Fırat Nehri hedefte mi? Büyük su savaşı kaçınılmaz
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Orta Doğu'daki kriz ve çatışmaların yakın zamanda su savaşlarına evrilme riski bulunuyor. Tarımsal üretimden içme suyuna, sanayiden enerjiye kadar tüm temel alanlarda suya bağımlı olan Türkiye, Suriye, İran, Irak ve İsrail'in artan nüfus, azalan kaynaklar ve iklim krizi nedeniyle yıllık su ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi zorluklar yaşarken, petrol ve enerji savaşlarının yerini su savaşlarının alması kaçınılmaz görülüyor. Kuraklığın pençesindeki kriz coğrafyasında ülkelerin su ihtiyacı ise dikkat çeken veriler içeriyor. Türkiye, yılda yaklaşık 112 milyar metreküp yenilenebilir su potansiyeline sahip olmasına rağmen, 54 ila 58 milyar metreküp arasında su tüketiyor. Kişi başı yıllık su varlığı ise bin 100 metreküp civarında seyrederken, bu tablo Türkiye’yi “su stresi yaşayan ülkeler” kategorisine sokuyor.

Soykırım devleti İsrail ise yılda yalnızca 2 ila 2.2 milyar metreküp su tüketiyor. Ülkedeki, doğal yenilenebilir su kaynağı ise yaklaşık 1.3 milyar metreküp ile sınırlı. İsrail, bu eksikliği deniz suyu arıtımı ve arıtılmış atık suyla kapatırken, yılda yaklaşık 700 milyon metreküp deniz suyu arıtılarak kullanıma kazandırılıyor.
IRAK MUHTAÇ DURUMDAIrak, yılda yaklaşık 66 ila 70 milyar metreküp suya ihtiyaç duyarken, ülke tümüyle Dicle ve Fırat suyuna bağımlı halde. İran'da kuruyan ülkeler arasında. Ülkede yılda yaklaşık 93 ila 95 milyar metreküp su tüketilirken, kişi başı yıllık su varlığı bin 200 metreküp seviyelerinde seyrediyor. Dahası İran'daki 400'den fazla yerel havzanın yaklaşık yüzde 70’i aşırı tüketim nedeniyle kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bulunurken, ülkedeki elektrik üretimi de sekteye uğruyor. Suriye'nin yıllık su ihtiyacı ise yaklaşık 18 milyar metreküp olarak belirtiliyor. Suriye'de Fırat suyuna muhtaç ülkeler kategorisinde yer alırken, mevcut kullanılabilir su miktarının 10 milyar metreküp olduğu tahmin ediliyor.
SİYONİZMİN HEDEFİOrtaya çıkan tablo üzerinden Türkiye’nin Orta Doğu ekseninde elindeki en stratejik kozlardan birinin Fırat suyu olacağına kesin gözüyle bakılırken, Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız ise İsrail'in Davut Koridoru planının en önemli ayağının suya erişim olduğuna dikkat çekiyor. Haberglobal.com.tr'ye konuşan Yıldız, Anadolu'dan Basra Körfezi’ne uzanan 2 bin 800 kilometrelik Fırat Nehri için "Ankara’ya ciddi bir hidropolitik üstünlük kazandırıyor" derken, şu tespitleri sıralıyor: "Yıllık ortalama 30 milyar metreküplük debisiyle Fırat, Suriye ve Irak’ın tarımı, içme suyu ve enerji üretimi için vazgeçilmez bir kaynak durumunda. Fırat Nehri’nin kontrolü yalnızca bölgesel enerji ve tarım dengelerini değil, İsrail’in tarihsel ve ideolojik hedeflerini de doğrudan ilgilendiriyor."
"İsrail’in bu stratejisi; Ürdün üzerinden Irak’ın Kerkük bölgesine ve oradan da Fırat’ın doğusuna kadar uzanan bir hat kurmayı öngörüyor. Nihai hedef, Kuzey Irak’tan İsrail’e su transferini sağlayacak bir boru hattı oluşturmak. Bu proje Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının su versiyonu olarak değerlendiriliyor. İsrail’in bu planları yalnızca diplomatik düzeyde kalmıyor. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ile yakın ilişkiler geliştiren İsrail, Süleymaniye ve Duhok gibi bölgelerde su arıtma ve altyapı tesisleri kurarak fiili kontrol alanlarını artırıyor. İsrail, aynı zamanda, Fırat’ın bir kolu olan Habur Çayı’nı ele geçirmek için Kuzey Suriye’deki terör örgütü PKK/YPG işbirliği kuruyor."
ABD ÜSLERİ ENTEGRE EDİLDİ"ABD’nin Fırat’ın doğusunda kurduğu üslerin su altyapısına entegre edilmesi, İsrail’in bölgedeki su planlarıyla doğrudan bağlantılı. Fırat’ın doğusunda yer alan Rakka ve Deir ez-Zor gibi şehirler, bugün ABD destekli PKK/YPG’nin kontrolünde. Bu bölgelerdeki barajlar ve su kaynakları, yalnızca enerji üretiminde değil, aynı zamanda halkın suya erişiminde hayati önem taşıyor. Bu duruma karşı Türkmen nüfuzunun artırılması, Kerkük ve Musul hattında İsrail’in KBY ile kurduğu su işbirliğini dengeler."

Fırat'ın doğusundaki yer altı ve yer üstü kaynakların İsrail'in yeni yaşam alanı olarak görüldüğünü belirten İstihbarat ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Sait Yılmaz ise "İsrail, bugün su ihtiyacının yüzde 70’ini deniz suyu arıtımı ile karşılayarak dışa bağımlılığı azaltmış durumda. Ancak iklim krizinin derinleşirse İsrail, su kaynaklarına yönelir" diye konuştu.
Kaynak: Web Özel


