Faili belli bir cinayet: Musa Anter in anısı yaşatılıyor Agos
SonTurkHaber.com, Agos kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Yaşamını Kürt kimliğine, barışa ve özgür bir basına adayan gazeteci ve yazar Musa Anter’in gözaltılar, tutuklamalar ve baskılarla geçen hayatı, 1992’de faili meçhul cinayetle son buldu. Anter’in, kalemi ve mücadelesi hâlâ yaşıyor, her yıl adına düzenlenen gazetecilik ödülleriyle anısı yaşatılıyor.
1920 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesindeki Eskimağara köyünde doğan Musa Anter, ilkokulu Mardin’de, ortaokul ve liseyi Adana’da okudu. Lisedeyken 15 gün gözaltında kalan Anter, İstanbul’da Edebiyat Fakültesi’ne yerleşti.
Bir yıl sonra hukuk okumaya başlayan Anter, okulun ilk üç yılını birincilikle bitirdi. Dördüncü sınıfta birinciliği haksız biçimde elinden alınması ardından okuldan ayrılan Anter, 1944 yılında evlendi. 1945’te oğlu Anter, 1948’de kızı Rahşan, 1950’de ise oğlu Dicle Anter dünyaya geldi.
Anter 1950’li yıllardan itibaren Şark Postası, Dicle Kaynağı, İleri Yurt, Barış Dünyası, Yeni Ülke, Welat, Rewşen ve Tewlo isimli gazete ve dergilerde yazılar yayınladı.
1958 yılından sonra Diyarbakır’a giden Anter, İleri Yurt gazetesini çıkardı. “Qîmîl” adlı şiir nedeniyle 1959 yılında gözaltına alınıp İstanbul’a götürülen Anter, "49’lar Davası" olarak bilinen davada tutuklu yargılandı ve arkadaşlarıyla birlikte idamla yargılandı. 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen askeri darbesi sonrası çıkarılan aftan faydalanarak serbest bırakıldı.
Cezaevi sürecinde “Birîna Reş” adlı tiyatro eserini ve Kürtçe-Türkçe sözlüğü kaleme alan Anter, cezaevinden çıktıktan sonra Medet Serhat ve Ergün Koyuncu ile beraber Deng dergisini çıkardı. Dergi kısa bir süre sonra kapatıldı ve üç kişi de yargılandı. Barış Dünyası ve Yön’de yazan Anter, 3 Haziran 1963’te yeniden cezaevine girdi. Yaklaşık iki yıl cezaevinde tutulan Anter, 1969 yılında Doğu Dergisi'ni çıkardı ve derginin ikinci sayısının kapağında yer alan “Yaşasın Türk-Kürt kardeşliği” sloganı nedeniyle tutuklanıp Ankara’ya götürüldü.
Dört arkadaşıyla birlikte idam cezasıyla yargılanan Anter, 15 gün sonra tahliye edildi. Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın (DDKO) kurucuları arasında yer alan ve bu süreçte yeniden gözaltına alınıp Diyarbakır’a götürülen Anyer, 32 aylık tutukluluktan sonra beraat etti.
Cezaevinden çıktıktan sonra memleketine yerleşen Anter’in peşini baskı, gözaltı ve tehditler bırakmadı. 1988’de kurulan Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kuruluşunda yer alan Anter, 90’lı yılların başında kurulan Mezopotamya Kültür Merkezi’nin (MKM) ve Kürt Enstitüsü’nün kurucuları arasında yer aldı. Yedi tane kitap ve Kürtçe-Türkçe sözlük yayınlayan Anter, "Hatıralarım" kitabında tüm baskılara rağmen yaşadığı toprakları terk etmemesindeki ısrarı şöyle anlattı: “Kemiklerim gurbet ellerden vatanıma taşınacağına bari yurdumda öleyim.”
12 Eylül 1980 askeri darbesinde "Kürtçülük" propagandası yapmaktan tutuklanan Anter, bu sefer de Nusaybin Cezaevi'ne gönderildi. Anter, burada 11 yıl cezaevinde kaldı.
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinin Seyrantepe semtinde, 20 Eylül 1992'de bir kültür-sanat festivaline katılmak için giden Anter, burada silahlı saldırı sonucu katledildi. 1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerin birçoğu gibi, Anter dosyası da zaman aşımı nedeniyle düşürüldü. Ailesi, 2000'li yılların başında dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. AİHM, 19 Aralık 2006'da "Yaşam hakkının ihlal edildiği ve cinayet hakkında etkin soruşturma yürütülmediği" kararına vararak, Türkiye'yi tazminata mahkum etti.
JİTEM itirafçısı Abdulkadir Aygan; JİTEM kurucularından Binbaşı Ahmet Cem Ersever, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, JİTEM elemanları Mustafa Deniz, Savaş Gevrekçi, Ali Ozansoy, itirafçı Cemil Işık (Hogir) ve Hamit Yıldırım'ın cinayeti işlediğini söyledi. JİTEM çalışanı Abdulkadir Aygan'ın itiraflarının ardından, 29 Haziran 2012'de tetikçi Hamit Yıldırım'ın Şırnak’ta yakalanmasıyla dava soruşturmasında ilerleme sağlandı.
25 Haziran 2013 tarihinde, Hamit Yıldırım ile "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan ve emekli Albay Savaş Gevrekçi hakkında "Kasten insan öldürmek ve halkı silahlı isyana teşvik etmek" suçlarından iddianame hazırlandı. Ancak Hamit Yıldırım dışında cinayeti işleyen kimse tutuklanmadı. Haziran 2017'deki duruşmada sanık Hamit Yıldırım "uzun tutukluluk" gerekçesiyle tahliye edildi.
Dava zamanaşımından düşürüldüDava, 23 Aralık 2014'te JİTEM Ana Davası ile birleştirildi. Ocak 2015'te, "güvenlik" gerekçesiyle Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nden Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakledilen davada, mahkeme birleştirme kararına itiraz etti. Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi'nin 29 Ocak 2016 tarihli kararıyla iki davanın birleşmesi kesinleşti. JİTEM Ana Davası ile 1993 yılında "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen davanın karar duruşması da, 21 Eylül 2022'de Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Anter Davası, JİTEM Ana Davası'nda tefrik edilerek, zamanaşımından düşürülmesine karar verildi.
Anısına ödül töreni düzenleniyorApê Musa lâkabı ile anılan Anter anısına her yıl, “Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri” düzenliyor ve katledildiği gün olan 20 Eylül’de düzenlenen tören ile ödüller sahiplerine veriliyor.


