SonTurkHaber.com
close
up
‘Ebeveynler yasaklayarak değil ikna ederek yol almalı’

‘Ebeveynler yasaklayarak değil ikna ederek yol almalı’

SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.

Geçen hafta İstanbul’da çocukları konu alan iki önemli konferans gerçekleşti. İkisine de
hem yerli hem yabancı, alanında uzman, çok önemli isimler konuşmacı olarak katıldı. Acıbadem Üniversitesi ve İmdat Derneği işbirliğiyle düzenlenen Uluslararası Şiddeti Anlama, Tüm Boyutlarıyla Çocuk İstismarı konferansında Türkiye’de yaşananlar mercek altına alınırken siber istismar ve akran zorbalığında durumun ne kadar ciddi olduğu ortaya kondu. Bireylere, ailelere ve kurumlara danışmanlık hizmeti veren Psikoloji İstanbul tarafından düzenlenen Güvenli Yuva Konferansı’ndaysa toplumda ve aile içinde yaşanan vahim olaylara karşı güvenli bir yuvanın nasıl inşa edileceği anlatıldı. Acıbadem Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Mehmet Oğuz Polat’la Türkiye’de şiddet ve çocuk istismarı hakkında son durum değerlendirmesi yaptık. Güvenli Yuva Konferansı’ndan da öne çıkan başlıkları da derledik.

‘Siber istismar her şeyin önüne geçti’

Prof. Dr. Mehmet Oğuz Polat, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı

◊ Konferansta çocuk istismarı tanımının nasıl değiştiğini anlattınız. İstismarın dört ana türüne siber istismarı da eklediniz. Siber istismar nedir?

1986’da tanımlanan istismar türleri fiziksel, cinsel, duygusal ve ihmalkârlıktı. Bugün dijital ortamın yaygınlığıyla siber istismar öne çıktı. Artık herkes internette ve böylece bir siber şiddet gelişti. Artık bu, diğer türlerin önüne geçti.

◊ Neler yaşanıyor, neler gözlemliyorsunuz?

Gençler interneti e


beveynlerinden daha iyi kullanıyor. Bu da denetimi zorlaştırıyor. Ayrıca siber ortamlarda insanları kandırmak çok daha kolay. ‘Grooming’ dediğimiz kandırarak istismara hazırlama süreci özellikle adölesan (ergen) kız çocuklarını hedef alıyor. Sahte profillerle arkadaşlık kurup ardından çıplak fotoğraf istiyorlar.

◊ Ve sonrası şantaj, tehdit değil mi?

Evet. Samsun’da lise birinci sınıf öğrencisi bir kız, buluşmaya gittiğinde karşısına 60 yaşlarında biri çıkıyor. Masaya kızın gönderdiği fotoğrafları koyup “Şimdi benimle otele geleceksin, yoksa bunları yayarım” diyor. Kız, öğretmenine durumu anlatıyor ama ailesinden korktuğu için şikâyet edemiyor, evden kaçıyor.

◊ Bir de ‘dark web’ tehlikesi var...

Evet, siber ortamın karanlık yüzü. Çocuklara yönelik en ağır suçların yayıldığı yer haline geldi. Çocuk pornografisi gibi suçlar çok yüksek hacimli ve kontrolü neredeyse imkânsız. Ayrıca ‘cyberbullying’ (siber zorbalık) dediğimiz akranlar arası zorbalık da gençlerde intihar sebeplerinden biri haline geldi.

◊ Siber ortamda akran zorbalığı nasıl yapılıyor?

Sürekli mesaj atarak, aşağılayarak, görüntülerini yayarak damgalıyorlar. Bu damgalama arkadaş çevresinde dışlanmaya, psikolojik travmalara neden oluyor.

Yaptırım ve iletişim

◊ Nasıl önlemler alınmalı? Tavsiyeleriniz neler?

