SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Ülker den İstanbul un ruhunu taşıyan yeni çikolata: Dokuların buluştuğu Ülker Çikolata İstanbul Hayat Haberleri

Gazze de acı bilanço: 67 bin 806 kişi hayatını kaybetti Ortadoğu Haberleri

İzleyici Güller ve Günahlar ı sevdi

Denizli de motosikletten düştü, 2 gün sonra yaşam mücadelesini kaybetti

Yağışla gelen çamurlu su denizin rengini değiştirdi Zonguldak Haberleri

Fırtına yeniden doğuyor! Trabzonspor dan doğru transferler, stratejik hamleler: Borç yükünü de attı Fanatik Gazetesi Futbol Haberleri Spor

Danıştay, onlarca ağacın kesildiği İzmir deki Belevi Tire yolunun yapımıyla ilgili açılan davada yürütmeyi durdurdu

Avrupa otomotiv sektöründe 350 bin çalışan risk altında

Rojin’in babası: Katiller yakalanana kadar mücadele edeceğim

Erzurum da kuvvetli sağanak ve yüksek kesimlerde kar yağışı uyarısı yapıldı Gündem Haberleri

En büyük siber saldırılardan biri: Yüzden fazla şirket tehlikede Sözcü Gazetesi

Manyas Kuş Cenneti’nde sonbahar göçü

Cezaevinden çıktı, boşandığı eşinin kardeşine kurşun yağdırdı Sözcü Gazetesi

iPhone un efsane uygulaması artık indirilemeyecek Sözcü Gazetesi

İç Anadolu da başlayıp, İstanbul sınırına kadar yaklaştı! Türkiye bir gecede kışı yaşadı: 11 ilde mevsimin ilk karını yağdı

İsrailli bakandan orduya hazır olun talimatı

Fenerbahçe nin eski hocası kimsenin adını bilmediği ülkeyi Dünya Kupası na götürüyor

Ukrayna dan gelecek önce Marmara yı sonra her yeri vuracak!

Gaziantep FK, Antalyaspor maçının hazırlıklarına devam etti

Derbide gülen taraf Galatasaray oldu!

Erdoğan felaket diyerek uyardı! Türkiye yi bekleyen büyük tehdit

Erdoğan felaket diyerek uyardı! Türkiye yi bekleyen büyük tehdit

Haber7 sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.

Haber7

Türkiye'de toplam doğurganlık hızı 2024 yılı itibarıyla kritik bir eşiğin altına gerileyerek 1,48 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2014 yılında 2,19 olan bu oran, o yıldan bu yana kesintisiz düşüş gösteriyor. Toplam doğurganlık hızı; bir kadının 15-49 yaş aralığında doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade ediyor. Uzmanlara göre, nüfusun kendini yenileyebilmesi için bu oranın en az 2,10 olması gerekiyor. Ancak Türkiye, son 8 yıldır bu seviyenin altında seyrediyor.

2026-2035 ARASI KRİTİK DÖNEM İLAN EDİLDİ

Doğurganlık hızındaki bu çarpıcı düşüş, demografik geleceğe dair endişeleri artırdı. Bu kapsamda 2025 yılı Türkiye’de "Aile Yılı" ilan edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık hızındaki düşüşe dikkat çekerek 2026-2035 döneminin "Aile ve Nüfus 10 Yılı" olarak planlandığını duyurdu. 

DOĞURGANLIK HIZI EN FAZLA TÜRKİYE'DE DÜŞTÜ

Birleşmiş Milletler verilerine göre 1950 yılında Türkiye’nin doğurganlık oranı 6,47 iken, bu oran 2023 yılında 1,51’e geriledi. Aynı dönemde dünya ortalaması 4,85’ten 2,25’e düşerken, Türkiye'deki azalış oranı yaklaşık %77 oldu. Bu oran, dünya genelindeki %54’lük düşüşün oldukça üzerinde.

YÜKSEK GELİRLİLERDE DOĞURGANLIK ORANI DAHA DÜŞÜK

Gelir gruplarına göre doğurganlık oranlarında da benzer bir tablo görülüyor. 2023 yılında yüksek gelirli ülkelerde oran 1,47, üst-orta gelirli ülkelerde 1,48, alt-orta gelirli ülkelerde 2,55, düşük gelirli ülkelerde ise 4,53 olarak kaydedildi. Türkiye'nin doğurganlık hızı, üst-orta gelirli ülkeler ortalamasının hemen altında yer aldı.

2000’Lİ YILLARDAN BERİ DÜŞÜŞ SÜRÜYOR

2000’li yıllardan bu yana yaşanan azalma oranlarına bakıldığında da Türkiye dikkat çekiyor. Yüksek gelirli ülkelerde doğurganlık oranı %13 azalırken, Türkiye’de bu oran %39 olarak gerçekleşti. Üst-orta gelirli ülkelerde %24, alt-orta gelirli ülkelerde %29, düşük gelirli ülkelerde ise %25 azalış yaşandı. Bu veriler, Türkiye'nin düşüşte tüm gelir gruplarından daha keskin bir trend izlediğini ortaya koyuyor.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BU BİR FELAKET!

Dün Uluslararası Aile Forumu'nda açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin doğurganlık hızı tarihimizde ilk kez 1,48'e gerilemiş durumda. Bu, bir felaket. 2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Aile Forumu'na katıldı. Türkiye'deki doğum hızı düşüşüne dikkat çeken Erdoğan, "2026-2035'i aile ve nüfus 10 yılı ilan ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"AİLE EN MUKADDES VARLIĞIMIZ"

İstanbul'da böyle önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmanın Türkiye için bir gurur vesilesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:

"Aile, en mukaddes varlığımız olma yanında toplumun da temel yapı taşıdır. Aile, yeri doldurulamayacak, yerine başka hiçbir kurum, ilişki veya bağ konulamayacak derecede mühimdir, değerlidir, kutsaldır. İlk insan Hazreti Adem babamız ve Hazreti Havva validemizden beri aile müessesesi vardır, hep olagelmiştir. On binlerce yıldır insanlar aile ortamında dünyaya gözlerini açmış, hayatı ilk orada öğrenmiş, ömürlerini bu şekilde idame ettirmiştir. Kadın ve erkekten oluşan aile müessesesi, insan neslinin devamı için de vazgeçilmez bir role sahiptir.

Dolayısıyla aile, toplumu hem ayakta hem de bir arada huzur, güven, dayanışma ve kardeşlik içinde tutan bir çimentodur. Aile, huzur bulduğumuz, güven bulduğumuz ve kendimizi bulduğumuz en korunaklı limanımızdır. Aile, fertleri bir arada tuttuğu kadar istikbalimizin teminatı olan çocukların da doğduğu, büyüdüğü, ilk eğitimlerini aldığı müşfik bir yuvadır. Tüm bunlarla birlikte aile, kadını koruyan, çocuğu büyüten, sosyalleştiren, insanı yaşatan bir yapıdır.

"AİLENİN ÇÖKTÜĞÜ HER TOPLUM KÖKÜNDEN ÇÜRÜMEYE MAHKUMDUR"

Bakınız, tarih bize şu hakikati defalarca göstermiştir: Modernleşmeyi ailesizleşme ve yalnızlaşma gibi iki kavram üzerine bina eden anlayışın bireye de, topluma da huzur vermesi mümkün değildir. Ailenin çöktüğü, çözüldüğü, yıprandığı her toplum kökünden çürümeye, yozlaşmaya, çökmeye ve nihayetinde berhava olup gitmeye mahkumdur. Aileye yönelik her türlü tehdit ve saldırıya karşı koymak, aile kurumunu yüceltmek ve tahkim etmek hepimizin özellikle asli vazifesidir.

Bunun için diyoruz ki aileyi savunmak, insanı savunmaktır. Aileyi korumak, toplumu yaşatmaktır. Aileyi büyütmek, geleceği inşa etmektir.

Dünyada teknolojinin körüklediği büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu değişim dalgasının hızlandırdığı küreselleşme ve modernleşme, toplumun temeli olan aile kurumunu da dönüştürüyor. Hayatımızın her alanda dijitalleşmesiyle birlikte aile mefhumu başta olmak üzere birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uğruyor. İnsani değerler zayıflarken, toplum merkezli anlayışın yerini ben merkezli ne yazık ki zihniyet alıyor. Modern çağın insanlığın pek çok değeri gibi aile kurumu üzerinde de ciddi tahribatlara yol açtığını biliyoruz. Bireysel özgürlükler ve çağdaşlaşma adına bizleri asırlardır ayakta tutan manevi değerlerin örselendiğini, önemsiz hale getirildiğini görüyoruz. Kişisel konforu önceleyen yaşam biçimi, gençlerden başlayarak maalesef toplumun kılcallarına doğru hızla sirayet ediyor.

"KÜRESEL EMPERYALİZM AİLEYİ ÖZELLİKLE HEDEF TAHTASINA KOYUYOR"

Kendi mecrasında yaşanan değişimin de ötesinde küresel emperyalizmin aileyi özellikle hedef tahtasına koyduğunu müşahede ediyoruz. Şunu bugün artık açık açık söylememiz gerekiyor: Kültür emperyalizmi tüm araç, gereç ve aparatlarıyla aile müessesesini hacklemeye çalışmaktadır. Bunun da gerisinde paylaşan, bölüşen, dertleşen, sevinen, kaynaşan bir ailenin kültür emperyalizminin varoluş dinamiklerine tehdit oluşturması bulunmaktadır. Şöyle ki yediğini, giydiğini, kazandığını, hasılı tüketime konu gereçlerin tamamını diğer aile fertleriyle paylaşan, dayanışmacı aile yapısı, küresel pazar aktörlerinin tercih ettiği, tasvip ettiği, istediği bir durum asla değildir. Tüketim kültürünün özendirilmesiyle eş zamanlı olarak aile kurumunun itibarsızlaştırılmasının en büyük sebebi işte budur.

"ÖZGÜRLÜK AMBALAJIYLA SUNULAN ASLINDA KÖLELİK DÜZENİDİR"

Birileri ısrarla kabul etmek istemese de ailesinden koparılmış, millet bağı zayıflamış bireyin özgür ve özgün olmasına imkan yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun, aile kurumunun irtifa kaybetmesiyle birlikte insanlar popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir. Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında büyük bir esaret ve kölelik düzenidir. Bunun en çarpıcı örneği ise hiç şüphesiz cinsiyetsizleştirme projesidir.

Bugün insanlık kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. İnsan fıtratı küresel ölçekte organize bir kuşatma altındadır. Adına özgürlük denilen ancak özünde insanın yaratılışına karşı bir inkar hareketi olan bu ideolojik kuşatma sadece aileyi değil, kadını da, çocuğu da, insan onurunu da tehdit ediyor. LGBT denilen sapkınlığın çeşitli sebeplerle bunun önünü açan ülkelerde ne derece vahim boyutlara ulaştığını ibretle takip ediyoruz. Tercihlere saygı denilerek meşrulaştırılan bu sapkınlık, bugün farklı hiçbir sese, görüşe tahammülü olmayan bir zorbalığa, kelimenin tam manasıyla bir faşizme dönüşmüştür.

"BU İSTİSMARI KESİNLİKLE SEYREDEMEYİZ"

Bu dayatmaların arkasında sadece bazı sivil inisiyatifler değil, çok uluslu şirketler, bazı uluslararası kuruluşlar ve belli başlı devletler de yer alıyor. Sırf LGBT belasını eleştirdiği için sanatçılar, iş adamları, siyasetçiler, bilim insanları linç edilmekte, adeta yaşayan birer ölüye çevrilmektedir. Bir başka acı verici gerçek ise şudur: Cinsiyetsizleştirme projeleriyle insan fıtratını inkar edenler, çocuklarımızın bedenlerine geri dönüşü olmayan tıbbi müdahalelerde bulunarak aslında masum çocukları da istismar etmektedir. Bu ısrarı, bu istismarı kesinlikle seyredemeyiz. Daha 4-5 yaşındaki yavrularımıza uzanan bu kirli ve rezil ellerin, insanı insanlığından utandıran çarpık ilişkileri meşrulaştırmaya çalışması elbette tesadüfi değildir. Bunlar insanlık düşmanıdır, kadın düşmanıdır, çocuk düşmanıdır. LGBT sapkınlığına karşı mücadele, aynı zamanda özgürlük mücadelesi, haysiyet ve insanlığın istikbalini kurtarma mücadelesidir.

Bu konuda dünyada giderek artan bilinçlenmeyi çok olumlu karşılıyorum. Bilhassa farklı ülkelerde aileyi kadın ve erkek arasındaki meşru birliktelik olarak tanımlayan yasal ve anayasal düzenlemelerden büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu yönde adım atan liderlerin maruz kaldığı saldırıların gayet farkındayız. Ama ne pahasına olursa olsun, insanlığın bekasını ilgilendiren böylesine hayati bir meselede dik duruş sergilenmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak aileye savaş açan hiçbir ideolojiye, insanın doğasını inkar eden hiçbir zorbalığa eyvallah demeyeceğimizi burada özellikle ifade ediyorum. Şunun da bilinmesini isterim: Her ne kadar ülkemiz içinde muhalefet partileri ve kimi kadın örgütleri tarafından himaye ediliyor olsa da, milli bünyemizi açıkça tehdit eden cinsiyetsizleştirme projeleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Anomalinin özgürlük ve kişisel tercih markajıyla ve makyajıyla normalleştirilmesine göz yummayacağız. Uluslararası arenada bu konuda yük almaya, sorumluluk almaya, öncü rol üstlenmeye inşallah devam edeceğiz.

"ART NİYETLİ POLİTİKALAR SONUCU DEMOGRAFİK DENGEMİZ ALTÜST OLDU"

Bugün cinsiyetsizleştirmeyi teşvik eden malum odaklar daha önce de uzun yıllar boyunca nüfus kontrolü ve aile planlaması politikalarının savunuculuğunu yaptı. 1960'lardan itibaren dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de benzer politikalar uygulandı. Tıbbi zorunluluklar haricinde, özünde bir cinayet olan kürtaj yine aynı çevreler tarafından masumlaştırıldı, sıradan hale getirildi. Neticede demografik dengemiz maalesef altüst oldu. Bugün bu yanlış, daha doğrusu art niyetli politikaların can yakıcı ve menfi sonuçlarıyla çok dramatik bir şekilde yüzleşiyoruz.

"REFAH SEVİYESİ YÜKSELDİKÇE DOĞURGANLIK HIZIMIZ DÜŞMEYE BAŞLADI"

Geçtiğimiz aylarda TÜİK'in açıkladığı veriler, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehditleri açıkça ortaya koyuyor. Türkiye'nin doğurganlık hızı, tarihimizde ilk kez 1,48'e gerilemiş durumda. Bu bir felaket. Bu rakam, kritik eşik olan 2,1'in çok altında bir seviyedir. İster iktidar, ister muhalefet olsun, hiç kimse buna kayıtsız kalamaz. Tabii biz bunu söyleyince hemen birileri "ekonomi" diyor. Özellikle muhalefet bu meseleyi sık sık istismar ediyor. Bugün muhalefetin adeta üzerinde tepindiği bir gerçeği de burada açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum. Ülkemizde doğum hızının düşmesinin sebebi asla ekonomide yaşanan dönemsel sorunlar değildir. Tam aksine, kişi başına düşen gelirin şu anki seviyenin beşte biri olduğu dönemlerde, ülkemizin doğurganlık hızı yaklaşık iki kat daha fazlaydı. Yıllar içerisinde refah seviyesi yükseldikçe birçok sebepten ötürü doğurganlık hızımız düşmeye başladı.

Sadece Türkiye'de değil, dünyanın diğer ülkelerinde de benzer bir durum söz konusudur. Bakınız, bugün dünya ülkelerinin yarısından fazlasında doğurganlık hızı, nüfus yenilenme seviyesinin altındadır. Küresel doğurganlık hızı 1950'de 5 iken, 2024'te 2,2'ye düşmüştür. Avrupa Birliği üye ülkelerinin toplam doğurganlık hızı ortalaması 1,38'dir. Malta, kişi başına düşen geliri 41 bin dolar olmasına rağmen 1,06 oranla Avrupa içerisinde doğurganlık hızında en alt sıralarda. 1,81 ile Avrupa'da en yüksek doğurganlık hızına sahip Bulgaristan'ın kişi başı geliri ise 16 bin dolardır.

