Fatih Altaylı’nın işlediği suç
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
İsmail Saymaz
Birbirimizi kandırmayalım.
İşin aslını herkes biliyor.
Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiği için değil, Türkiye’nin en çok izlenen ve en etkili YouTube yayıncısı olduğu, haftanın beş günü en az yarım milyon insana ulaştığı, yayınlarında iktidarı kıyasıya eleştirdiği ve başka türlü susturulamayacağı için tutuklandı.
Bu dik başlı muhalifi tutuklamakta geç bile kaldılar denilebilir.
Çünkü Altaylı’nın bir sabah kapısının çalınacağı aylardır konuşuluyordu.
Geçen yıl bir tweet’i yüzünden yurt dışına çıkışı yasaklandı.
İBB’den para aldığı iftirasına uğrayan gazeteciler listesine o da eklendi.
Sponsorlarından vurulmak istendi.
Fakat hiçbir leke tutmadı.
Baktılar ki Altaylı geri adım atmıyor, atmayacak…
RTÜK, istediğinde mühürleyebilmek için YouTube kanallarına lisans zorunluluğu getirdi.
Geçen haftalarda tatile gittiği İspanya’dan, medyaya operasyon söylentisi kulaktan kulağa fısıldandığı halde, bavulunu toplayıp geri döndü, yayınlarına devam etti.
Altaylı için bahane aranıyorduBir bahane aranıyordu Altaylı’yı içeri atmak için.
Altaylı da farkındaydı.
O bahaneyi cuma günü yaptığı yayındaki sözlerinden cımbızla çekip çıkardılar.
Mesele şu:
Altaylı’nın program arkadaşı Emre, bir araştırmada, halkın yüzde 70’inin Erdoğan’ın ömür boyu iktidarda kalmasına karşı çıktığını belirterek, “Bu oranı nasıl görüyorsunuz?” diye soruyor.
Altaylı “Türk halkı sandığı sever ve gücün kendisinde olmasını ister. Babasını oraya koysa, babasını değiştirme ihtimalini elinde tutmaktan hoşlanır. Bu da yeni bir şey değil yani” deyip Osmanlı’dan örnek veriyor. Padişahların boğulduğunu ve öldürüldüğünü hatırlatarak, şunları söylüyor:
“Halk kendi kaderini belirleme hakkının elinden sonsuza kadar alınmasından hoşlanmaz. O yüzdendir ki burada hakiki bir diktatörlük hayali kuranlar asla kuramaz.”
Saral’dan 10 saat sonraBu yayından saatler sonra, aşina olduğumuz muhalifleri kıyma makinesi çalıştırıldı. Yine önce troller harekete geçti. Altaylı’nın yanıtı kesilip biçilerek, 2 dakika 49 saniyelik video 36 saniyeye indirilerek, sosyal medyada dolaşıma sokuldu.
Güya Altaylı, Erdoğan’ı öldürmekle tehdit etmişti.
Bir saniye beklenmemeli, tutuklanmalıydı.
Dün sabah Beştepe de katıldı lince.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın montajlı görüntüyü paylaşarak, “Altaylı! Suyun ısınmaya başladı” diye yazması, Beştepe’den talimat geldiğini düşündürüyor. Altaylı, bu paylaşımdan 10 saat sonra evinden gözaltına alındı.
Türköne içtihadıSavcılık, Altaylı’nın suç işlediğini düşünseydi, gözaltına almak için bir buçuk gün beklemezdi herhalde. Sanırım bu sürede Altaylı’nın tutuklanmasına imkan verecek bir hukuki içtihad arandı. 2017’den Mümtaz’er Türköne kararı bulundu.
Türköne, o tarihte ‘Zaman’da çıkan yazısında, “Dolmabahçe’de noktalanan Çözüm Süreci'nin sahiplerinin ipe dizilmesi lâzım” dediği için Cumhurbaşkanı’nı tehditten 4 yıl 2 ay hapis cezası almıştı.
Bu içtihat sekiz yıl sonra Altaylı’ya uygulanıyor.
Altaylı’nın Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiği ileri sürülüyor.
Oysa Altaylı, Türklerin tek adam yönetimine yönelik olumsuz bakışını Osmanlı geçmişinden örnekle açıklıyor.
Ne tehdit ediyor ne gözdağı veriyor.
Bir an, tehdit ettiğini varsaysak bile bu suçun oluşabilmesi için fiilin mağdura endişe ve korku vermeye uygun, elverişli ve yeterli olması gerekir.
Allah aşkına, Altaylı’nın sözlerinin en çok korunan liderlerden olan Erdoğan’ı korkutma ihtimali var mı?
Bu size de komik gelmiyor mu?
Zaten Altaylı da ifadesinde tehdit suçlamasını reddederek şöyle diyor:
“Orijinal video izlendiğinde tehdit vari konuşma yapmadığım, konuşmanın tamamen tarihsel olduğu görülecektir. 45 yıllık meslek hayatım boyunca sayısız televizyon programına katıldım ve köşe yazıları yazdım. Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını, herhangi bir vatandaşı tehdit etmişliğim yoktur. Erdoğan’a yönelik eleştiri hakkımı kullandım.”
AK Partili Birinci bile karşıGel gör ki…
Altaylı’ya Cumhurbaşkanı’na karşı fiili saldırıları cezalandıran Türk Ceza Kanunu’nun 310. maddesinin 2. bendi delaletiyle tehdit suçunu düzenleyen 106. maddeden işlem yapıldı.
Yalnızca tehditten işlem yapılsaydı, cezası 6 aydan 2 yıla kadar olacak ve Altaylı tutuklanamayacaktı. Çünkü Ceza Muhakemeleri Kanunu’na göre cezasının üst sınırı 2 yılı geçmeyen suçlarda tutuklama yasağı var.
Tutuklama yasağı, Altaylı’nın sözleri Cumhurbaşkanı’na tehdit kapsamına sokularak aşıldı. Bu taktirde verilecek ceza en az beş yıl oluyor. Haliyle Altaylı’nın tutuklanması için yasal kılıf bulunmuş oluyor.
Ancak Prof. Dr. Adem Sözüer ve avukat Rezzan Epözdemir’in vurguladığı üzere basın yoluyla dile getirilen sözlü ifadeler
TCK’nın 310/2’de kastedilen ‘fiili saldırı’ kapsamına girmiyor. Bu görüşü AK Partili avukat Mücahit Birinci de savunuyor.
Birinci, Altaylı’nın tutuklanamayacağını söylüyor.
Fakat kim dinliyor?
YouTube kanalı kapatılabilir mi?Altaylı, kirli bir şiltede bir gece uyumak zorunda bırakıldıktan, 15 polisin ördüğü etten duvar içerisinde adliyede dolaştırıldıktan sonra, AK Parti iktidarının Yassıadası’na dönmüş Silivri F Tipi Cezaevi’ne gönderildi.
Türk basının en çok izlenen, en etkili isimlerinden olan Altaylı, ömründe ilk kez tutuklanıyor.
İhtimal, Altaylı’nın kanalını kapatmak için bir ‘yol’ düşünülüyordur. Sonra sıra, Türkiye’nin en çok izlenen kanallarına, Halk TV’ye, Sözcü TV’ye ve TELE 1’e gelebilir.
Türk gazeteciliğinin eser miktarda kalmış cesareti, Altaylı’dan sonra daha da kırılacaktır.
Şöyle hesap edin:
Dün Çağlayan Adliyesi’nin önünde Altaylı’ya desteğe gelmiş 5 gazeteciydik. Beş gazeteciden Barış Terkoğlu iki kez, Murat Ağırel bir kez tutuklandı. Ağırel ve Timur Soykan, geçen aylarda gözaltına alınıp mahkemeden bırakıldı. Ben 56 günümü ev hapsinde geçirdim. Şule Aydın’ın kulağı kapı kirişinde; polis ha geldi ha gelecek diye.
Tanık bırakmak istemiyorlarErdoğan, bir kez daha aday olmak ve seçimi kazanmayı garanti altına almak istiyor.
İmamoğlu, Erdoğan’ı yenecek aday olduğu için 19 Mart’tan bu yana tutuklu. İktidar 19 Mart Operasyonu’nda yalnızca iddiaların konuşulmasını istiyor. Altaylı ise YouTube kanalında operasyonu topa tutuyor, boşa çıkarıyordu. En bağışlanmaz 'günahı' buydu belki de.
CHP, 22 yıl sonra seçimde birinci olduğu ve AK Parti iktidarını devirme potansiyeli taşıdığı için için kurultayda ‘şaibe’ operasyonuna ve kumpasa uğruyor.
Bu ‘demokrasi cinayeti’ işlenirken tanık bırakmak istemiyorlar.