Cinsel istismarın ötesinde, bundan para kazanan çocuk sömürüsü söz konusu. Çocuk fuhuşu ve pornografisi en yaygın alanlar. Dark web yaygınlaştıkça önlemek zorlaşıyor. Dolandırıcılıktan suiistimale kadar pek çok suç siber ortamda işleniyor. Bizde de bir siber suçlar dairesi var ama sistem hep arkadan geliyor. Aslolan, suç işlenmeden önüne geçmek. Bunun yolu iki temel adımdan geçiyor: Cezai yaptırımlarda netlik ve çocuklarla sağlıklı iletişim. Suçlulara caydırıcı cezalar verilmezse herkes “Ben de yaparım” diyebilir. Örneğin iki çocuğunu öldüren birini 8 yıl sonra serbest bırakırsanız bu caydırıcı olmaz. İkincisiyse açık, güven temelli bir ebeveyn iletişimi.

◊ Pozitif iletişimde nasıl ilerlemek gerekir?

Yasaklayarak değil, ikna ederek yol almak. İnterneti yasaklamak mümkün değil. Toplumu ve ebeveynleri bu konuda eğitmek gerekiyor. Ama burada da ‘fenomen anneler sendromu’ gibi yeni riskler var.

◊ Nedir bu sendrom?

Çocukların her anını sosyal medyada paylaşan ebeveynler var. Banyo görüntüleri bile yükleniyor. Bu görüntüler pedofillerin eline geçtiğinde ne olacağını düşünmek bile korkutucu. Açık hesaplardan yayılan görüntülerin kontrolü yok.

◊ Konferansta kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinden de bahsettiniz. Bu da çocuk sömürüsü değil mi?

Kesinlikle öyle. Genellikle başlık parası karşılığında yapılıyor. Yasak diyoruz ama uygulamada yeterli adımlar atılmıyor. Biz Sabancı Vakfı ile Şanlıurfa’da bir proje yürütüyoruz. Oradaki bir baba şöyle dedi:
“15’ine gelince evde mi tutacağım? Masraf olmasın, başına iş gelmesin diye evlendiriyorum.”

◊ Yıllardır kanıksanmış bu zihniyeti değiştirmek sizce mümkün mü?

Sosyal problemler uzun vadeli çalışmayla çözülür. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi 1989’da imzaladık. Buna göre ‘0-17 yaş arası bireydir’ diyoruz ama uygulamada çocuk hâlâ ailenin bir malı gibi görülüyor. Baba “Ben ne dersem o olacak” diyor. Çözüm, kız çocuklarını eğitime dahil etmek. Üretime katılan, işgücüne giren kadın toplumun dönüşümünü sağlar. Zorunlu eğitim bu yüzden şart. Mevcut sistemle mümkün değil.

Güvenlik önemli


◊ Bir de suça sürüklenen çocuklar var...

‘Risk altındaki çocuklar’ dediğimiz grup. İstismara uğrayıp büyüdükçe evden kaçıyor, sokakta yaşıyor, madde bağımlısı oluyor, çetelere karışıyor. Örneğin İstanbul’da 15 yaşındaki bir çocuk, bir başka çocuğun, Mattia Ahmet Minguzzi’nin ölümüne neden oldu. Bıçağın suç aleti sayılmaması toplumun vicdanını yaraladı. Yani bu değerlendirmeler toplum vicdanını çok yaralıyor. Çünkü her şeyin başı güvenlik. Yani ben çocuğum sokağa çıktığı zaman güvenliği hakkında soru işareti taşıyorsam, o evde, o hayatta, o toplumda problem vardır.

◊ Bu tip kararların suça teşvik niteliği taşıdığını düşünüyor musunuz?

Kesinlikle düşünüyorum. ‘Çocuk’ diyerek cezasız bırakmak yanlış. 15 yaşında biri suç işlerse hemen rehabilite edilmeli. Biz o çocuğa bunun kötü bir şey olduğunu, bir yaşamı sonlandırmanın yapılabilecek en ağır suç olduğunu mutlaka anlatabilmeliyiz. O yüzden bu yüzyılda, geldiğimiz noktada eski kalıplar içerisinde kalabilmek çok kolay değil.

