Faiz indiriminin anahtarı bu sorunun yanıtında Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
SZC TV ekranlarında Damla Doğan Tuncel'in sunduğu Para Politika programına katılan Ekonomist Filiz Eryılmaz, ekonomide güven ortamına dair kritik açıklamalarda bulundu.
Eryılmaz, ekonomide güven ortamının oldukça önemli olduğunu vurgulayarak bunun çok net yakın vadedeki göstergesini 19 mart olaylarıyla yaşandığını kaydetti.
Eryılmaz, 19 Mart ile başlayan olayların ekonomideki güveni azalttığını ve CDS'nin yükselmesiyle birlikte hem yabancı hem de yerli yatırımcıların etkilendiğini söyledi.
İşte Filiz Eryılmaz'ın konuşmasından öneli detaylar:
"19 mart olayları sonrasında artık bizim politika sonucu olarak enflasyona değil enflasyonun dışında risklerin oluştuğu bir sürece evrilmiş olduk. Kurların yukarı doğru gittiği ve kurları belirli bir stabilizasyonda tutmak iççin merkez bankası 60 milyar dolar satmak zorunda kaldı.
"SADECE CARRY TRADE DEĞİL TAHVİL VE BOND DA ARTMALI"Ancak buna rağmen piyasada tam anlamıyla bir güven yok. 19 Mart sonrası için şimdiden çıkmış oldu. 19 sonrası siyasetin ekonomiye etkisiyle birlikte sürecin daha da uzadığı bir evreye geçmiş olduk. Sadece carry trade girişlerinde değil tahvil ve Bondlarda da bir giriş olmalı. Merkezin hızlı girişim almış olması önemli ancak piyasalarda bundan sonra daha kötüsü ne olabilir bundan sonra ne olabilir sorgulamalarının devam ettiği görünüyor. Sadece yabancı değil içerideki yatırımcıları da etkiliyor.
"EN ÖNEMLİ METRİK KUR METRİĞİ"Ekonomi dışı etkenlerle güvenin kaybolması hem tüketim hem de üretime karşı kendinizi kapattığınız kararlarınızı ötelediğiniz bir süreçle karşı karşıya karşılıyorsunuz. Yakın vadede ekonomiyle güveni bağdaştırdığınızda en nemli metrik kur metriği olacaktır. Dolayısıyla kurlarda belirsizlik ve güvensizlik kaynaklı yukarı yönlü bir ivmelenmenin olmaması gerekiyor. Programın çalışması için şarttır. Güven olmadığı sürece hem kurlardaki baskıyı hem de CDS'i daha çok hissettiğiniz bir dönem olacaktır."
Mehmet Şimşek'in Nureddin Nebati'den görevi devraldığının ikinci senesinde enflasyonla mücadelede çıkılan yolda ikinci plana atıldığını vurgulayan Eryılmaz, şu anki sorunun "İlk indirim haziran mı yoksa temmuzda mı yapılacak?" sorusu olduğunu belirterek sorunun cevabının Merkez Bankası'nda olduğunu vurguladı.
Eryılmaz konuşmasını şöyle tamamladı:
"Para politikasının görevini teslim etmek lazım. Maliye politikasının merkez bankasının yalnız kaldığı ve işini zorlaştırdığı sürece evrilmiş bulunuyoruz. Maliye politikası için de 'yeterince enflasyonla mücadeleye destek olamadı' tasarrufu var kamuoyunda. 19 Mart sonrası bu tartışmalardan uzaklaştık. En azından para politikasında istikrar ve enflasyondaki düşüş ve faizlerdeki inişi ne zaman tartışabiliriz ciddi anlamda.
Makroekonomik koşulların ikinci plana itildiği 'Merkez Bankası'nın yeterince gücü var mı?' gibi tartışmalar var. Keşke tek odağımız bu noktada enflasyonla mücadele olsaydı. Ancak şu an tartıştığımız konu 'ilk faiz indirimi haziranda mı yoksa temmuzda mı olur'. Bu sorunun cevabını enflasyon vermeyecek bu sorunun cevabını finansal piyasa metrikleri verecek ve bununla bağlantılı Merkez Bankası ne kadar güçlü ve kademeli istikrarlı rezerv biriktiriyor bu teminat veriyor olacak. O nedenle enflasyonu bile ikinci plana attığımızı bir süreçteyiz.
Belirsizlik risk piyasalar açısından sıkıntılı. Doğru adımları atıyor olsanız da güveni bir kere kırdığınızda yeniden inşa edemezseniz istediğiniz sonuçları sağlayamadığınız bir noktaya evrilirsiniz."


