‘Eğer bir pusulanız, hayat felsefeniz yoksa her yöne savrulabilirsiniz’
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Feyyaz Şerifoğlu’nun geçmişinde iyi bir müzik kariyeri var. Oyunculuğun yanında müzikle hâlâ ilgileniyor. Bu yeni proje de onun için adeta biçilmiş kaftan. Çekime geldiğinde güzel sesinden ben de biraz şarkılar dinliyorum. Çok iyi görünüyor, evlilik ona yaramış. Bu nikâh sonrası verdiği ilk söyleşi. Projeden evliliğe başlıyoruz muhabbete...
◊ Geçen seneki ‘Hande Bizi Sezen’e Götür’ bu sene daha geniş bir kadroyla ‘Haydi Sezen’e Gidiyoruz’ olarak karşımızda...
Evet, 11 Ekim’de mabette yani Beşiktaş TÜPRAŞ Stadyumu’nda olacağız. Eski açıkta (Güney Tribün) 48 kişilik bir senfoniyle ve değerli arkadaşlarımla birlikte çok güzel bir konser yapmayı planlıyoruz, çok heyecanlıyız. Bu statta olması da benim için ayrı bir anlam taşıyor (Feyyaz koyu Beşiktaşlı). Bu arada oyunculuk yaparken müziği de doğru bir şekilde hayatıma sokmak istiyordum, bu proje tam olarak böyle bir proje, o yüzden çok keyifliyim.
◊ Sezen Aksu ve şarkıları hepimizin hayatında büyük yere sahip. Peki, Sezen Aksu sana ne ifade ediyor?
Bana göre Sezen Aksu, Türk pop müziğinin yüzde 90’ı. O hayatımızda olmasaydı ne olurdu düşünemiyorum bile. Hangi ruh halini taşıyorsanız, onun şarkılarının hep bir karşılığı vardır.
◊ Senin favori Sezen şarkın hangisi?
Çok var, o favori şarkılarımdan 4-5 tanesini o gece solo olarak söyleyeceğim ama şimdilik sürpriz olsun. Ayrıca düetlerimiz olacak. Tabii benim dışımda birçok isim daha var. Şimdiye kadar açıklananlar Alya, Ceren Sagu, Elif Doğan ve Müjde Uzman. 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’ne denk gelmesi de çok ayrı bir anlamda. TOÇEV ve PUDUHEPA&Kız Kardeşleri sosyal projesi işbirliğiyle TOÇEV standında satışa çıkacak Sezen Aksu bebekleriyle kız çocuklarının eğitimi desteklenecek. Aynı zamanda alacak olduğunuz her bilet TEMA Vakfı aracılığıyla bir fidana dönüşecek.
◊ Sen daha önce Ajda Pekkan’a vokal yapmıştın. Ajda da Sezen de Türk pop müziğinin en önemli isimleri arasında. Peki, sence Sezen mi Ajda mı?
İkisi de benim bebeklerim, ikisi de benim için çok şey ifade ediyor, net bir şekilde vereceğim bir cevap yok. İkisi de çok farklı renkte ve çok farklı zenginlikte. Eğer birini söylersem, diğerine haksızlık olur ve Türk pop müziği tarihine saygısızlık etmiş olurum.
‘İLK MESAJI BEN ATTIM’
◊ İki ay önce Kanal D haber spikeri Merve Dinçkol’la nikâh masasına oturdunuz. Nasıl tanıştınız?
‘Camdaki Kız’ dönemiydi, o da Kanal D’de çalıştığı için bir etkinlikte karşılaştık. Sonra sosyal medyada takipleşmeye başladık.
◊ İlk kim takibe aldı?
Instagram’dan ben ekledim. Sonra o da geri takibe aldı. Ufak ufak konuşmaya başladık.
◊ İlk mesajı kim attı?
İlk mesajı ben attım. Hatta o dönem arkadaşlarla tatil planı yapmıştık ama Marmaris taraflarında yangınlar başladı, biz de tatili iptal ettik. Haberleri izlerken başka bir kanalın haber sunucusunu çektim ve dedim ki “Sizin de işiniz bayağı zormuş”.
◊ Ne cevap geldi?
“Zor ama işimizin parçası” falan yazdı. Hiç aceleye getirmeden yavaş yavaş sohbete devam ettik ve öyle başladı.
◊ Merve’de seni çeken neydi?
Televizyondaki haliyle dışarıdaki normal hali arasında çok fark var. Biz nasıl oyunculuk yaparken kamera karşısında bir role bürünüyorsak, o da orada ana haber ciddiyetiyle haber sunuyor, belli bir diksiyonla karşımızda oluyor ama normalde hiç öyle değil. İlk buluşmamızda yaklaşık beş-altı saat oturduk ve bana yarım saat gibi geldi, “Burada bir şeyler oluyor” diye düşündüm. Eğlenceli, güler yüzlü, yaptığı işin farkında olan biri. Çok başarılı ve gerçekten insanların ona olan saygısını görünce benim de ona olan saygım arttı. Zamanla kaynaşmaya başladık.
◊ Evlilik, hayatında neleri değiştirdi?
Merve’yle flört aşamasındayken, bu kadın benim canım ciğerim, saçının teline zarar gelse mahvolurum diye düşünüyordum. Sevgiliyken son derece sahiplendiğimi düşünürken evlendikten sonra bu bir kat daha arttı. Onun dışında yaşayış tarzımızda hiçbir değişiklik yok.
◊ Bir insan karşısındakinin evleneceği kişi olduğunu nasıl anlıyor?
Bazıları “Daha ilk görüşte evleneceğim kişi bu dedim” derler. Ben öyle değilim; tanıdıkça, zaman geçirdikçe, ruh ikizim olduğunu anladıktan sonra o kafaya girdim.
‘SEKTÖR BİR TARAFA, AİLE HAYATI VE ARKADAŞLARIM DİĞER TARAFA’
◊ Ekran için yeni projelerin var mı?
Görüştüğümüz işler, okuduğum senaryolar var. Ama benim şöyle bir dezavantajım var; ‘Camdaki Kız’la çok üst noktadan başladım, bundan sonra da etkilendiğim bir şeyin içinde olmak istiyorum. O anlamda biraz bocalıyor, seçici olmaya çalışıyorum.
◊ Üç sene oldu herkes seni tanıyalı. Sevdin mi şöhreti?
Ben mesela vokalistlik yaparken de bir gün gerçekten kendimi herkese duyuracağımı bilerek yaşadım, adımlarımı hep o şekilde attım, aslında bu serüvene kendimi hep hazırlamıştım. O yüzden sudan çıkmış balık gibi olmadım.
◊ Seni en zorlayan yanı neydi?
Göz önünde olduğun sürece eleştiriye açık, savunmaya kendince hazır olman lazım, yoksa psikolojik olarak bunun altından kalkamazsın. Tabii özgürlüğün elinden alınıyor, daha önce rahat girdiğiniz yerlere hiç düşünmeden gidemiyorsunuz, bir şey yaparken iki defa düşünüyorsunuz. Eğer bir pusulanız, hayat felsefeniz yoksa her yöne savrulabilirsiniz.
◊ Senin pusulan neydi?
Ben çocukluk arkadaşlarımla sürekli görüşürüm. Sektör bir tarafa, aile hayatı ve arkadaşlarım diğer tarafa diye düşünerek yaşar, o değerlere sıkı sıkı tutunmaya çalışırım. Çünkü sizi her tarafa çekmeye çalışan onlarca ortam ve insan varken dirayetli, güçlü durmak gerekiyor.
‘KARADENİZ DAMARIM VARDIR’
◊ Rizelisin, Karadeniz damarın var mıdır?
Evet, bayağı Karadeniz damarım vardır. Sakin görünürüm ama Karadeniz’in denizi gibi bir anda parlayabilirim, fevriyimdir. Beş dakika sonra geçip gider.
◊ Yeşil ve maviyle büyümek hayatını nasıl etkiledi?
Doğa tutkunu oldum, denizi çok seviyorum, her yaz memlekete gidip balığa çıkıyorum, o değerlerden kopmuyorum.
◊ Tekirdağ’da tekstil mühendisliği okumuşsun...
Evet, 7,5 yılda bitirdim. Sürekli İstanbul’a gelip gidiyordum. Hafta sonları sahne alıyordum.
◊ Ajda Pekkan’a dört sene vokalistlik yapmışsın. Yolun nasıl kesişti?
Bir yıl kendi sahnemi aldım. Aslında vokalistliği bıraktım, single çıkarıp öne çıkma zamanı diye düşündüm. Bir arkadaşım aradı, “Hem Ebru Gündeş’e hem de Ajda Hanım’a vokale gidiyorum, sahnelerim çakışıyor. Ben seni söyleyeceğim” dedi. Beni ancak Ajda Pekkan döndürebilirdi ve “Tabii” dedim. Bir sahne için gitmiştim ve devamlılığı istendi. Dört sene beraber çalıştık.
◊ Unutamadığın bir anın var mı?
Alanya’da sahnedeyken 50 bin kişi falan karşımızdaydı. İnanılmaz bir atmosfer vardı. Beni öne çıkardı, birkaç şarkı söylemiştim. Oradaki o hissiyatı unutamıyorum.
◊ Müzikte her şey yolundayken oyunculuk nereden çıktı?
Aslında müzik yaparken de oyunculuk eğitimi alıyordum. Şan, diksiyon falan hep hazır olmak lazım bir şeyler için. Pandemi dönüm noktam oldu. Müziğin durduğu bir anda diğer tarafa da eğilmek istedim. Menajerim Mert Siliv’le beraber iki hoca tuttuk, çalışma yaptık. Sonrasında ‘Kırmızı Oda’ geldi. Deneme çekimine gittim, ertesi sabah setteydim.
◊ Hayatının aşkı müzik mi oyunculuk mu?
Nasıl ki Sezen veya Ajda diyemedim... Müzikle oyunculuk arasında da bir seçim yapamıyorum. Birinde canlı, kanlı sahne yapıyorsun, o reaksiyonu aldığındaki hissiyat başka. Diğerinde bir hafta bir şey çekiyorsun, o bölüm yayımlandıktan sonra insanların tepkisini görüyorsun ve bambaşka karakterleri canlandırıyorsun.


