklar mı, yoksa insanları asla yeterince "uzun" hissettirmeyen toplumsal baskı mı?