Ekonomik zorluklardan ziyade popüler kültürün konforu, tüketimi ve nefsi hevesleri yücelten telkinleri bu sıkıntıların en önemli nedenidir.

"10 YIL İÇERİSİNDE TÜM ALANLARDA AİLEYİ MERKEZE ALAN GÜÇLÜ ADIMLAR ATACAĞIZ"

Aileyi güçlendirecek politikalarımıza yön vermesi amacıyla Bakanlığımız bünyesinde Aile Enstitüsü'nü kurduk. Ancak şurası da bir gerçek ki, aile ve nüfus bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem değildir. Aile kurumu üzerindeki küresel baskılar ve nüfus yapımızdaki değişim ancak uzun vadeli bir vizyon, kararlı ve bütüncül politikalarla yönetilebilir. Yalnızca demografik göstergelere odaklanan değil, aynı zamanda aileyi ve insan fıtratını koruyan, değerleri yaşatan, toplumun sürekliliğini teminat altına alan kalıcı politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. Bu yüzden 2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde iş hayatından eğitime, kültürden şehir planlamasına, teknolojiden sosyal politikalara kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız."

KAYNAK: HABER7

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:104
embedKaynak:https://www.haber7.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 24 Mayıs 2025 20:24 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Ülker den İstanbul un ruhunu taşıyan yeni çikolata: Dokuların buluştuğu Ülker Çikolata İstanbul Hayat Haberleri

12 Ekim 2025 20:58see342

Gazze de acı bilanço: 67 bin 806 kişi hayatını kaybetti Ortadoğu Haberleri

12 Ekim 2025 15:45see221

İzleyici Güller ve Günahlar ı sevdi

12 Ekim 2025 12:42see219

Denizli de motosikletten düştü, 2 gün sonra yaşam mücadelesini kaybetti

12 Ekim 2025 09:32see218

Yağışla gelen çamurlu su denizin rengini değiştirdi Zonguldak Haberleri

12 Ekim 2025 15:58see199

Fırtına yeniden doğuyor! Trabzonspor dan doğru transferler, stratejik hamleler: Borç yükünü de attı Fanatik Gazetesi Futbol Haberleri Spor

12 Ekim 2025 12:32see165

Danıştay, onlarca ağacın kesildiği İzmir deki Belevi Tire yolunun yapımıyla ilgili açılan davada yürütmeyi durdurdu

12 Ekim 2025 20:36see139

Avrupa otomotiv sektöründe 350 bin çalışan risk altında

12 Ekim 2025 20:05see134

Rojin’in babası: Katiller yakalanana kadar mücadele edeceğim

12 Ekim 2025 14:34see133

Erzurum da kuvvetli sağanak ve yüksek kesimlerde kar yağışı uyarısı yapıldı Gündem Haberleri

12 Ekim 2025 16:46see130

En büyük siber saldırılardan biri: Yüzden fazla şirket tehlikede Sözcü Gazetesi

12 Ekim 2025 18:16see127

Manyas Kuş Cenneti’nde sonbahar göçü

12 Ekim 2025 15:53see127

Cezaevinden çıktı, boşandığı eşinin kardeşine kurşun yağdırdı Sözcü Gazetesi

12 Ekim 2025 20:39see127

iPhone un efsane uygulaması artık indirilemeyecek Sözcü Gazetesi

12 Ekim 2025 12:26see126

İç Anadolu da başlayıp, İstanbul sınırına kadar yaklaştı! Türkiye bir gecede kışı yaşadı: 11 ilde mevsimin ilk karını yağdı

12 Ekim 2025 12:58see126

İsrailli bakandan orduya hazır olun talimatı

12 Ekim 2025 14:11see124

Fenerbahçe nin eski hocası kimsenin adını bilmediği ülkeyi Dünya Kupası na götürüyor

12 Ekim 2025 18:39see123

Ukrayna dan gelecek önce Marmara yı sonra her yeri vuracak!

12 Ekim 2025 12:14see122

Gaziantep FK, Antalyaspor maçının hazırlıklarına devam etti

12 Ekim 2025 19:38see122

Derbide gülen taraf Galatasaray oldu!

12 Ekim 2025 19:38see121
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları