Erdoğan’ın konuşması: Temkin, zafer ve umut Aydın Ünal
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 32’nci İstişare Toplantısı’nın açılışında beklenen konuşmayı yaptı. Erdoğan’ın konuşmasına bir bütün olarak temkin, zafer ve umut duyguları hâkimdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Terörsüz Türkiye projesinin başından itibaren olduğu gibi, önceki gün terör örgütünün silahlarını yakması konusunda da temkinli bir dil kullandı. Süreci izlediklerini, bir adım atılırsa kendilerinin de adım atacağını, terör örgütünün çıkışı için kapıları ardına kadar açacaklarını belirtti. Bir pazarlık, müzakere, al-ver sürecinin olmadığını vurgulaması önemliydi. “Sular tersine akmaz ama akarsa gereğini yaparız” diyerek net bir uyarıda bulundu. TBMM’de bir komisyon kurulmasına başta temkinli bakan Erdoğan, silahların yakılmasıyla birlikte dünkü konuşmasında komisyona yeşil ışık yaktı.
Erdoğan’ın temkinli dili; tereddüdü, kaygısı, zihninde soru işareti olan kesimleri de rahatlattı: “41 yıllık parantez kapanmaktadır. Bırakınız tedirgin olmayı, aziz milletimizin her bir ferdi, terörle mücadelemizin bu başarısından dolayı sevinmeli, bayram etmeli, Türkiye’nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır” dedi Erdoğan. Süreci MHP Genel Başkanı Bahçeli ile birlikte yürüttüklerini, kendisinin ve Sayın Bahçeli’nin Türkiye’nin hayrına olmayacak hiçbir işte bulunmayacaklarını özellikle vurguladı. Şehit anne-babalarına “Ellerinizden öpüyorum” diyerek seslendi Erdoğan ve şehitlerimizin hatırasının asla çiğnenmeyeceğini ifade etti.
Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan duygu ise “zaferdi”. Temkinin yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan, 41 yıllık terörün artık sona ermekte olduğunu belirtti. “Bugün, yeni bir gündür. Bugün, tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün, büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapıları ardına kadar aralanmıştır” ifadelerini kullanırken, gelinen noktanın Türkiye’nin iç politikada, dış politikada, özellikle savunma sanayiinde elde ettiği başarıların bir neticesi olduğunu vurguladı.
Erdoğan’ın konuşmasının satır aralarında, sadece terörle mücadelede zafer kazanmakla kalmadıkları, aynı zamanda terörün bitmesiyle Türkiye’nin şaha kalkacağı duygusu da vardı. Yani Erdoğan sadece terör örgütüne karşı değil, Türkiye’nin hasımlarına karşı da bir zafer kazanıldığı duygusunu verdi.
Konuşmadaki en önemli vurgu “umuttu”. Erdoğan, Talas Savaşı’ndan başlayarak, Türk, Kürt ve Arapların ittifak yaptıklarında nasıl zaferler kazandıklarını örnekleriyle anlattı; araya nifak ve ayrılık girdiğinde ise coğrafyanın hezimete uğradığını hatırlattı. Şu cümle dinleyiciler tarafından ayakta uzun uzun alkışlandı: “Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık, gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük, gerektiğinde, kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk, kalemlerimizi çıkardık, yer yüzüne, gök yüzüne, birbirimizin yüreğine LA İLAHE İLLALLAH, MUHAMMEDÜN RESULULLAH hattını hep birlikte kazıdık.” Terörün bitmesinin, Türk, Kürt ve Arapları birbirine yakınlaştıracağını söylerken de Erdoğan, “Bugün, Malazgirt ruhu, bugün Kudüs ittifakı, bugün İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor” dedi.
Erdoğan’ın konuşması sadece içeriye, sadece Türkiye kamuoyuna yönelik değildi. “Türk, Kürt, Arap” kavramlarını sıkça kullanırken, aslında coğrafyaya mesaj yolluyordu. Tarihi bir gerçeği hatırlattı Erdoğan: “Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla geldi” derken, “Türk, Kürt, Arap, eğer bir aradaysa, birse, beraberse, işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır” diyerek varoluşun ittifakla mümkün olacağı gerçeğini de hatırlattı. Bu arada Irak ve Suriye’deki Kürtleri de kucakladı Erdoğan. Konuşması sınır içi kadar sınır ötesineydi.
Erdoğan’ın konuşması Yeni Türkiye’nin manifestosu niteliğindeydi. Sadece sınırları değil, ufukları aşan bir konuşmaydı. Konuşmadaki “temkin” duygusu tecrübeli devlet adamlığının göstergesiydi. “Zafer” duygusu, Erdoğan’ın hayatını koyduğu terörle mücadelenin başarıya ulaşmasının getirdiği haklı bir gururdu. En önemlisi “umut” duygusuydu: Erdoğan, dilinden dökülen kelimelerle, terörden kurtulmuş bir Türkiye’nin artık dizginlenemeyeceği hissini sadece konuşmuyor, yaşıyordu.
Başörtüsü sorununu çözdüğünde, Ayasofya’yı açtığında, kendi silahlarımızı ürettiğimizde, “One minute” dediğinde, FETÖ belasını silip attığında, Suriye’de devrim yaptığında, “Daha ötesi olmaz, bu zirve” dedik hep birlikte. Erdoğan ise şaşırtmaya devam ediyor. İşte 41 yıllık terörü de bitirdi. “Kudüs İttifakı’nı kuruyoruz” dedi. Yakın gelecekte Mescid-i Aksa minberinde hutbe okursa, açıkçası hiç şaşırmayız.


