En iyi narkaotik polisi
Hurriyet sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Gizem: Gülay şahane bir konuyla geldim bu hafta. Okulun ilk haftası velilere özel bir konferans düzenlendi, adı ‘En İyi Narkotik Polisi Anne’. Ben önce katılmak istemedim ama Lorin’in öğretmeni “Hepinizin mutlaka katılmasını tavsiye ederim” deyince gittim. Bugüne kadar bu konularda yaptığım onca habere rağmen yeni şeyler öğrendim.
Gülay: Okulların veliyle daha ilk haftadan iletişim ve etkileşime başlaması da harika, konunun seçimi de... Bu mesele ‘Benim çocuğum yapmaz’ ya da ‘Daha küçük’ diye geçiştirilmeyecek kadar mühim. Kim konuştu, neler anlattı, bizimle de paylaşır mısın?
Gizem: Elbette. Narkotik şubeden genç bir polis memuru hepimizi bilgilendirdi. Ve senin de dediğin gibi ilk dikkat çektiği nokta ‘Benim çocuğum yapmaz’ kısmı oldu. “Hiçbir aile uyuşturucu bağımlılığını çocuğuna yakıştırmaz ancak gözünüz devamlı üzerinde olmak zorunda” diye başladı. Anneleri uyardı: “En iyi narkotik polisi aslında sizlersiniz.” “Dışarıdan sizi çocuğunuzla ilgili uyaran birileri olursa duymazlıktan gelmeyin, olabilir mi diye şüphe duyun mutlaka” dedi. Şunu da
söylemekte fayda var; uyuşturucuya başlama yaşı 15’miş. “Bir ilkokul çocuğunun herhangi bir maddeye ulaşması mümkün değil” dedi. “O yaşta bir çocuğun madde kullanmasını fark etmemek de mümkün değil ama şimdiden internette izlediklerine dikkat etmeniz lazım” diyerek devletin sunduğu güvenli internet kullanımını yani filtrelemeyi muhakkak önerdi. Uyuşturucu kullananlara uyguladıkları 77 soruluk bir anketleri varmış. Anne-baba ne iş yapıyor, çocuk ilk hangi maddeyi kullandı, nereden temin etti gibi sorular sonrası çıkan verilere göre faaliyet sürdürüyorlarmış. Duyarsız, ilgisiz anne-
babaların yanı sıra her istediği yapılan yani şımartılan çocukların da uyuşturucuya bulaşma oranı yüksekmiş. Ve hemen hepsi mutlaka ilk kez esrarı deniyormuş.
Arkadaşlarını tanımalısınız
Gülay: 15! Ah Gizem, ebeveynliğin en zor geldiği yaşlar. Beyindeki tehlike algısının yeterince gelişmediği bir bebek onlar daha. Bazen arkadaşlarım beni eleştiriyor, kızımın çantasını ve telefonunu istediğimiz zaman açıp baktığımı söylediğimde... En küçük yaşlarından itibaren açıkça söyledik; ailemizin içinde gizli-saklı yok. Tehlikeli durumları yetişkinler sezebilir, sana zarar gelmemesi bizim en büyük önceliğimiz. Okul kapısında çanta kontrolü yapan müdür gibi değiliz tabii, ara ara beraber çantasını temizleriz, içindekileri bir elden geçiririz, telefon zaten hep ortada olmak zorunda. Ailelere tavsiyem bu kontrolleri ‘baskın’ gibi yapmasınlar. Gözümüz üzerinde ama baskı hissettirmeden.
Gizem: O kadar doğru yapıyorsun ki... Çünkü aileler çocuklarının uyuşturucu kullandığını 18-24 ay aralığından sonra fark edebiliyorlarmış. Yani düşünsene çocuk çoktan bağımlı olmuş aslında. Polis memurunun da söylediği gibi mesele uyuşturucu satıcılarını yakalamaktan ziyade çocukların bu belaya bulaşmasını önlemek. Bu da senin aldığın tedbirlerle olabiliyor ancak... “Ne gibi durumlardan şüphelenmeliyiz” diye sordum. “Öncelikle çocuğunuzun arkadaşlarını tanımak zorundasınız” dedi ve şöyle anlattı: “Arkadaşları arasında şüphe ettiğiniz birileri var mı? Sokağınızda, mahallenizde, parklarınızda şüpheli durumlar görüyor musunuz? Önceliğiniz bunlar olsun. Daha sonra çocuğunuzun dış görünümünde muhakkak değişiklikler fark edersiniz. Çantasında göz damlası, folyo kâğıt, sigara sarma kâğıdı bulabilirsiniz. Bunların hepsi size uyuşturucuyu işaret eder. Ayrıca ilaca benzeyen ama ilaç olmayan farklı türde haplar var, çantasında ilaç bulursanız devletin adresinden (titck)ruhsatlı böyle bir ilaç olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Ve çocuğunuz yalan söylemeye başlar. Parası yetmez ve harçlığında artış ister. Sonrasında da hırsızlık başlıyor zaten. Ve tahmin edin ilk kimden çalıyor? İşte ben burada donakaldım Gülay, var mı tahminin?
Gülay: Evden mi? Anne-babadan...
Gizem: Evet! İlk bizden çalıyorlarmış. Yani sen ‘Ay acaba pazarda mı düşürdüm, nereye harcadım, ne aldım’ diye düşünürken epey bir zaman geçiyor.
Bu konuda da çocuklara çok fazla nakit para verilmemesini tavsiye etti. “Ön ödemeli birer kartları olsun, uyuşturucu satıcılarında kart geçmez” önerisinde bulundu. Oturduğumuz semti, mahalleyi nasıl güvenli hale getirebileceğimizi sordum memura. “Şüpheli bir durum görürseniz hemen polise ihbarda bulunun. Semtinize
ne kadar çok polis gelirse uyuşturucu satıcıları bir o kadar uzak kalırlar bölgenizden, gelmek istemezler” dedi. Ve hiç bilmediğim bir uygulamadan bahsetti.
Gülay: Mobil bir uygulama mı?
Gizem: Evet, Uyuşturucuyla Mücadele Uygulaması. ismi de ‘Uyuma’. Buradan hiçbir kimlik bilgini vermeden, şüpheli gördüğün anın uzaktan fotoğrafını çekip sisteme yüklüyorsun. Konum bilgisi zaten onlara düşüyor ve polis bölgeye geliyor. Memur şöyle açıkladı: “Kendinizi zora sokarak fotoğraf çekmeyin, fotoğrafsız ihbarda da bulunabilirsiniz ancak fotoğraflar bizim için önemli deliller oluyor.”
Gülay: Müthiş. İlk kez duydum ve hemen girip baktım. Herkes indirsin, ebeveyn olmak şart değil. Sorumlu bütün vatandaşlar, çocuklarımızı korumak için bize destek olmalı. Ülkemizin geleceği onlar. Ve ‘Bir çocuğu büyütmek için anne-baba yetmez, bir köy gerekli’ cümlesini hatırlamak gerekiyor.


