Ekonomide daralma işsizlikte artış başladı Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Dün açıklanan yılın ilk üç ayına ilişkin büyüme rakamları ve yeni işsizlik oranları, ekonomideki sıkışma tablosunu açıkça göstermeye başladı.
Bu tabloya “düşürülemeyen yüksek enflasyonu” eklediğimizde, bir kısır döngüye girdiğimizi söyleyebiliriz. Çünkü uygulanan mevcut politikalar, bu tablonun önümüzdeki dönemde iyice ağırlaşacağını gösteriyor.
Türkiye ekonomisi, 2025’in ilk çeyreğinde, yıllık bazda yüzde 2 büyürken; bir önceki çeyreğe göre ise büyüme yüzde 1 olarak gerçekleşti. Bu oran tahminlerin biraz altında kaldı. Ancak daha önemlisi, 19 Mart Ekrem İmamoğlu krizinin ekonomideki asıl etkilerini, birinci çeyrekten sonra görmeye başladık.
Tekrar yükselen faizler nedeniyle talebin iyice durduğunu, üretimin buna bağlı olarak daha da gerilediği günleri yaşamaya, yeni başladık. Yani büyüme oranlarının yılın geri kalanında daha da düşmesi, eksiye geçmesi bekleniyor.
Büyümenin detaylarına baktığımızda; sanayi ve tarımda gerilemeler yani eksi değerler olduğunu görüyoruz. Hizmetler sektöründeki büyüme, azalmakla birlikte, yüzde 2’lik büyümeye büyük katkı vermiş.
Sektörlere baktığımızda ise; yine deprem konutları etkisiyle, inşaat ağırlıklı artış gözüküyor. Yani büyümenin kompozisyonu dediğimiz, sektörlere göre değişimi de, sağlıklı bir büyüme dağılımı olmadığını gösteriyor.
Yüzde 2’lik yıllık büyüme, Türkiye gibi bir ekonomiye göre, oldukça düşük bir oran. İşin bir kötü tarafı da; bu düşük büyümeye karşılık hâlâ Türkiye’nin ithalatı, ihracatından çok daha fazla büyüyor. Üstüne üstlük; yatırım malı veya hammadde değil, lüks tüketim malı ithalatı tam gaz artıyor.
ÜCRETLİNİN PAYI AZALACAK
Büyümeden alınan paylara baktığımızda; ücretlerin milli gelir içindeki payı ilk çeyrekte yüksek görünüyor. Ancak yılda bir kez yapılan zamlar nedeniyle, ilk çeyrekte bu oranın yüksek çıkması normal sayılmalı. Geçen yıl da benzer bir eğilim gözükmüştü.
Bu düşük ekonomik büyümeye karşılık enflasyonun düşürülememesi, yani artan hayat pahalılığı, bu tabloyu yılın geri kalanında bozacak. Yılın geri kalanında ücretlerin gelirden aldığı pay giderek azalacak. Buna karşılık, yüksek faiz devam ettiği için, faiz gelirlerinin payının giderek artacağı çok açık.
Bu tablo aynı zamanda gelir dağılımındaki çarpık yapıyı, çok açık biçimde ortaya koyuyor. Yüksek faize rağmen düşürülemeyen enflasyon gelir dağılımını bozmaya, yoksullaşmayı artırmaya devam ediyor.
Büyüme ile birlikte yeni işsizlik rakamları da belli oldu. TÜİK’in açıkladığı, manşet enflasyon dediğimiz, genel işsizlik oranı, aylardan sonra ilk kez nisan ayında yükseldi. İlk çeyrekte düşük büyümeye rağmen işsizlikte görülmeyen artış, Nisan’da düşüşe geçtiyse, büyümedeki gerileme, ikinci çeyrekte çok daha düşük olacak demektir.
BU TABLO SİYASETİ ETKİLER
Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı nisanda, 0.6 puan artarak, yüzde 8.6’ya çıktı. Bu oran yerine, bir süredir herkesin baz almaya başladığı, geniş tanımlı işsizlik oranı ise nisanda yüzde 32.6’ya yükseldi. Genç nüfusta genel işsizlik oranı yüzde 15.7 olarak belirlendi. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7.1 iken kadınlarda yüzde 11.5 olarak tahmin edildi.
Bu tabloyu değerlendiren Bakan Mehmet Şimşek “sürdürülebilir yüksek büyümeye geçiş için altyapının oluşturulduğunu” söyledi. Yani “büyüme düşük geldi ama sürdürülebilir yüksek büyüme için gereken enflasyonu düşürmek için bu şart” demeye çalışıyor.
Halbuki “2 yıldır bu sürdürülebilir yüksek büyümeye geçeceğiz diyoruz ama bunun için şart dedikleri enflasyonu da düşüremiyoruz.” Bu gerçeklik Bakanların bu tür yorumlarına olan güveni iyice azaltıyor. Bu güvensizlik ortamında, muhalefetin ara zam için başlattığı kampanya etkili olabilir.
Özetle; siyasi yargı kararları nedeniyle gerilen iç siyaset ikliminin, ekonomide belirginleşen sarmal nedeniyle, önümüzdeki dönemde iyice kızışması, bunun da ekonomiyi yeniden vurma ihtimali göz ardı edilemez.