‘Benim yaşadığım travmayı o yaşamasın’ kaygısı ilişkiyi zedeleyebilir

Depremler, yangınlar, protestolar, sosyal çalkantılar, şiddet, çocuk istismarları, siber suçlar derken tüm yaşananlar toplumsal hafızamızda derin izler bırakıyor. Ve bu kırılganlığın yükünü en sessiz şekilde ama en derinden taşıyanlar çocuklar. Yetişkinler olarak bizler stabil kalmaya çalışıyoruz. Ancak bu hayata devam etme çabası içinde çocuklar zaman zaman duygusal anlamda yalnızlaşabiliyor. Uzmanlara göre çocuklar yaşananları bizim kadar anlayamasa da
bizimle aynı şiddette hissediyorlar. Ancak
yine de çocukların güven duygusunu yeniden inşa etmek, sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olmak ve geleceğe umutla bakmalarını sağlamak mümkün. İşte bu konuyla ilgili Psikoloji İstanbul, Güvenli Yuva Konferansı adlı, herkese açık bir etkinlik düzenledi. Konferansa alanında uzman yabancı psikologlar da katıldı. Uzmanlara göre güvenli bir yuva inşa etmenin yolu ilk olarak anne karnında başlıyor ve bebeklikten ergenlik çağının sonuna kadar bu süreç ebeveyn şefkatiyle devam ediyor. Güvenli bağlarla büyüyen çocuklar, gelecekte işbirliğine dayalı, şefkatli bir toplumun temelini oluşturuyorlar. Konferansa katılan Notre Dame Üniversitesi’nden psikolog Darcia Narvaez ve oyun terapisti Lisa Dion ebeveynlere şu tavsiyelerde bulundu:

9 temel destek

Psikolog Darcia Narvaez’e göre insan, işbirlikçi ve sosyal olmak üzere evrimleşse de,
bu doğasını sürdürebilmesi için 9 temel desteğe ihtiyaç duyuyor. Bunlar hoş karşılandığımız bir sosyal ortam, sakin bir doğum süreci, güvenli bağlanma ilişkileri, pozitif dokunuş, çocuk merkezli emzirme, doğayla temas, serbest oyun, mentorluk ve toplulukla iyileştirici pratikler olarak sıralanıyor. Narvaez erken çocukluk döneminde sağlanan sevgi dolu temasın, duygusal düzenleme ve beyin gelişimi için kritik olduğunu savunuyor. Annenin sütü bile bebeğin ihtiyacına özel içerik üretiyor. Bu unsurlar çocuğun ‘Ben
iyi miyim, dünya iyi mi’ sorularına olumlu cevap verebilmesini sağlıyor. Güvenli bağlarla büyüyen çocuk, gelecekte işbirliğine dayalı, şefkatli bir toplumun temelini oluşturuyor.

Kazan-kazan yöntemi

Ergenlik, gençlerin ‘Ben kimim’ sorusuna cevap aradığı, ebeveynlerinin inançlarını, değerlerini sorguladığı, kendi kimliğini oluşturmaya çalıştığı bir dönem. Oyun terapisti Lisa Dion
ergenin isyanlarının sağlıklı gelişimin bir parçası olduğunu söylüyor. Anne-babalara düşense bu isyanı bastırmak değil, güvenli sınırlar içinde yönlendirmek.

Ergenin saçını radikal bir renge boyaması, piercing takması, farklı müzikler dinlemesi gibi riskli görünen davranışları aslında ‘Ben buradayım’ çağrıları. Ebeveyn çocuğunun kendini ifade etmesine alan açtığında bağ güçleniyor. Bağ varsa sınır da işe yarıyor. Yoksa genç başka bir ‘yuva’ arıyor. Dion’un önerdiği en etkili yöntemlerden biri ‘kazan-kazan’ yaklaşımı: Genç keşfetmek istiyor, ebeveyn korumak. İkisi bir arada mümkün. Bir partiye gitmek isteyen çocuğa “Gitme” demek yerine “Güvende olmanı istiyorum, saat kaçta döneceğini bilirsem gelip seni alabilirim. İkimiz için de iyi olur” demek ilişkinin hem güvenini hem saygısını besliyor.

Lisa Dion’a göre ebeveynin kendi gençliğiyle yüzleşmesi de önemli. Çocuğun davranışı, ebeveynde eski korkuları tetikleyebilir. ‘Benim yaşadığım travmayı o da yaşamasın’ kaygısıyla alınan kararlarsa ilişkiyi zedeleyebilir. Bu yüzden tepki vermeden önce durmak, duyguyu tanımak ve sonra yeniden ‘anne-baba’ olarak konuşmak gerekiyor. Çocuğun güçlü yönlerini fark etmek, onu olduğu gibi kabul etmek, ‘bizim gibi olması’ için baskı kurmamak... Güvenli bir yuvadan ayrılıp keşfe çıkan genç, eğer özdeğerleriyle donanmışsa ve döneceği bir yer olduğunu biliyorsa, dünyaya daha sağlam adımlarla karışıyor.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:97
embedKaynak:https://hurriyet.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 01 Haziran 2025 07:36 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Belediye aracıyla alkollü kaza

02 Ağustos 2025 07:06see183

Putin in gizli haritası ortaya çıktı! Her zaman Rus topraklarının bir parçası diyerek o bölgeleri işaret etti

01 Ağustos 2025 17:27see165

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç müjdeyi verdi! Bankalar Birliği’nden çıkmamıza ramak kaldı!

01 Ağustos 2025 16:10see165

Son dakika: Tarihe çimento bulaştı mı? Çimento yapıda değil analizde çıktı Son dakika haberleri

01 Ağustos 2025 13:50see160

2 Hayat bizi bıraktı Fatma Barbarosoğlu

01 Ağustos 2025 04:13see120

Fareli köyün kavalcısı Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 05:02see114

Endonezya da yanardağ patlaması: 10 kilometre kül püskürttü Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 21:16see113

Cumhurbaşkanı Erdoğan a özel koreografi: Bir yanda Ayasofya, diğer yanda Kubbetü s Sahra

01 Ağustos 2025 20:42see111

Filistin Ulusal Konseyi: Gazze Şeridi nin uluslararası afet bölgesi ilan edilmesinin zamanı geldi

01 Ağustos 2025 16:36see111

Bir vatandaş yaya geçidine park edilen otomobile gereken tepkiyi verdi

01 Ağustos 2025 16:55see111

Rusya dan dikkat çeken ABD açıklaması

01 Ağustos 2025 21:06see111

Uzun yolculuklardan sonra bacaklarınız şişiyorsa dikkat! Bacak şişmesini önlemenin 5 etkili yolu

01 Ağustos 2025 08:29see111

“Müziğin sesini kıs” dedi bıçaklandı

01 Ağustos 2025 09:47see110

İmamoğlu ndan iktidara: Telaşın boşuna değil, çünkü gitme vaktin geldi!

02 Ağustos 2025 20:43see110

Diyanet’in cuma bağışları eskort kadınlara gitmiş! Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 07:19see110

2 Ağustos hava durumu! Meteoroloji den sağanak uyarısı

02 Ağustos 2025 06:07see109

Genç kızdan babasına kalplere dokunan hafızlık müjdesi herkesi duygulandırdı

02 Ağustos 2025 18:08see109

Yine o teşhir görüntüsü Sözcü Gazetesi

02 Ağustos 2025 05:40see108

Ben Gvir’e toplu sürgün sözü Ortadoğu Haberleri

01 Ağustos 2025 04:03see108

Artık uçaklarda sıvı taşınabilecek!

02 Ağustos 2025 17:56see108
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları