Erdoğan ın yargı itirafı!

Bu kadar aptallar mı? Yoksa hepimizi aptal alemi sersem mi zannediyorlar?
İmamoğlu’nun Özel Kalem Müdürü Kadriye Kasapoğlu’nun tutuklanarak cezaevine gönderilmesi ancak bu iki şıktan biriyle mümkün.
Zira, kendisine yöneltilen (suçlama diyemeyeceğim) sorular kabaca şöyle:
* Filan plakalı araçla 2022 yılında yurt dışına çıktığınızda para mı götürdünüz?
* İmamoğlu’nun kayıp telefonu hakkında ne talimat verdiniz?

İlk sorunun yanıtı için önlerindeki evraka baksalar yeterli olurdu aslında. Öyle ya! Araç 2022 yılında yurt dışına çıkartılmıştı. Kadriye Kasapoğlu ise arabayı 2023’te satın almıştı.
İkinci sorunun yanıtı ise çok daha basitti. “Kayıp” denilen.. Üzerinden bir “gizem” yaratılmaya çalışılan telefon, İmamoğlu İBB Başkanı seçilince kullanmayı bıraktığı, nitekim 5 yıl boyunca hiç ama hiç kullanılmadığı anlaşılmıştı.
Peki yanıtları bilinen bu sorular neden sorulmuştu?
Bana göre bu sorunun yanıtını da biliyoruz.
Gerçeğin üzerini örterek iki soruyu salarsınız kamuoyunun üzerine.. Televizyonlarınızda da anlı şanlı unvanlılarla yalanı allar pullar satarsınız..
Ahali “İŞİN ASLINI” öğrendiğini zanneder. Susar oturur.

O kadar açık bir taktik ki, her meselede uyguluyorlar.
Bakınız Erdoğan’ın son açıklaması!

*. *. *

Erdoğan, Sosyalist Enternasyonal toplantısında “İmamoğlu’na Özgürlük” dövizinden çok rahatsız olmuş. Önümüzdeki günlerde “işine yarayacağını” düşündüğü için olsa gerek, DEM’lilere açıktan sataşmadı.
Ama aynı dövizi kaldıran İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’e sitem etmekten.. Sitem ederken de itiraftan kendini alamadı:
“Halbuki o dost bildiklerimiz 'nedir bu işin aslı?' diye soruyor, ben de kendilerine anlatıyorum, o da şok oluyor. Fakat daha sonra toplantıda bakıyorum ki o da önüne bir ufak tablo koymuş. Onunla birilerine cevap veriyor.”

Erdoğan nereden biliyor “İŞİN ASLINI”?
Dosyadan, delillerden, gizli tanıklardan nasıl haberdar oluyor? Ve bildikleriyle nasıl hüküm verebiliyor?
Her açıdan yargı bağımsızlığının ihlali.
Ancak, Türkiye AKP iktidarında öyle bir yerde ki, bırakın yargı bağımsızlığını, defalarca Anayasa ihlal edildi. Ediliyor.
Toplum da seyre duruyor!

Anayasa şimdi 13. defa ameliyat masasında.
Diyor ki Erdoğan:

“82 Anayasası maalesef hala darbe döneminin tortularını taşıyor. Yeni ve sivil bir anayasa bu tortulardan ebeden temizlenme, üstümüzdeki ölü toprağını tamamen atma imkanını bizlere sunacaktır. Türk siyasetinin rüşdünü ispat etmesine vesile olacak yeni anayasayı, evrensel ölçüleri yansıtan, eksiksiz bir hürriyetler listesi olarak aziz milletimizin ve demokrasimizin envanterine katmakta kararlıyız."

Ortada 82 Anayasası kalmış gibi.
Milletin hafızasının zayıflığına güveniyor olmalı.
Zira; AKP, iktidara geldiğinden bu yana, Anayasa’da üçü referandum yoluyla olmak üzere 12 defa değişikliğe gitti. 177 maddelik Anayasa’nın 134 maddesinde yani dörtte üçünde değişikliğe imza atıldı.

Doğrusu tam sayıyı ben de hatırlayamadığım için araştırıp teyit ettim.
Oysa elbette Saray ekibinin unutması mümkün değildir. Erdoğan’ın da!
Öyleyse.. Öyleyse göz göre göre yalan mı söylüyorlar?

DEMOKRASİ ENVANTERİ meselesine gelince..
2000’lerin ikinci yarısından bu yana envanteri gayet iyi biliyoruz.
Ne de olsa hukukun, ekonominin, gelir eşitsizliğinin, eğitimin, AB yolculuğunun..
Ve DEMOKRASİLERİN OLMAZSA OLMAZI BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN dibe vurduğunu biliyoruz, görüyoruz.

*. *. *

Dibe vurmasa barış sürecinin gerçeklerini araştırıp tartışmaz mıyız!
Mesela.. Birinci Çözüm Süreci denilen o kaosta İçişleri Bakanlığı yapan, Dolmabahçe fotoğrafında da yer alan... Bugünün AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala.. Ne yapıyor? Bu ikinci süreç için ne diyor?
“MİT raporları gelecek, Meclis, gerektiğinde devreye girecektir. Yani aşama aşama gidiyoruz. Eğer daha sonra atacağınız bir adımı, şimdi atarsanız, şimdi atacağınız adımı da atamaz hale gelirsiniz. Onun için, biz bu konuda tecrübeliyiz. Temkinli yaklaşılıyor biraz."

Tecrübeli olduğu doğru. Habur krizini öngörememek, sonrasında da idare edememek ders gibi gerçekten de.
Temkinli olmasına gelince.. Ben “Ne yapacağımızı kestiremiyoruz” diye tercüme ettim.
Neden mi?
Düşünün; 1 Ekim 2024 günü Meclis yeni yasama yılına başlarken Bahçeli herkesi şaşkına çeviren bir hamle yaptı. DEM sıralarına giderek milletvekillerinin elini sıktı. İyi dileklerini sundu.
Bundan tam 16 gün sonra, 17 Ekim 2024’te, Türkiye Bahçeli’nin şifrelerini çözmeye koyulmuşken, Erdoğan’ın “vekili” Efkan Ala aynen şunları söyledi:
“Çözüm süreci masamızda yok. Sorun farklı, çözüm yolları da farklı. Geçmişte bu süreç oldu ve sona erdi. Aynı şeyi tekrarlamak zorunda değiliz.”

Evet, aynı şeyi tekrarlamayacaklar da.. Ne yapacaklar?
Mesela “kırmızı çizgimiz” dedikleri Rojava’da neler olduğunu.. Şara yönetiminin neden bir nevi özerklik tanıdığını.. Buna karşı Erdoğan’ın hamlesini ya da suskunluğunun nedenini.. Un serdikleri ipi kimden aldıklarını anlatacaklar mı?

Elbette anlatmayacaklar.. Anlatmaya kalkanlara da memleketi dar edecekler..
Onun yerine milleti İBB - İmamoğlu yalanlarıyla oyalamaya çalışacaklar.
Neyse ki KÜÇÜK gazeteci -nasıl biliyorsa- açıkladı. Önümüzde sadece İSPARK operasyonu kalmış.
Sonrası selamet mi dediniz!!
Ne münasebet!!
Sonrası CHP’yi, belki de Kılıçdaroğlu operasyonu ile bitirme hamlesi olacak.
Tabii memleketi Rize’de bile bu kadar adaletsizliğe isyan arşa çıkmışken o hamleler kendisine nasıl döner?
Azerbaycan’da yine tanık olduğumuz, kâğıttan okumakta bile zorlandığı o “TÜKENMİŞLİK HALİ” elverir mi?
Kim bilir!